13. yüzyılın İslam bilgesi Hz. Mevlana, ölümsüz eseri Mesnevi ile asırlardan beri insanlığın aklını ve kalbini aydınlatıyor. Onun bilgi ve hikmetle yoğrulmuş ışığı, sayısız yazar ve ozana ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Günümüze kadar birçok dile çevrilen Mesnevi, evrensel değerler hâzinesidir. Elinizdeki bu eser, Mesnevi'nin insanlığa ahlâk, eğitim ve pedagoji gibi yönlerden nasıl yararlı olabilece­ğini bugünün insanına anlatmak amacıyla kaleme alınmıştır.Mevlana'nın eserlerinden anlaşılıyor ki, kendisi

Doç. Dr. Süleyman Doğan'ın 10 Eylül 2014'ten beri rektörlerle yaptığı ve gazetede yayımlanmış söyleşileri, -yükseköğretim ve diğer ülke meseleleri hakkında bilimin en yetkili kişileri olan rektörlerin sorulara açık ve net bir şekilde cevap vermeleri- efkârı umumiyede makes bulmuştur. Bugüne kadar yapılnış ilk ve en kapsamlı çalışma olan rektörlerle birebir mülakatların bir kısmı Rektörler Gözüyle Üniversitelerimiz adıyla kitap haline getirilmiştir. Kitabın giriş kısmında başta insan tasavvuru olmak üzere,

Türk edebiyatı, şiirin diğer türlere göre baskın olduğu bir edebiyattır. Bu, hem birikiminden hem de şiire yüklenen işlevlerden veya onun etkisinden kaynaklanır. Her dönem gözde bir tür olan şiirdeki değişimler, tepkiyle karşılanmıştır. Tepkiler, kuşak çatışmasını haber verdiği gibi, şiire yaklaşımın farklılaşmasını ve şiirden beklentilerin değişmesini de bildirir. Kimi zaman yoksayıcı bir tutumun da izlendiği şiir tartışmalarında; şiirin kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu, yok olmak üzere olduğu

13. yüzyılın İslam bilgesi Hz. Mevlana, ölümsüz eseri Mesnevi ile asırlardan beri insanlığın aklını ve kalbini aydınlatıyor. Onun bilgi ve hikmetle yoğrulmuş ışığı, sayısız yazar ve ozana ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Günümüze kadar birçok dile çevrilen Mesnevi, bir evrensel değerler hazinesidir. Elinizdeki bu eser, Mesnevi'nin insanlığa ahlak, eğitim ve pedagoji gibi yönlerden nasıl yararlı olabileceğini bugünün insanına anlatmak amacıyla kaleme alınmıştır. Mevlananın eser

6 Eylülü 1999 tarihinde Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk herkesin ilgisini çeken bir konuşma yaptı. Atatürkçülük, özgürlük, çoğulculuk, kültürel kimlik, hukuk devleti ve demokrasi gibi birçok kavramı yeniden tanımlamaya çalıştı. Tarihi konuşmayla ilgili olumlu tepkiler yanında olumsuz tepki gösteenler de oldu. Türkiye nin 28 Şubat 1997 tarihinden itibaren içinde bulunduğu belirsizlik bu tür konuşmaları daha da anlamlı kılmaktadır. İnsanlar, özgürlüklere daha çok vurgu yapma gereği duymakta. Türkiye nin