Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Târih, bugünü anlamak ve analiz etmek bakımından gereken ipuçlarını bizlere sunar. Târihçi ise, bu ipuçlarını birleştirerek, geçmişin ışığında günümüzü aydınlatır. Geçmişle bugün arasında gider gelir. Madalyonun Arka Yüzü'ne Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale cephesi hakkındaki yazılarıyla başlayan Cemil Koçak; ardından tek-parti döneminin politik tartışmalarına değiniyor. Kitabın ilerleyen bölümlerinde ise, CHP-devlet bütünleşmesine, tek-partinin otoriterliğine, Serbest Fırka'nın âkıbetine, Halkevleri tar
Tükendi
Bu kitabımda ise, resmî târihin hep göz ardı ettiği konularda; benim önemli olduğunu düşündüğüm üç yazımı bir araya getirdim. İlk yazım, 1915 Ermeni tehcirine yönelik olarak İttihat ve Terakki ile Teşkilâtı Mahsusa arasında aranıp da bir türlü bulunamayan doğrudan ilişki konusundadır. Ben bu yazımda, bu ilişkinin somut bir ipucuna rastladığımı ileri sürüyorum. İkinci yazım, tek-parti döneminde gayri müslim azınlıklara yönelik Türklüğü tahkir dâvâlarına ilişkin kuşbakışı bir değerlendirmedir. Ve nihâyet üçü
Cemil Koçak, yakın târih alanında yaptığı arkeolojik kazılarla resmî târihi ve onun nasıl oluşturulduğunu açıklayarak, unutulanları hatırlatıyor ve geçmişimizle yüzleşmemizi sağlıyor. Yakın târihimizle yüzleştiğimizde ise, geçmişin resmî târih aracılığıyla hâfızalarımızdan silinmeye çalışıldığını meydana çıkarıyor. Koçak, bu çalışmasında, Türk tek-parti rejiminin oluşturduğu resmî târih anlatısını zaman zaman nasıl değiştirmek zorunda kaldığını, bu defâ İsmet İnönü örneğiyle anlatıyor. İsmet İnönü de, bir z
15 Temmuz darbesi, Türkiye'de darbeler târihini hatırlamamıza bir kez daha vesile oldu. Ülkemizde ordu-politika ilişkisinin ayrıntılı bir şekilde bilinmesi gerektiğini de ortaya çıkardı. Sanılanın aksine; ordunun politikaya müdahalesi, 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlamadı. Aksine, Türkiye'de ilk cunta 1946 yılında kuruldu. Bu şu anlama geliyor: 15 Temmuz darbesinin yetmiş yıllık bir geleneği var bu ülkede... Ve bu gelenek yeterince bilinmezse; 15 Temmuz'un analizini yapmak da o denli güçleşir. Bu kitapta; 1
Tükendi
Türkiye Tarihi, Oğuz Akkan ile Sina Akşin'in 1980 yılında oluşturdukları bir tasarının ve uzunca bir çalışma ve hazırlık döneminin ürünüdür. Türkiye Tarihi 5 ciltten oluşmaktadır. Her ciltte, dönemin siyaset, iktisat, düşünce, mimarlık ve sanat tarihleri ayrı bölümlerde incelenmektedir. 1. Cilt Osmanlı Devleti öncesindeki Türkleri ele almaktadır. 2. Cilt Osmanlı Tarihini 1600 yılına değin gözden geçirmektedir. 3. Cilt 1600-1908 yıllarını kapsıyor. 4. Cilt 1908-1980 dönemini inceliyor. 5. Cilt 1980-1995 döne
"Erken dönem Cumhuriyet târihi üzerine yapılan araştırmaların en zayıf ve eksik yönü, dönemin taşrasına ilişkin bilgilerin ortaya çıkarılmasındaki yetersizliktir denilebilir. Sözün kısası; dönemin taşra hayâtına ilişkin bilgilerimiz fazlasıyla eksiktir. Neredeyse yoktur! Oysa, 1950 sonrası siyâsal gelişmelerin gerçekçi bir analizini yapabilmek için, erken dönem Cumhuriyet târihini, yâni CHP iktidârında taşrayı yakından bilmek ve tanımak gerekir(di). Bu seride, 1930-1950 yılları arasında taşranın zaman zama
