Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
10 yaşındaki Ali, alkol bağımlısı bir babanın oğludur. Bir gece rüyasında anneannesini görür. Aylar önce vefat eden bu nur yüzlü ihtiyar, Ali için emsalsiz bir hediye seçtiğini, eğer onu kullanırsa Cennet'e uçacağını söyler. Ali, bu hediyeyi alıp kullanmaya, yani namaz kılmaya niyetlenir ama, en sevdiği insan dikilir karşısına: Kendisini her fırsatta azarlayacak, hiç acımadan dövecek babasıdır bu. Ali'nin tek sığınağı, gözyaşları içinde yaptığı dualarıdır. Bir de alt komşuları, Hakkı Dede vardır ona yardı
Tükendi
Yaşlı bir kadın, kendisinden daha yaşlı olan eşine: "Eskiden her yaş günümde bana pırlantalar getiriyordun," demiş. "Oysa birkaç senedir, sadece tek bir çiçekle yetiniyorsun. Üstelik de yabani bir çiçekle... " İhtiyar adam, daha öncekiler gibi susmayı tercih etmiş. Gençlik yıllarındayken ‘Kır çiçeğim' dediği eşini üzmekten korkarak bükmüş boynunu, o an boynunu büken çiçek gibi. Kadın tekrar söylemiş aynı şeyi: "Tek bir çiçek verdin bana, üstelik yabani bir kır çiçeği." Adam yine sustuğunda çiçek dayanamayıp
Tükendi
Fırtınalı bir dünyada bocalayan insanoğlu, yaşanılan her zorluğun kolaylık ve güzelliğe açılan bir kapı olduğunu bilmiyorsa; o dehşetli fırtınada kuru bir yaprak gibi savruluyor. Bu arada bir yerlere sığınmak istese de, seçtiği yanlış mekânlar onu barındırmıyor, yanlış kişiler de ona sahip çıkmayıp, bazen hem kendisini, hem de sevdiklerini perişan ediyor. Bu duruma düşenler, ümitsizlik nedeniyle geleceğe bakmaktan korktukları için, gününü gün etmeye, hiçbir sınır tanımadan mutluluk peşinde koşmaya başlıyor
Tükendi
Bu kitabı yazarken, gençlik yıllarımı hatırlamadan edemedim. Tam yarım asır önce ortaokul ya da lise yıllarındayken, kendime bir soru sorup durdum: "Gençliğe adım atarken ‘Örnek' olarak kimi seçmeliyim? Kime benzemeliyim ki hayatım ona göre şekillensin?" O günlerde belki yaşım gereği, düşündüğüm tek şey meşhur olmaktı. Herkes ben tanıyıp sevmeliydi. Saygı duymasalar bile bana özenmeliydi. Zaten uzun yıllar boyu önüme konan örnekler hep meşhur kişilerdi: Müzisyenler, aktörler, sanatçılar... Yani herkes t
Tükendi
Birkaç aylık bebeğe: "Ne kadar da yaramazsın," diye kızmışlar. "Sanki karnın açmış gibi ağlayıp duruyorsun. Fakat annen seni kucağına alınca, bir damla süt emip bırakıyorsun." Bebek, ‘melek diliyle' konuşarak: "Hiç süt içmesem de Allah beni doyurur," demiş. "Ama annemin bana sarılması için, elimden başka bir şey gelmiyor ki..." *** İnsanımız yıllar boyu (çok az bir örnek dışında) ruhunu tatmin etmeyen, bu yüzden de kendisine yabancı gelen öyküler okudu. Çünkü önüne konulan malzeme o kadardı. Bunun so
Tükendi
2010 yılının şubatıydı. Bir gün maillerimi açtığımda, beni çok şaşırtan bir çağrı gördüm. Mailin ‘konu' bölümünde sadece tek kelime yazıyordu: "İmdat!" "İmdat!" diye bağırıyordu biri. "Hocam perişanım, yardım eder misiniz?" Yardım isteyen kişi, Büşra adlı bir kız öğrenci idi. Ve kelimeler sanki gözyaşlarıyla yazılmıştı. Okuduğum satırlar, beni gençlik yıllarıma döndürüverdi: "Yarabbi imdat! Beni kurtar!" diye çırpındığım yıllara... Mail gönderen öğrenci, âşık olduğunu bildiriyordu. Fakat işin kötüsü, kız h
