Pürtelaş Sokağı'nda kediler bir gün canhıraş feryatlarla ortalığı inlettiler. Pürtelaş Sokağı'ndaki Beş Sevim Apartmanı'nda tuhaf şeyler oluyordu. Beş pencereli, beş odalı, beş acayip insanın oturduğu Beş Sevim Apartmanı'nda perdelerin arkasında tuhaf şeyler olup bitiyordu. Cinler âleminden gelenler, periler aleminden gelenler, cinperi âleminden gelenler, orada beş garip hikâye yazdılar... yazdılar... yazdılar... Pardon, altı hikâye yazdılar. Bir de Doktor Samimi ve onun günlüğü var. Mine Söğüt ilk romanı B
Mine Söğüt Gergedan'la unutulmaz Deli Kadın Hikâyeleri'nin izinden gidiyor. Yüksek gerilimli bir dille zihni kamçılayan öyküler kuruyor. Güncel olaylara yaşadığımız günlere getirdiği bakış açılarıyla okurunu derinden sarsıyor. Bir ateş yakıyor. Karanlık dağılıyor.
Arada bir kedi eziyorsun. Sonra bir sincap. Sonra bir kirpi. Sonra köpek. Sonra ne olduğu anlaşılamayan şey. Sonra bir gelincik. Geç. Bir tilki. Geç. Bir kaplumbağa. Geç. Bir tavuk. Geç. Bir kertenkele. Geç geç. Bir yılan. Geçiniz. Bir kunduz.
Mine Söğütün ikinci romanı Kırmızı Zaman, 1900lerin başlarından 2002 yılına uzanan bir hikâyeyi anlatıyor. Başlıca kahramanları olan ve birbirini tanımayan Zaman Dayının, Halat Niyazinin, Botanın ve küçük Hüsranın hikâyeleri birbirine karışıp sonunda kimsesizler mezarlığında birleşiyor. Ölüm, kayboluş, arayış, tanrı ve sır ve baba kavramları ağırlıkla işlenmiş ve romanın dokusuna sinmiş. Hüsran dışında bütün kahramanların hayatlarında önemli ve açığa çıkmayan sırlar var.
Tadımlık
Zaman: Olayların birbirini
1979 yılı, gerçekten de, göründüğü gibi 1 Ocak Pazartesi günü başlayıp 31 Aralık Pazartesi günü mü bitti? 1979'a, o yıl yaşananlara, bugün baktığımızda neler görmeliyiz? Sadece "12 Eylül"e varan süreci mi? Yoksa "12 Eylül sonrası"nı da mı? Türk edebiyatının öne çıkan genç yazarlarından Mine Söğüt, yaşananların yazılanlardan daha uçuk, hayatın şiddetinin yazının hayal bile edemeyeceği kadar uçta olabileceğini gösteriyor.
Tadımlık
Şahbaz kimdir diye sormayın. Onu tanıyan birini aramayın. Yaşadı mı gerçekten
Mine Söğüt yeni romanında birbirinden ilginç insanları, tuhaf hayat hikâyeleriyle birlikte kapkara bir ortamda anlatıyor, hepsini Kara Yalıda birbirine düğümlüyor: Kara Yalıda gizlenen Madam Arthur Bey, eski fotoğrafların izinde romanını yazan Olcayto Ran, yangınların ve ölümlerin dilsiz kadını Maria, eski sevgili Keşşaf Hanuman, her şeyi bilen hayat kadını Nagehan, kimliğini arayan Şehnaz Hanuman, bütün cinayetlerin tek tanığı antikacı Kedileş, Kara Yalıda kaybolmuş baba Ruhat Ran
Kara Yalının salyangoza b
"Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış..."
Mine Söğüt'ten Unutulmayacak Delilik Hikâyeleri
Beş Sevim Apartmanı - Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi romanları ve çeşitli biyografi, monografi, söyleşi kitaplarıyla okurların yakından tanıdığı Mine Söğüt bu defa hikâyeleriyle karşımızda.
"... kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir... kendini ve delili
Türk sinemasının yıldızlarının sesiydi o. Buğulu, hafif burundan gelen, ama pırıl pırıl bir Türkçe ile Filiz Akın'dan Türkan Şoray'a kadar beyaz perdenin büyük yıldızlarını konuşmuştu, onların gönüllerde kurdukları tahtlarda payı vardı. Lorel Hardy'ye -ikisine de- sesiyle hayat veren dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur'un kız kardeşiydi. İki kardeş mucizevi bir şekilde dublaj yaparlardı. Kısa sürede Adalet Cimcoz'un adı "Dublaj Kraliçesi"ne çıktı. Türkiye'nin ilk özel sanat galerisini açmıştı. Maya'yı. Dönemin bü
Mine Söğüt'ün Pınar Kür ile yaptığı uzun sohbetin kitabı Aşkın Sonu Cinayettir, bir kadın yazarın dünyasına bir başka kadın yazarın rehberliğinde yapılan bir ziyaret.
?Aşkın o zamanki tanımı neydi sizin için?"
?İnsan gençken aşkın tanımını yapmayı düşünmüyor ki, yaşıyor sadece ve biraz aptalca. Aşkın tanımını yapmak için onu birkaç kez yaşamak, yaşın da kırka gelmesi gerekiyor galiba.Gençken derin sandığın duygular aslında epeyce yüzeysel. Olanakların sınırsız, vaktin sonsuz sanıyorsun... Daha doğrusu pek
Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.
Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüy
Aşkın Sonu Cinayettir Pınar Kür ile hayat ve edebiyat
Aşkın o zamanki tanımı neydi sizin için?
İnsan gençken aşkın tanımını yapmayı düşünmüyor ki, yaşıyor sadece ve biraz aptalca Aşkın tanımını yapmak için onu birkaç kez yaşamak, yaşın da kırka gelmesi gerekiyor galiba. Gençken derin sandığın duygular aslında epeyce yüzeysel Olanakların sınırsız, vaktin sonsuz sanıyorsun Daha doğrusu pek düşünmüyorsun, hayatın bir sürü son içerdiğini aklına getirmiyorsun
Gene de, o zaman bilincinde değildim tabii, ilerk
Darbeli Kalemler, darbeler üzerine yapılmış gazete yazılarından oluşan bir seçki.
Türkiyenin yakın tarihine damgasını vuran üç önemli askeri müdahalenin (27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül) ilk haftasında çeşitli gazetelerde yayımlanan 125 köşe yazısından oluşuyor.
Kitapta yazısı bulunan 65 köşe yazarının hepsi kendi dönemlerinin çok önemli isimleri.
Aralarından bazıları hala köşe yazarlığını sürdürmekte.
Bu isimlerden bazıları şunlar:
Uğur Mumcu, Çetin Altan, Cihad Baban, Av. Bekir Berk, Bedii Faik, Talat H
Toplam 12 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.