"CHP Genel Sekreterliği örgütün merkeziydi. CHP merkezinin taşra teşkilâtıyla olan karşılıklı bütün irtibâtı, yazışmaları ve temasları, genel sekreterlik aracılığıyla gerçekleştirilirdi. Parti merkezinin örgüte ilettiği genelgeler de, partinin ana istikâmetini teşkilâta duyururdu. CHP Genel Sekreterliği'nin yegâne misyonunun bundan ibâret olduğunu düşünmek ise yanıltıcı olacaktır. Aksine, genel sekreterlik, yalnızca partinin taşra teşkilâtı ve yönetimiyle irtibat içinde olan bir organ değildi. Genel Sekre
"Bu kitabımda; Recep Peker'in şimdiye kadar hiç bilinmeyen röportajlarına, konuşmalarına ve yazılarına yer veriyorum. Toplam on altı röportaj, makâle ve konuşma... Peker'in görüşlerini aktarırken; onları analiz edecek; onun dünyâ görüşünü ve siyâsal tasavvurunu, bu metinler üzerinden ele alacağım... Recep Peker kanımca tek-parti döneminin en önemli şahsiyetlerinden ve politikacılarından biridir. Peker, tek-parti dönemi politikacılarının neredeyse hiçbirinde görülmeyen bir özelliğe sâhipti. O, diğerlerinin
Tarih, cımbızlana cımbızlana pek çok kez iktidarın kendine göre şekillendirdiği bir geçmiş anlatısı hâline gelir. İktidar ve güçlü olan değiştikçe, geçmişi de değiştirir. Her gelen yeni kuşak, bu konjonktürel siyâsî atmosferin etkisi altında kendisi için hazırlanmış bir mazi atlasıyla karşı karşıya kalır. Bir anlamda, olmamışı, olmuş gibi kabullenmek; bu sarkacın olmazsa olmaz koşuludur. Tarihsel gerçeklik kırılıyor; ama bunun hiçbir önemi yok; çünkü aslolan tarih değil; geçmişte gerçekte ne olduğunu bilmey
Mayıs'ta gelip Mayıs'ta Gittiler: Demokratlar Türkiye 1945 yılında çok önemli bir değişiklik yaşadı. Yirmi yılı aşkın zamandır süregiden tek parti yönetiminden demokrasiye geçildi. Demokrat Parti'nin kurulması son derece önemli bir olaydı. Önemliydi, çünkü siyasal alana sadece yeni bir parti değil, yeni bir soluk geliyordu. CHP sert siyasi tavrını yumuşatmak, halk gerçeğiyle yüzleşmek, rekabet denilen kavramla yüzleşmek zorunda kaldı. Prof. Dr. Cemil Koçak bugün hâlâ süren demokrasi sorunlarını anlayabilme
Kâzım Karabekir, 1926 yılında İzmir'de Atatürk'e suikast dâvâsından dolayı yargılandığı Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde beraat ettiğinden beri, İstanbul'da hâlen müze olan Erenköy'deki köşkünde polis gözetiminde yaşıyordu. 1927 yılında Nutuk'ta çok sert şekilde eleştirilmişti. Karabekir'e karşı kamuoyu nezdinde yeni bir polemik, 1933 yılının Mart ayında bir yazı dizisiyle Siirt milletvekili Mahmut Soydan'ın sâhibi ve başyazarı olduğu Milliyet gazetesinde başlatılmıştı. Bu, iktidârın Karabekir'e ve onunla birl
Tükendi
Uzlaşma, 12 Temmuz 1947'den itibaren CHP ve DP arasındaki "kriz"in gevşediği ve çözüldüğü bir dönemde yaşananları ele alıyor. "Uzlaşma"nın her iki partide doğurduğu gerilimler, bu gerilimler neticesinde DP içinden iddialı bir parti olarak Millet Partisi'nin ortaya çıkışı, partinin ortaya koyduğu muhalefet pratiği ve kaderine dair analizler bu cildin çerçevesini oluşturuyor. CHP'nin geçirmeye başladığı değişim de bu çerçevedeki yerini alıyor. Türkiye'de tek-parti rejiminin sona ermesi, genellikle demokrasi
Tükendi
Tarihe ve özellikle de "resmî tarih" kurgusuna ezber bozan yaklaşımı ve akademik çalışmalarıyla tanınan tarihçi Cemil Koçak, gizli kalan yakın tarihi gün ışığına çıkarmak amacıyla yazdığı Tek Parti/Cumhuriyet ve Şefler isimli kitabında bir araya getiriyor. * Cumhuriyet'in ilânından önce mecliste tartışıldı: "Türkiyeli" kimdir? * İstanbul yönetiminin adamı Fevzi Çakmak Nutuk'ta nasıl millî kahraman oldu? * Nutuk hep doğruyu mu söyler? * Atatürk'ün Harbiye'den hocası nasıl millî eğitim bakanı oldu? * Kılıç
