JİTEM'i unutmak kolay değil. Teşkilat-ı Mahsusa nasıl unutulmamışsa JİTEM de unutulmayacak. Enver'in, Resneli Niyazi'nin, Yakup Cemil'in torunları kurdu JİTEM'i. Gen bağı olmasa da aralarında kan bağı vardı. Teşkilat-ı Mahsusa nasıl hâlâ "sır"sa JİTEM de öyle. Sırrın sırrı JİTEM. JİTEM'i anlamayanlar, ABD'nin gizli ordusu Gladyo ile eş tuttular. Yöntemleri benzese de JİTEM "milli"ydi. Kuranlar Türk gibi başladı, Türk gibi bitirdi. JİTEM'ciler çok şeyle suçlandı, haraç almaktan şantaj yapmaya. JİTEM'i tanıma

Yeşil Sakallı Terminatör Hacı veya Mahmut Yıldırım Yeşil muamması sürüyor, yaşıyor mu yoksa öldü mü? Mehmet Eymür öldüğünü, Arif Doğan yaşadığını söylüyor. İsrail veya Suriyede öldürüldüğünü söyleyenler de var. Ortada bir ceset, mezar yok. Son iddiayı da ben yazdım, Yeşil 1996 yılının Temmuz ayında Ankara'da infaz edildi. Ve infaz edildiği yere yakın bir yere de gömüldü. Ama bundan daha önemlisi Yeşil'in karanlık ve derin hayatında neler olmuştu? Hangi karanlık işlere bulaşmış, bunları ne adına yapmıştı? On

8 Ekim 1978, 12 Eylülün en kanlı cinayetlerinden birinin tarihi olarak geçti kayıtlara 7 Türkiye İşçi Partili üniversite öğrencisi Ankarada Bahçelievlerde öldürüldü.. Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Ahmet Ercüment Gedikli ve Mahmut Korkmaz kanlı bir imza attılar tarihe Dava hukuken bitti, ama siyasi olarak hiç bitmedi, hala da güncel O saldırı neden yapılmıştı? Amacı neydi; dönemin MHP Lideri merhum Başbuğ Alparslan Türkeş nasıl bir emir vermişti ülkücülere? Devrimci sanatçı Yılmaz Güney ile Bahçelievler sal

Onlar derin, karanlık, tenha, kuytu yaşamlarında hep zirvedeydiler. Yine bilinmeyenler, yine derin ilişkiler konuşuldukça araştırıldıkça, görülecek ki onlar derin ağabeylerin en deriniydiler Abdullah Çatlı nasıl efsane oldu? Devlet adına hangi görevleri üstlendi? Kimlerle çalıştı? Sanıldığının aksine MİTten neden hep uzak durdu? ASALA, PKK, ve Dev-Sol operasyonlarının perde arkası Terör örgütlerinin uyuşturucu trafiğini konan engel Kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal ve Tarık Ümitin öldürülmesinin ar

Kim Bu 'PİLOT' ? Uğur Mumcu bu soruyu sordu ve çok kısa süre sonra öldü... * Öcalan, ajan olduğu ileri sürülen 'Ağrılı Pilot Necati' ile nasıl tanıştı? * 'O benim cankurtaran simidimdir.' diyerek neyi kastetti? * 'MİT bizi kullanmak istedi biz de onları' dedi mi? * Örgütü tarafından ajan olduğu ileri sürülen pilotu uyarılara rağmen neden koruma gereği duydu? * Hangi eylemleri birlikte yaptılar? * PKK'nın kuruluşunda Pilot'un nasıl bir rolü vardı? * Öcalan'ın istihba

Memlekete hoş geldin Abdullah Öcalan! Türkiye yıllarca bu sesin sahibini merak etti. Bu sesin sahibi üzerine çok yazılıp çizildi, kahramanlar üretildi. Öcalanı Kenyadan Türkiyeye getiren ekibin başındaki kişinin gerçek kimliği, ilk kez bu kitapta açıklanıyor. Abdullah Öcalan ile Şamda komşu olan ve bina girişinde karşılaşan askeri ataşe kimdi? Çiller, İsrailde MOSSAD ile nasıl kelle pazarlığı yaptı? Çevik Bir, Apoya yapılacak suikast öncesi MİTte çalışan subay ve astsubayları neden geri çekti? Öcalan, Sur

