"Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü temeli Türk Kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir." - Kemal Atatürk

İstanbul Kültür Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi öğretim üyesi Doç. Dr. Necati Ulunay Ucuzsatar'ın yayına hazırladığı kitap üç yazıdan oluşuyor: Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır - Doç. Dr. Necati Ulunay Ucuzsatar Kıbrısı - Gözden Geçirmek O Kadar Kolay mı? - Yard. Doç. Dr. Serab Sezer Ve Tarihsel Süreçte Demirköy - İğneada - Yard. Doç. Dr. İnci Çağlayan

Bu kitap, yakın tarihimizin her evresinde dile getirilen ve gündemde tutulan ve Atatürkü din karşıtı göstererek laik devrimi bu yönde ele alan görüşler ile laikliği sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olması olarak tanımlayan algılamalara yeni bir bakış açısıyla yanıt vermek, aynı zamanda, gerçeğe ulaşma yolunda yarar sağlamak amacıyla yazılmıştır.

Doç. Dr. Necati Ulunay Ucuzsatar, 1949 yılında İstanbul'da doğdu. Askerlik yaşamına 11 yaşında Selimiye Askeri Ortaokulunda başladı. Kuleli Askeri Lisesi, Harp Okulu, Piyade Okulu ve Dağ Komando okullarında okudu. Öğrenimi Kara Harp Akademisi, İngiltere Kraliyet Kurmay Koleji ve Silahlı Kuvvetler Akademisi'nde tamamladı. Marmara Üniversitesi'nde tarih bilimi dalında doktora yaptı. Silahlı kuvvetlerimizin her kademesinde birlik ve karargahlarında komutanlık ve kurmay hizmetleri yanında, Kara Harp Akademisi'n

Birinci Kısım'da Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecinden başlayarak Atatürk'ün ölüm yılı olan 1938'e değin gerçekleşen 30 Ekim 1918 Mondros Silah Bırakışması (Mütarekesi) 24 Temmuz 1923 Lausanne (Lozan) Andlaşması başka bir söylemle "Ulusal Savaşım (Milli Mücadele)" süreci, "Temel Türk Devrimi (İnkılabı)" ve "Atatürkçülük"; İkinci Kısımda'da: "Jeopolitik Tehditler" başlığıyla tarih boyunca sürdürülen Türk düşmanlığı, Atatürk Türkiye'sine karşı yıkıcı ve bölücü ideolojik yapılanmalar ile jeopolitik tehdit

20. yüzyıl başlarında emperyalizmi yenen Atatürk jeopolitiği, aynı yüzyıl boyunca emperyal girişimlere karşı çıkmış ve günümüzde de küresel emperyalizmin saldırı ve eylemlerine engel olan bir ideoloji olarak yaşamaktadır. Bu nedenle, gerek Atatürk'e gerekse devletimizin ulusal yapısına küreselleşmenin gereğiymiş gibi bir algılamanın yerleştirilmesiyle yapılmak istenen yıkım, tüm şiddetiyle sürdürülmektedir. Türk dış politikasının esası ve Atatürk'ün jeopolitiği olan Ulusal And'ın yeniden anımsatılması ve y

Özlü anlamıyla Kut bilindiği gibi, iyilik getiren var oluşuyla iyilik ve güzellik doğuran sonuçlara yol açan, halk arasında uğur sözcüğüyle özdeşleştirilen ve nesnel olmayan bir manevi değer tanımlamasıdır.

Türk milleti tarih boyunca, kendi öz kültürünün Asya'da ortaya çıkardığı harp sanatını benimser. Bu esaslar, Oğuzlardan Göktürkler'den, Gazneliler'e, Harzem-Şahlar'a, Selçuklular'a, Osmanlılar'a ve en son İstiklâl Harbi'ni yapan Türk Ordusuna yansır. Millî' Mücadelemizin Kahramanları bu esaslardan ışık alır. Malazgirt'te 1071 yılında yenik düşürülen Bizans Ordusu'nun torunu olduğu iddia edilen istilâcı Yunan Ordusu, 1922 yılında, Dumlupınar'da, Türk'ün tarihinden tevarüs eden aynı taktik ve stra­tejik esasl

Gerek kendi kaynaklarımızda ve gerekse yabancı kaynak­larda, Türk Tarihi ve Türk harpleri hakkında yapılmış olan birçok araştırmalar vardır. Bu araştırmalar, Türk harpleri­ni bu kitabın kendisine konu ettiği bakış açısından çok, kronolojik olarak sıralamış ve geçmişimizdeki savaşların yapıldığı coğrafi alanları, özelliklerini, nedenlerini ve sonuçlarını hedef almıştır. Genellikle, yabancı tarih ve strateji uzmanları, eserlerinde; Türkler ve Türk savaşları konusunda birçok gerçeği de, olmamış veya başka türl