Türkiye'de tek-parti rejiminin sona ermesi, genellikle demokrasiye ya da çok-partili hayata geçiş dönemi olarak adlandırılır. Cemil Koçak, "Türkiye'de İki Partili Siyâsî Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950)" adlı kitap dizisinde, yerleşik sayılan tarihsel kabulleri tartışmaya açıyor ve bu adlandırmayı sorguluyor. Rejimin değişmesi, fakat dönüşememesi, bu sürecin temel özelliğidir. İçinde yaşadığımız siyâsî sistem ve bu sistemin kuruluş sürecinin yol açtığı sorunlar, bu dönemin de ürünüdür. Bu kapsamlı araşt
Tükendi
Evet; kısaca, son otuz beş yılın özeti budur: Resmî târihe meydan okuyorum! Benden önce ve benimle birlikte meydan okuyanları kucaklıyorum; benden sonra meydan okuyacak olanların da yolu açık olsun! Bu kitap, bütün bu meydan okuyanlara adanmıştır. CEMİL KOÇAK Kitaplarıyla Cumhuriyetin ilk yıllarının daha net anlaşılmasını sağlayan Prof. Dr. Cemil Koçak, bu kez tarihçilik serüvenini ve karşısına çıkan engelleri okurlarıyla paylaşıyor... O yıllardan günümüze, 35 yıl boyunca yaptığı çalışmaların ise bir
Tükendi
Türkiye'de tek-parti rejiminin sona ermesi, genellikle demokrasiye ya da çok-partili hayata geçiş dönemi olarak adlandırılır. Cemil Koçak, "Türkiye'de İki Partili Siyâsî Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950)" adlı kitap dizisinde, yerleşik sayılan tarihsel kabulleri tartışmaya açıyor ve bu adlandırmayı sorguluyor. Rejimin değişmesi, fakat dönüşememesi, bu sürecin temel özelliğidir. İçinde yaşadığımız siyâsî sistem ve bu sistemin kuruluş sürecinin yol açtığı sorunlar, bu dönemin de ürünüdür. Bu kapsamlı araşt
Tükendi
Yakın tarihimizle yüzleşmenin toplumumuzda şok dalgası yaratması, aslında pek çok gerçeğin resmî tarih eliyle karanlığa hapsedilmesinden kaynaklanıyor. Akademik çalışmalarında resmî tarihin dar ve donuk kalıplarına karşı yeni bir tarihçilik anlayışını gündeme getiren Cemil Koçak, siyasî ve ideolojik pozisyonlardan bağımsız, tribünlere oynamayan bir akademik tarihçilik anlayışının hâkim olduğu pek çok yazısını Târihin Buğulu Aynasında bir araya getiriyor. Koçak, akademik tarihçiliği kendi dar çerçevesinde
Yakın tarih denince ismi ilk akla gelen önemli tarihçilerden Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Cemil Koçak, Timaş Yayınlarından çıkan ikinci kitabıyla yine tarih üzerine önemli konularda nokta atışı yapıyor... Okurların titiz araştırmacılığını yakından bildiği Cemik Koçak, Tarihçinin Eleği isimli bu kitabında tarihçilere ve tarihyazımına odaklanıyor. Kalemini bu sefer de İngilizcede review denilen, fakat tam bir Türkçe karşılığı olmayan, olsa da anlamını tam olarak yansıtamayan bir faaliyet türü üzerine o
Tükendi
Türkiye'de tek-parti rejiminin sona ermesi, genellikle demokrasiye ya da çok-partili hayata geçiş dönemi olarak adlandırılır. Cemil Koçak, "Türkiye'de İki Partili Siyâsî Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950)" adlı kitap dizisinde, yerleşik sayılan tarihsel kabulleri tartışmaya açıyor ve bu adlandırmayı sorguluyor. Rejimin değişmesi, fakat dönüşememesi, bu sürecin temel özelliğidir. İçinde yaşadığımız siyâsî sistem ve bu sistemin kuruluş sürecinin yol açtığı sorunlar, bu dönemin de ürünüdür. Bu kapsamlı araşt
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1