Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Oğlan, kızın yolunu bekliyordu pencerenin önünde. Kız, susuz toprakların hiç tanımadığı, alışınca da vazgeçemediği bir su gibi akarak geliyor; pencereye, gün boyu beklenmiş bir gülücük taktıktan sonra ardında çiçek kokuları bırakarak karşıdaki köhne eve giriyordu. Sonra bahçe akşama yakalanıyordu. Serin gecenin içinde kayan taşra otobüsleri, şehri bilen hemşeriler, alacakaranlık bakan adamlar, eskisi gibi olmayan gökyüzü, yorgun düşmüş ameleler, kum taşı, harç kar, tuğla getir Şoseler, çıtır çıtır konuşan
Tükendi
“Hayat bir oyunmuş, hep öyle diyorlar ya. Oyun içinde oyun oynamak... yaptığımız bu. Herkes kendince, hayatta kalabilmek için gerekli silahları bulmuş ya da onlara baştan verilmiş. Benim sadece kitaplarım var. Annem, bu kitaplar mı kurtaracak seni, diyor. Kurtulmak isteyen kim anne! Kocan olacak herif de, niye bu gâvurların kitaplarını okuyorsun diye laf sokup duruyor zaten. Kitap okuyarak zengin olunmazmış.“ Yağmurlar gecikince bozkırın bebeleri sararıyor. Ankara’nın ayazında bileklerdeki kesikler sızlı
Tükendi
Mahallede, evde dikiş diken bir erkek yadırganmazdı, öyle hatırlıyorum. Para veren de olmazdı. Bu işi para için yapmazdı babam... Babam yokken, dikiş makinesinin küçük çekmecesindeki terzi yüksüğünü alır, parmak parmak dolaştırırdık. Parmağımıza bol gelen o yüksükle, iğneli iğnesiz, dikişli dikişsiz nice oyunlar uydurur, kaybedeceğimizden korkan annemizden ne azarlar işitirdik. Bir masal oyuncağını andıran bu yüksük, bizim parmağımızda sıradan bir nesneye benzerken, babamın parmağında bir mücevhere dönüşürd
Tükendi
"Özellikle yolda yürürken, dışarıdayken olurdu; beni birilerinin izlediğini, gölgemmiş gibi benimle birlikte yürüdüğünü ama her nedense yukarılardan bir yerlerden beni gördüğünü düşünürdüm. Hareketlerime dikkat ederdim. Oyuna dalarsam unuturdum; bazen de günlerce aklıma gelmezdi izlendiğim." Ethem Baran gündelik hayattan yalın kesitler aktarmadaki, herhangi bir insanın başına gelebilecek herhangi bir olayı anlatmadaki ustalığına sağlam bir halka ekliyor Bulut Bulut Üstüne'yle. Karısını bir başkasından kaçı
Tükendi
Ya anlatan kim? Bütün bunlar olup biterken benim nerede olduğum ve niçin orada değilmişim gibi anlattığım sorulabilir. Bunları size anlatıyorum ya... Buradayım işte... Saçlar siyahî, kıvır kıvır, ağzında piposu... Üçgen vücut diyorlar, eskiden boksörmüş. Hele o keçisakalı, tüm mahalleyi baştan ayağa dellendiriyor. İsmi Foto Şeyda ya da Sinek Yaşar, ne fark ederse gali... Gerçi bakmayın milletin car car konuşmasına, kızlar beğense yeter, biri var ki yeri hepten ayrı. İyi de o kız kim peki, derseniz eğer... G
Tükendi
Köy dediğin köylüye benzer. Köylü de kendine. Birbirine benzeyen her şey gibi benzerinde yok olur. Malûm, köylü kitabın ortasından konuşur; bu yüzden hep bir hikâyenin ortasında kalır. Bir hikâyenin ortasındaysanız, ortada hikâye yoktur elbette. Mürselli Köyü de iki köyün ve onların hikâyesinin ortasında kaldığı için kendi hikâyesinin peşine düşmüştür, istemeden de olsa... Tarla taşlı, köy hışırtılı, uykusu tatlı, yorganı bitli... Arabaşı çorbası, Hz. Ali'nin çift başlı kılıcı, yaylıma çıkan keklikler, gün
Tükendi
Son sigaranın kendi kendini içişine bakıyor. Ferdi Tayfur'un son sigarayla ilgili şarkısının sözlerini düşünüyor, hatırlayamıyor. Asuman hiç sevmezmiş Ferdi Tayfur'u. Ferdi'nin ne zorluklarla buralara geldiğini, ne acılar çektiğini, seven garibanların duygularını ne güzel anlattığını bilse... "Çok karamsarmış." Akşama kadar masalar arasında dolaşıp tabak, çatal-bıçak, ekmek, yemek, bulaşık götürüp getirsen, hiç oturmasan, akşamları da şu daracık odaya, şu çıplak ampulün altına gelsen, şu kirli yatağa uzans
Tükendi
Yağmurlardan artakalmış bir taşra şehriydi. Sular, çer çöp ne bulduysa getirip sağa sola rastgele bırakmış, toprağı çizik çizik oymuş, bir sürü irili ufaklı taşı ortaya çıkarmış, sonra geride koyu bir hüzün, iç sıkıntısı, donuk kül rengi bir gökyüzü bırakıp gitmişti. Yağmurla birlikte insanlar da, hayat da çekip gitmişti şehirden sanki. Bademliğin altında, tepenin dibinde, ergenliğin derinlerinde bir yer... Taşra otobüsleri, dağın kışı, ormanın gürültüsü... Çökelezin Kadir, bizim İlhami, Salih Kalfa, Çapar
Tükendi
Benim yazmak istediklerim değildi yazdıklarım... Yazarsam, bir büyünün içinde olacaktım. Ama bu büyü benim yazdıklarımın üzerinde mi dolaşacaktı tütsü tütsü, yoksa zaten büyü içinde yüzen biraz da sisli bir güzelliği sayfaların üzerinde konuk ederken ben mi onun içinde kaybolacaktım, bilmiyordum. Gerçeği hayale çevirmek miydi derdim, hayalin büyüsünü gerçeğin içinde aramak mıydı? Bildiğim, bunun düşüncesi bile güzeldi. Yazarsam, bahara dokunmuş olacaktım, avucumda olacaktı bütün çiçekler, kokular, yağmurlar
Tükendi
Sıradan insanların günlük gerçekleri, kâh gülümseten kâh hüzünlendiren bir üslupla ve her zaman insan sıcaklığı taşıyarak yansıyor Bulut Bulut Üstüne'nin sayfalarına Yaz öncesinin aceleci ve kuş cıvıltılarıyla dolu kaçak günleri Zihnindeki bütün ışıkları silip, denizin karanlığında belirlediği bir noktaya bakanlar Günahım büyük, senin haberin olmadı diyenler Hep yanlış kuşu avlayanlar Ethem Baran, yaşamın dar ara sokaklarında dolaşmayı yeni öykü kitabında da sürdürüyor. Sıradan insanların günlük gerçekler
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1