Tarih 10 Kasım 1968... Atatürk'ün ölümünden tam 30 yıl sonra... Başlarında Deniz Gezmiş'in bulunduğu kalabalık bir devrimci gençlik grubu, ellerinde Türk bayraklarıyla yürüyüş yaparak Ankara'ya giriyorlar. Pankartlarında "Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşü" yazıyor. 29 Ekim'de Atatürk'ün Kurtuluş Savaşını başlattığı Samsun'dan başlatmışlar yürüyüşlerini. Ve Anıtkabir'i ziyaret ediyorlar... Deniz'in başında bulunduğu grup Anıtkabir Şeref Defteri'ne şunları yazıyor: "Amerikan emperyalizmine karş

Bugün "Gladyo" ve "Ergenekon"u tartışan Türkiye, yeni bir 'Kanlı Kumpas'la karşı karşıya... Kanlı Kumpas'ın senaryosunu CIA yazdı, ama figüranlık yerli isimlere düştü. Kenan Evren'den Fethullah Gülen'e, Süleyman Demirel'den Bülent Ecevit'e, Alparslan Türkeş'ten Abdullah Öcalan'a kadar herkes Kanlı Kumpas tiyatrosundaki rolünü oynadı. Kan, gözyaşı, acı ve hüznün yolu hep darbelere çıktı... Derin devletin kurulması için imza koyan başbakan kim? Darbelere zemin hazırlayan gladyo yapılanmalarında CIA'nın ro

MANKURTLAR, derin devlet üzerine yazılmış en kapsamlı kitaplardan biri. Türkiyenin, ABD ve NATO müttefiki olduğu dönemden beri aslında ulusal bir derin devlet olmadığını, kontrgerilla, gladyo, veya Ergenekon olarak adlandırılan yapılanmaların dış bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye Ergenekon'la yatıp Ergenekon'la kalkıyor. AKP sözde Ergenekon'u yani ABD'nin NATO ülkelerinde kurduğu yasadışı yapıyı tasfiye ettiğini iddia ediyor. Evet bu sadece bir iddia; çünkü resmi adıyla Gladyo, Türkiye'deki adıy

Ergenekon Çıkmazı, Ergenekon soruşturması başlamadan önce kaleme alındı. Türkiyenin gayri resmi yakın tarihini roman dilinde okuyucuya aktaran kitapta çizilen Ergenekon şemasının, iddianameyi hazırlayan savcılara önemli ölçüde ilham kaynağı olduğu anlaşılıyor. Tabii önemli bir farkla; Ergenekon operasyonu ile başlayan süreçte ABD ve iktidar karşıtlarının tasfiyesi hedefleniyor. Ergenekon Çıkmazında ise Türkiyedeki derin yapılamaların iplerinin ABDnin elinde olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya konuyor. Kitapta

"Her kutlu dava, şehitlere ve gazilere muhtaçtı. Kefensiz kabre giren genç ölülerin bedenlerinin sıcaklığında, dava kutsiyet kazanıyordu. Fedaya hazır fedailerde, evhamın zerresi görülmüyordu. Yıldız olup yanmayı maharet sayıyorlardı. Bazen yüzyılda bir görülen kuyruklu yıldızı, kör karanlıklarda yol belliyorlardı. Bazen de en sıcağından yanan güneşe sımsıkı tutunuyorlardı. Hayallerine rüzgâr karışıyordu; papatya fallarında bırakılacak aşkları olmadığını bildiklerinden, uykularında şehadet şerbeti içiyorla

Türkiye´nin puslu derinliklerine ışık huzmesi düşürmeye çalışan belgesel bir kitap ´Ben Yeşil´... Son dönemde adı derin ilişkiler ve eylemler dolayısıyla en fazla duyulanlardan biri hâline gelen Mahmut Yıldırım´ın nam-ı diğer "Yeşil"in silüetinin izini süren yazar, önümüze bir Türkiye fotoğrafı koyuyor... Yeşil´in ortaya çıktığı süreci ve yaşanan olaylar

"Nayman Ana" söylencesine göre; Kırgızların komşusu ve can düşmanı olan Juan-Juanlar son derece gaddar ve acımasızdır. Fırsat buldukları zaman komşu kabile ve oymaklara baskınlarda bulunup; yakıp yıkarlar, ne bulurlarsa yağmalarlar ve genç esirleri de Mankurtlaştırarak ölünceye kadar kendilerine köle yaparlar. Esir edilen gencin önce kafa derisini yüzerler, sonra yaş bir deve derisini kafasına sıkıca sarıp günlerce güneşin altında bekletirler. Deve derisi kurudukça kafayı sıkar, bu işkenceden kurtulan esir