Çuvallama Ustası'nda 12 öykü var. Hepsi bir hayatın izini sürüyor. Parçaları birbirine sisten bağlarla tutturulmuş bir otobiyografi, bir hekimin kendine uyguladığı tedavi ya da bir çeşit vasiyetname olarak da okunabilir.
Beni yakın. Küllerim bir biçimde okyanusa ulaşabilirse çok iyi olur. İşe yarar mı bilmem ("Kayıp Balık Nemo" filminde yaramıştı), ama denize ulaşmaları için belki de küllerimi tuvalete döküp üstüne sifonu çekebilirsiniz.
Öğrencilik, evlilik, yalnızlık, izi yitirilmiş sanat eserleri, toplu
Bir gün hayattan kaçıp alengirli bir film seyrederiz, sinemada. Kodlarıyla saplanıverir zihnimize, bir daha da çıkmaz bu film oradan.
Peki gerçekten heyecanlandık mı? Ya da korktuk mu? Neden etkiledi bu film bizi?
Görsel izleklerin bir kısmına, özellikle adından çokça bahsettiren, böylesi, türüne kült denilen bu filmlere kimse dokunamaz. Yıllarca süren enerjileriyle ve fısıltılarla yayılırlar. Sonra da ele avuca sığmazlar.
Artık, onların varlıkları, sinema için bir yasa gibidir. Mustafa Ziyalan, bu filml
rüyada rüyacılar var
yardım eder insana
hep rüyacılar rüyadadır
insanlar evlerine geldikten sonra
rüyacılar bozulurlar
küsmezler ama yani
vücutları mücutları bozulur uçarlar havaya
hepsi birden uçarlar havaya
rüyacılar rüyada bütün insanlara yardım eder
yatak rüyasıysa yatak getirirler
kapı rüyasıysa kapı getirirler
lamba rüyasıysa lamba getirirler
Kitabın Arka Kapağından:
Susmaktan öte dilsizliğe, salt bir tüketiciliğe yönelen, belki de artık olmayan bir okura da sorulacak sorular var. O ne kertede hakkını veriyor yazınla şiirle bir ilişkinin? Etkileşimden uzak durup (canla başla da olsa) yalnızca izliyor mu yoksa? Yoksa gitgide yalnızca izlemeye, dahası gözlerini kapamaya, dilsizliğe mi yargılanıyor, yargılıyor kendini?
"İstanbul, batı'yla doğu'nun sözcüğüm tam anlamıyla buluştuğu yer, bir kavuşma noktası, bir kavşak. Aynı zamanda coğrafyanın yamanmaz biçimde yırtıldığı, sürekliliğin çatladığı uğrak, kımıl kımıl bir kırık. Tam iki anakaranın, Asya'yla Avrupa'nın buluştuğu tek kent: boğaz'ın yardığı, haliç'in şişlediği. Karadeniz'in, Marmara'nın okşadığı. Debbağ'ın sevdiği deriye yaptığı gibi, doğa ana burayı döverek, severek dünyanın en hayret verici yerlerinden biri haline getirmiş. İnsanların binyıllardır burada takılıyo
DAĞLARDAN
KEKİKLE OĞULMUŞ İKİŞ BEDEN
BASTIRIR ORMANIN SESLERİNİ
BAKIRDAN
ÇAĞIN YAKTIĞI YÜZE ÇARPILAN SU
MEMEYE KAVUŞAN AÇ YAVRU GİBİ
Amerika´da New York´da yaşayan ünlü şairimiz Mustafa Ziyalan´ın son şiirleri.
Kapak fotoğrafı yine aynı kentte yaşayan dünyaca ünlü fotoğraf sanatçımız Murat Eyüboğlu´na ait
YAKILACAK KENTLERDEN, Amerika´da yaşayan yazar-şair-çevirmen Mustafa Ziyalan´ın Amerikan´ın ve Avrupa´nın büyük kentlerine yaptığı gezilerdeki izlenimlerini anlatıyor.
Ancak bu kitap salt bir gezi kitabı değil, aynı zamanda sosyolojik, siyasal saptamaların şiirsel bir dille aktarımı.
Yazılar fotoğraflarla desteklenmiş ve fototoğraflar da yine Amerika´da yaşayan ünlü bir Türk fotoğraf sanatçısına ait; Murat Eyüboğlu
Su kedilerinden söz edildiğini ilk kez Kasımpaşa'da bir kahvede duydum. İç savaştan cephe gerisine hava değişimine yollanmış olan arkadaşım bu canlının adına ilk kez mineraller konusunda araştırma yaparken Plinius'un yazdıklarında rastlamış. O sıralar en şaştığı şeyler, bir, akik taşlarının silisten başka bir şey olmaması, bir de su kedileriymiş. Çok sonraları yaşayan Brahe de astronom olmasına karşın su kedilerinden söz ediyormuş. Şifalı Bitkiler ve Emraz'da da su kedileri anılıyormuş. Arkadaşım bu canlını
Toplam 10 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.