Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Geçen zamana kalemiyle meydan okuyan usta denemeci Uğur Kökden'den 1900'lerin ilk çeyreğinden 2000'lerin ilk çeyreğine uzanan yıllara dair bir "zaman tanıklığı": Yüzyıl başına tarihlenen puslu Anadolu fotoğraflarından 1930'ların İstanbulu'na, parasız yatılı avlularından Paris kahvelerine, adliye koridorlarından tren kompartımanlarına, cezaevlerinden dergi bürolarına, Bağdat'tan Mekke'ye, Lozan'dan Afrika'ya taşınan bu incelikli "özgeçmiş" dün ve bügün arasında sağlam köprüler kurarken, farklı coğrafyalarda
Tükendi
Günü yazmak, güne yazarak dokunmaktır. Hayata ve insana dair tanıklığı güne yansıtmaktır günce. Uğur Kökden, edebiyatımızda bunu zamanlara/dönemlere yayarak yazan bir anlatıcı, usta bir denemeci. Bu kez İsviçre Kahvehaneleri'yle kendi kişisel tarihine kayıt düşüyor. İçteki ve dıştaki zamanlarına... İçli, içten bir bakışla bunu gün gün yazıyor. Değişik zamanlarda gittiği İsviçre'de yaşadığı yerlerin, kentlerin gezgini olurken, okuma yazma mekânları kahvehanelere de uzanarak izlenim ve gözlemlerini günlükleri
Tükendi
Denemelerinde kentlerin saklı yüzünü ortaya çıkaran bugünle dün arasındaki bağın anlamını sorgulayan Uğur Kökden; bu kez, yazıdaki gezginliğini Doğu Akdeniz'e Anadolu Selçuklularının bu coğrafyadaki izlerine yöneltiyor. Akdeniz düşüncesinin izlerinden giden Kökden, dış gözlemlerini çıktığı içsel yolculuklarıyla da buluşturur. Denemeyi var eden duygu tınısı işte o noktada okuru/nu avucunun içine alıyor.
Tükendi
Uğur Kökden gezinen bir anlatıcı. Denemelerinde diller kültürler arasında gezinen biri. Öyle ki; kendini yeryüzünün keşfine çıkaran bilinci/bakışında bu merak ve ilgi yatar. Yazınımızda denemenin kuruluşundan günümüze uzanan süreçlerine yeni bir halka ekleyebilmiş ender yazarlardan biridir o. Umut İçin Senfoni onun yazın evreninin neredeyse tüm özelliklerini içeren bir deneme birikimini sunar bize. Yazıda yolculuğun, yazarların dünyasına bakışın izlerine döndürür bizi Kökden. Bir yapıttan bir yazara, bir
Tükendi
Uğur Kökden yarım asra yaklaşan bir süreçte, edebiyat okuru kimliğiyle kaleme aldığı denemelerinde, Goethe'den Camus'ye, Brecht'ten Malraux'ya, "Refik Halid Karay'ın Harf Tutkusu"ndan "Beykozlu Orhan Veli"ye dünya edebiyatının ve Türk edebiyatının önde gelen figürlerinin kişilikleriyle eserlerini bir araya getiren yazarlar-şairler galerisinde bir gezintiye çıkıyor. Yüzler, Gizler, İzler kitapların yaşantısı aracılığıyla okuru kitaplarla direnmeye çağıran alçakgönüllü bir edebiyat birikimi. Bir sözcük, bir
Tükendi
Kendimi kalın camlı, kirli, dolayısıyla bulanık, eski bir vagon penceresine benzetiyorum. Yıllar boyu sürmüş yolculuklardan sonra, enikonu yorgun düşmüş bir pencere! Üstüne nice görüntüler, ışıklı kentler ve onların gölgeleri düşmüş bir aydınlık düzlem! Birden ani bir biçimde parçalanıyor, sanki bir yere çarpıyor ya da bir şeyler ona çarpmakta. Sonra, geride en ufak bir iz bırakmadan yok oluyor. Arkasında hiçbir parça, hiçbir leke, hiçbir anı kalmıyor. Tüm varlık ortadan kalkıyor, yok oluyor, buharlaşıyor.
Tükendi
İnsanın elinde mülkiyet olarak sahipleneceği hiçbir şey yok. Tıpkı, Yunus Emrenin şiirinde anlatıldığı üzere: Mal sahibi, mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi? / Mal da yalan, mülk de yalan / var biraz da sen oyalan! Ancak geçici, sınırlı bir zaman içinde sahip olunabilen mülkiyet!Bu durumda, insanın bir tek kendisine verilmiş görünen zamandan başka bir zenginliğe sahip olamadığı açık. Bunu da, hemcinsinin dolayısıyla kendisinin yüceltilmesine ayırması gerek. Günümüz edebiyatının deneme dalında ürünler veren
Tükendi
Bu notlar bir dönemin, bir yönetimin ve bir uygulamanın içyuzunu açıklamayı deniyor. Siyah, beyaz ve kulrengi noktalarıyla birlikte, bir gerçek ve bir butun olarak... Kapının dışarıdan kilitlenmesi garip bir duygu yaratıyor. Ellerimi ve burnumu demir parmaklıkların dışına uzatarak, açıklanması guç bir avunç ya da tat buluyorum. Duzenli bir şekilde, gunduz geceye, gece gunduze dönuşmekte. Doğal ışık, yavaşça eriyor, azalıyor ve sonunda sönuyor. Böylece gun başlıyor.
Tükendi
1964 yılının Sovyetler Birliği'nde geçen bu uzun öyküde, farklı ülkelerden kişilerin Volga ırmağında yaptıkları bir gemi yolculuğu boyunca, çağın insani sorunlarına derinliğine yaklaşımları izleyeceksiniz. Sovyetler Birliği'nde sosyalist toplumun yarattığı yeni insan, Vietnam Savaşı, yeni bir dünya arayışlarının insanların yaşamlarını nasıl değiştirdiğine tanık olacaksınız. Dünyaya yepyeni düşünceler getiren 68 Rüzgârlarının havasıyla yazılmış bu uzun öykü, çağını ve bireysel dünyasını sorgulamak isteyen he
Tükendi
İsviçre ne yakın, ne uzak... Viyana Kapısı´nın bitişiği... Avrupa Birliği´yle Balkanlar arasına sıkışmış bir ülke. Büyük Savaş´ın iki önemli ´yansız ülke´sinden biri. Bununla birlikte, hiç kuşkusuz, insanın insana ulaşması öyle kolay değil. Böyle bir yaklaşma önce doğa, sonra geçmişin mirası, daha sonra da bugünün ´insan´ı yoluyla gerçekleşmekte. Anılar, yaşantı, izlenimler, tanıklıklar, geçmişin izini sürme, konuşmalar, gözlemler, çağrışımlar, birikimler, duyumlar... Coğrafya, mevsimler, tarih, yazın,
Tükendi
Denemelerinde kentlerin saklı yüzünü ortaya çıkaran, bugünle dün arasındaki bağın anlamını sorgulayan Uğur Kökden; bu kez, yazıdaki gezginliğini Doğu Akdeniz ´ e, Anadolu Selçukluları ´ nın bu coğrafyadaki izlerine yöneltiyor. Kendi deyimiyle " Doğu Akdeniz isimli yitik cennet " , bir tür çağrıyı da içerir. Yalnızca dönüp bakmaya değil; varlığını anlamaya, taşıyıcı yanlarını görmeyedir bu çağrı... Akdeniz düşüncesinin izlerinden giden Kökden, dış gözlemlerini çıktığı içsel yolcukluklarıyla da buluşturur. De
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1