Muhterem Dedem, Ben sizi düşündüğümde aklıma Hz. Yakub ve Yusuf gelirdi… Mevlana ve Şems gelirdi… Kim kimin evladı, kim kimin babası belli olmazdı, kim kimin mürşidi kim kimin müridi anlaşılmazdı. Reyhanları kokladığında, ceddin İmam Hüseyin’i koklarmış gibi koklardın. Gül, nergis ve reyhan senin şiirlerindi. Sen Resulullah’ı özleyen ümmetin ümidiydin, ümitlerimiz senin nazarında diriydi. “Allah dostlarına ölü demeyin,” buyurmuştu Gül Peygamber; sen ölmedin ölen bizlerdik. Sen ömür boyu yürüdüğün, her daim
Ben Rabia… Aşka düştüm, bir daha da beni gören olmadı…
“Cenneti ateşe verip cehennemi söndüren kadın dediler benim için; oysa ben Allah’ın rızasına
perde olan şeyleri düşünmekten vazgeçin demiştim.”
***
“Araştırmanın sonuna geldiğimde elimde birbirini doğrulayan yirmi civarında menkıbe ve kırık
dökük rivayetlerden başka bir şey kalmamıştı. Ne yapacağımı nasıl değerlendireceğimi açıkçası
bilmiyordum hatta vazgeçmeyi bile düşündüm... Bu ikilem ile mücadele ederken bir gece nasıl
oldu bilmiyorum ama gön
"İçinde mektup olan Mektubat'ı bir süre aradım, tahmin ettiğim gibi üst rafta duruyordu. Hemen tanıdım, tanımamak imkânsızdı, çocukluğumdan beri bu iki cildin kavuşma hikâyesi beni hep çok etkilemişti. İçeriği hakkında hiçbir şey bilmiyordum, ilgimi de çekmemişti. Ama Hâce'min her gün mutlaka bir parça okuduğu, özel zamanlarını ayırdığı kitaptı. Onları ayırmaya kıyamayıp her ikisini de raftan aldım, dayımın yatağının ucuna oturdum, kitabın sayfalarını biraz karıştırdıktan sonra sararmış zarfı buldum. Zarfın
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.