Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Nurullah Ataç'ın zevkle okuyacağınız bu denemeleri kırk yılı aşkın bir süre önce yazılmış, ama yine de tazeliklerini, diriliklerini yitirmemişler. Ataç'ın coşkuyla ve inançla kaleme aldığı, sorgulamayı hiç bırakmadığı konular, eleştiri oklarını sakınmadan yönelttiği edebiyatçılar var "Günlerin Getirdiği" ile "Sözden Söze"de. Tiryakileri için. "Hani aile içinde, yaşlı bekar amcalar vardır. Bir günleri bir günlerine pek uymaz. Neden hoşlanır, kimi sevmezler, kimi sever, neden hoşlanmazlar, belli olmaz. Ama yi
Türk Şiirinin ve öyküsünün önemli adlarının seçme eserlerini gençlerle buluşturan Doğan Kardeş Dizisi, iki yeni kitapla deneme türüne çağırıyor okurunu Cânım Efendim, Bilseniz ne kadar severim cânım demeyi. Cayı şöyle uzatarak... Kısaca söylemenin de bir zevki, bir tatlılığı vardır, bilirim, ama caaanım demek daha hoşuma gider benim. Nasıl anlatayım? daha bir âşıkça oluyor, hani âşık denince bir de şair anlaşılıyor, işte o mânada, daha doğrusu iki mânasıyla birden. Benim durup dururken: Cânım... dediğim de
Nurullah Ataç'ın "Keziban'a Mektuplar" ve "Ayşe'ye Mektup" başlıkları altında 1926-1940 yılları arasındaki süreli yayınlarda kalmış yazıları Keziban'a Mektuplar adıyla ilk kez Yapı Kredi Yayınları'nda kitaplaşarak okuruyla buluşuyor. Mehmet Can Doğan'ın büyük bir titizlikle hazırladığı kitapta, Keziban'a 14 yıl boyunca yazılmış toplam 44, Ayşe'ye ise hepsi 1940'ta yazılmış 10 mektup bulunuyor. Ataç, mektup biçimindeki eleştirel denemelerinde yazınsal sorunlar üzerine Keziban'la düşünürken bazen ona, bazen k
Benim önemimin gerçek yanı... Kısaca söyleyeyim, onun ne olduğunu: doğruluğum. Edebiyatta, dil işinde yalandan kaçıp düşündüğümü bezeksiz, donaksız, olduğu gibi söyleyişim. Büyük bir şey değil ya, pek de küçümsemeyin´´ diyen Nurullah Ataç´ ın yine içten, yine dolaysız anlatımıyla yazdığı denemeler ve edebiyat konuşmaları var bu ciltte. ´´Bir yazarın kendinceliği samimiliğinden, içini dökmesinden, ağzına geleni söylemesinden başka bir şeydir. Bunlar işin kolayına kaçma, çoğu da kendini beğenmedir. Hep kendi
Edebiyatımızın huysuz olduğu kadar "öğreten" kalemi Nurullah Ataç´ın 1941´den 1953´e kadar gazetelerde yazdığı doksan yazısı bir arada. Hayatını Türk dilinin yabancı sözcüklerden arınmasına ve gelişmesine adayan Ataç, bu kitapta toplanan yazılarında yine sözünü sakınmadan sivri mi sivri diliyle bazen kendi kendine, bazen de yarattığı düşsel kişilerle konuşuyor. Edebiyatın ve hayatın her alanında basma kalıp düşüncelere, tekdüzeliğe, mantıktan yoksun düşünme biçimine karşı çıkan Ataç, bu tavrını Söyleşile
Tükendi
Cumhuriyet dönemi edebiyatın en sivri dili kalemi Nurullah Ataç´ın 1951-1956 yılları arasında, o dönemde yayımlanan altmış dört dergide yer alan bazı yazıları eleştirmek amacıyla yazdığı elli bir yazı bir arada... Yazılar bir yandan Nurullah Ataç´ın düşünce ufkunu sergilerken diğer yandan da dönemin edebiyat sorularını, sorunlarını, tartışmalarını ve ortamını gözler önüne seriyor. Ahmet Haşim, Memduh Şevket Esendal, Abdülhak Şinasi Hisar, Yaşar Nabi Nayır, Sait Faik, Adnan Benk, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahi
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1