Tasavvufta nefsin yedi mertebesine göre değişen hâllere
etvâr-ı seb’a adı verildiği ve bu terimin daha çok Halvetiyye
mensupları arasında yaygın olduğu bilinmektedir. Bundan
dolayıdır ki mezkur tarikata mensup şeyhler, sâlikin mânevî
yolculukta nefis mertebeleri ile ilgili ihtiyaç duyduğu husus-
ları açıklamak üzere etvâr-ı seb’a adıyla pekçok eser kaleme
almışlardır.
İşte böylesi eserlerden birisi de 18 asır Halvetî-Gülşenî
şeyhlerinden Edirneli Ahmed Müsellem Efendi’nin, mürşidi
ve kayınpederi Pî
Şeyh Muhammed Vefâ Efendi, 18 asır sûfî-şâirlerinden
olup, Edirne’lidir. Halvetî-Gülşenî şeyhi Pîr Hasan Sezâyî
Hazretlerinin torunu, şâir-hattât Şeyh Ahmed Müsellem
Efendi’nin oğludur. Velî Dede Dergâhı’nda babasından sonra
posta oturmuştur. 1212/1797’de vefat etmiş ve babasının tür-
besine defnolunmuştur. Kaleme aldığı nutuklarında “Vefâ”
mahlasını kullanan Muhammed Vefâ Efendi’nin, hadîse dair
Hadâiku’s-Salât ile Pîr Sezâyî’nin Dîvân’ını intihâb yoluyla
tahmis ettiği Nüzhetü’l-İhvân adlı eseri va
Hocazâde Ahmed Hilmi, son dönemde sûfî tabakâtı sa-
hasında kaleme aldığı eserlerle adından söz ettiren edip ve
âriflerdendir. Erzincan Eğin (Kemaliye)’lidir. Tahsilini İstan-
bul’da yapmıştır. Müderrislik vazifesinin yanında müfettişlik
görevinde de bulunmuştur. Tasavvufta Nakşbendîlik yolun-
dan nasiplenmiş olup, soyu Halvetiyye’nin ikinci pîri Seyyid
Yahya Şirvânî Hazretlerine ulaşmaktadır. Hadîkatü’l-Evliyâ ile
Ziyâret-i Evliyâ adlı eserlerinin devrin pâdişâhı Sultân II. Ab-
dülhamid’in takdirin
Esas itibariyle Bayrâmiyye'nin bir kolu olan Celvetiyye tarîkatı, İbrâhim Zâhid Gîlânî (v.
700/1300) zamanında hilâl, Muhyiddin Üftâde (v. 988/1580) zamanında yarım ay ve Azîz
Mahmûd Hüdâyî (v. 1038/1628) zamanında dolunay hâline gelmiş meşhur Anadolu
tarîkatlarından biridir. Hüdâyî Hazretlerinin hizmetleri sayesinde Anadolu dışına da taşarak,
Rumeli, Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika gibi farklı kıta ve bölgelere yayılmıştır.
Anadolu'dan neşet etmiş bu mühim tarîkat hakkında belli başlı meselelere ve tarîkat b
Hayalsiz durma öyle savrulursun,
Güz yapraklarını sor rüzgâra,
Bir de şu duran taşlara,
Nasıl diş geçiriyor yosun, Yıldızdan
yıldıza ip atsalar,
Sen yine de tutkularına tutun.
......
Gölgesi olmaz ışığın,
Tutuşup el ele indik iliklerimize,
İner gibi derin bir mahzene,
Mor yangınlardan geçtik, ezelden kalmış,
Kıyısı olmayan ırmaktı içimiz,
Gördük ki tenimizde söz de çağlarmış.
Üniversite yıllarında hayal edilen ancak bir türlü yazmaya fırsat bulunamayan, on yıla yakın bir zamandır ise hazırlanan bu çalışma, Mesnevihan Es‘ad Dede'den Mesnevi ve Gülistan, Şeyhülislam Mûsa Kazım Efendi'den Varidat okuyan, Sühreverdi şeyhi Sa‘di-i Şirazi'ye, Nakşi şeyhi ata Efendi'ye, Melami-Hamzavi şeyhi Osman Kemali Efendi'ye ''şeyhim'' ve Şah-ı Nakşbend Hazretlerine ''Efendimiz'' diyen, Hatifi istehani'nin tasavvufi tevhidi, Yûnus'un bestelenmiş nutukları, Osman Şems Efendi'nin ''döne döne'' redif
Ayet, hadis, salavat, tesbih ve zikirlere bizzat tarikat müessesi pirler tarafından tertip edilen dua ve tesbihlerin ilavesiyle tarikatlara göre oluşan evrad yahut ahzab kitaplarının olduğu malumdur.
