Güneş Öğretmen, 1970'li yıllarda Anadolu'da karanlığın üstüne "doğan" cesur bir fikir ve eylem insanıdır. Sıcaklığı, sevecenliği ve yardımseverliğiyle sadece öğrencilerinin değil tüm halkın gözbebeği hâline gelir. Onun yaktığı ışık, gerici ve soyguncu takımının kâbusu olur ve bir gece yarısı, tetikçi marifetiyle kıyarlar Güneş Öğretmen'e. Yazar Memet Türkkan'ın kaleminden hikâyesini okurken Güneş Öğretmen'in gözlerindeki ışığı görecek, iyiliğinden ve devrimciliğinden feyz alacak, ona kıyan kör karanlığın

Köy Enstitülü gencecik bir öğretmenin okulsuz bir köye gelmesiyle başlar her şey. Köyün mollaları, "Entitülü" öğretmenin çocukları aydınlatmasından, onları boş inançlardan, hurafelerden, safsatalardan kurtarmasından hiç hoşnut değillerdir. Köy, öğretmenden yana olanlar, öğretmene karşı olanlar olarak ikiye bölünür... Bu kitapta, 1940-1950 yılları arasında, köylerimizde yaşanan eğitim ve aydınlanma mücadelesi bir çocuğun gözüyle anlatılmaktadır. Yazarının zihinsel kurmacasının yanı sıra olayların birçoğu şö

Fideler kol atmış, kendilerini taşıyamayıp toprağa yatmış. Toprağın yüzünü halı gibi karpuz gövdesi ve yaprakları kaplamış. Sonra bir tarla karpuz çiçeği, ardından mercimek tanesi kadar karpuzlar görünmüş. Sonra nohut kadar olmuşlar; ceviz kadar olmuşlar; elma kadar olmuşlar; balkabağı kadar olmuşlar.Artık büyümeleri durmuş, ama tarlanın tam ortasındaki karpuzlardan birisinin büyümesi durmamış. Ha bire büyüyormuş. O karpuz kazan kadar olmuş; bütün bir köy şaşakalmış.