Seyyid Abdülkadir Geylani, Seyyid Ahmed Rifai, Seyyid Ahmet Bedevi, Seyyid İbrahim Desuki, Şeyh Ebu'l Hasan Ali Şazeli, Şeyh Şihabüddin Sühreverdi ve Şeyh Sa'düddin Cebavi Hazretlerinin vird yahut hizbleri bunlardan ilk akla gelenlerdir. İşte böylesi evradı bulunan pirlerden birisi de 17. asrın önde gelen sufi
Bu eser, Doğu Akdeniz'in ikinci büyük adası olan Girit'in, Osmanlı döneminde Türkleşmesi ve İslâmlaşmasına, farklı din, inanç kesimlerinin birbirleriyle kaynaşıp dostça, kardeşçe yaşamasına, kültür, edebiyat ve sanat dünyasının zenginleşmesine önemli katkılar sağlayan, ancak 1897 yılındaki "Muhtariyet İlanı" ile başlayıp 30 Ocak 1923'teki "Mübâdele Protokolü" ile sonlanan tahrip, yıkım, işkence, kıyım ve göçlerle büyük bir çoğunlukla izlerini silinen Bedreddînîlik, Bektâşîlik, Kâdirîlik, Halvetîlik, Bayrâmî
Osmanlı İmparatorluğu'nun son demlerine, Cumhuriyet'in kuruluş devrine şahitlik eden, Üsküdar'ın muhabbet ehli şahsiyetlerinden Rifai şeyhi Hayrullah Taceddin Efendi'nin hayatı ve nutuklarını ihtiva eden bu kitap dönemin tasavvuf hayatına ayna tutuyor.
Hoca Ahmed Yesevî ile hikmetler saçn, Mevlana ile semâeden, Yunusla aşa gelip
ilahiler söleyen, HacıBektaşıVeli ile hoşöünü zirvesine çıan, HacıBayram-ıVeli
ile sevgi deryasıa dalan ve Dede Korkutla bilgeleşn Tük-İlam medeniyeti, Hoca
Nasreddin ile tebessü etmiş güeçyüüügötermişir. O, yerine göe bir alim, bir derviş
bir yöetici, bir imam, bir tücar, bir esnaf, bir aile reisi, bir çcuk kıacasıbir din ve halk
adamıı. Onun hedefi insanlarıkımadan, incitmeden mizah yoluyla eğtmek, iyiye, doğuya
ve güele yöeltme
O şehrin felek-veş iki kutbu var
N´ola rif´ati olsa gerdun-medar
Birisi enis-i dil-i aşıkan
Birisi sezayi-i mu-ciz beyan
Ziyaret edip ibtida anları
Sevindim görüp tekyede canları
Cenab-ı Enis´in alıp himmetin
İşitdim Sezayi ile sobetin
Cihanın gamından bulup rahatı
Ederlerdi kabr içre can sohbeti
Gam-ı alemi terk edip bizlerle
Komşular sözü ikisi bir yere
Alıp neş´esin alem-i vahdetin
İçerlerdi camın dem-i vahdetin
Dedim bana bir cam Allah için
Derunumdaki ateşin ah için
Dediler bu mey-
Hocazade Ahmed Hilmi
İstanbul ve civârında mağfiret toprağına defnedilmiş olan büyük velîlerle tarîkat-ı aliyye´den Halvetiyye ve Şa´bâniyye şeyhlerinin biyografilerini ve onların en yüce menkıbelerini ihtiva etmektedir.
Şeyh Ebu´l-Vefâ (k.s) Hazretleri´nin Mübârek Türbesini Ziyâret
Emir Buhârî (k.s) Hazretleri´nin Mübârek Türbesini Ziyâret
Sünbül Sinân (k.s) Hazretleri´nin Mübârek Türbesini Ziyâret
Mevlânâ Şeyh İbrahim Halebî-i Hanefî (k.s) Hazretleri´nin
Mübârek Türbesini Ziyâre
Hüsâmeddin Uşşâ
Toplam 13 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.