Küçükken yatağımdan her kalkışta, yerde birçok minder görüp annemin onları neden toplamadığına şaşıp kalırdım. Büyüdüm, evlendim ve yaramaz bir erkek çocuk sahibi oldum. Oğlum da herhâlde bana benzemiş olmalı ki, geceleri kıpır kıpır döndüğü için, ikide bir yatağından düşüyor. Ve şimdi ben, rahmetli anacığıma Fatihalar okuyarak oğlumun düştüğü yere minderler seriyorum. ... Bir öyküden beklenenler sadece bir çırpıda veriliyor ve kalpleri yumuşatırken gönül pusulalarını manevî güzelliklere çeviriyorsa; ü
Tükendi
Cüneyd Suavi, çeyrek asırdan bu yana herkes için yazdığı sıcacık öykülerini, elinizde tuttuğunuz ‘Baldan Tatlı Öyküler-3'de bu sefer çocuklar için yazıyor. Ve şu dünyaya küçüklerin gözüyle bakıp; kardeşliği, paylaşmayı, iyilik ve doğruluğu, duanın gücünü anlatıyor onlara. Bize ait değerleri yine sıcak bir üslupla peş peşe sıralayıp, küçükleri büyüten gerçekleri gösteriyor. Böylelikle çocukların gönül dünyalarına seslenirken, "gerçek insan" olmanın formüllerini veriyor. Büyüklere gelince... Eminiz ki onlar d
Cüneyd Suavi, çeyrek asırdan bu yana herkes için yazdığı sıcacık öykülerini, elinizde tuttuğunuz ‘Baldan Tatlı Öyküler-2'de bu sefer çocuklar için yazıyor. Ve şu dünyaya küçüklerin gözüyle bakıp; kardeşliği, paylaşmayı, iyilik ve doğruluğu, duanın gücünü anlatıyor onlara. Bize ait değerleri yine sıcak bir üslupla peş peşe sıralayıp, küçükleri büyüten gerçekleri gösteriyor. Böylelikle çocukların gönül dünyalarına seslenirken, "gerçek insan" olmanın formüllerini veriyor. Büyüklere gelince... Eminiz ki onlar d
Tükendi
Masal okuyan yahut masalları ebeveynlerinden dinleyen çocuk okurlar, masal kahramanının olaylara nasıl yaklaştığını, hangi durumlarda hangi tepkileri gösterdiğini ve olayları nasıl çözümlediğini kavrar ve bunu yaşamlarına aktarırlar. İşte bu noktada çocuk okurlara sunulacak masallar son derece önemlidir. Hem ebevynler hem öğretmenler tarafından beğeniyle karşılanan Cep Masallar dizisi, Masal Topu Zıp Zıp ile keyifle devam ediyor. Keyifle okunan bu masallar ile çocuklarımız, eğlenirken aynı zamanda karakter
Birkaç aylık bebeğe: "Ne kadar da yaramazsın" diye kızmışlar. "Sanki karnın açmış gibi ağlayıp duruyorsun. Annen seni kucağına aldığındaysa, bir damla süt emip bırakıyorsun." Bebek, melek diliyle konuşarak: "Hiç süt içmesem de Allah beni doyurur" demiş. "Ama annemin bana sarılması için, elimden başka bir şey gelmiyor ki..." ... İnsanımız yıllar boyu (çok az bir örnek dışında) ruhunu tatmin etmeyen, bu yüzden de kendisine 'yabancı' gelen öyküler okudu. Çünkü önüne konulan malzeme o kadardı. Bunun sonucunda
Tükendi
Namık Kemal Rodos Valisi iken, bazı yetkili kişiler onun yanına gelerek mezarlığın etrafına du­var örülmesi için istekte bulunmuşlar. Fakat Namık Kemal buna itiraz edip: "Böyle bir şey boşuna masraf olur." demiş. "Çünkü mezarda yatanlar zaten isteseler bile oradan çıkamazlar. Dışarıda gezenler de yalvarsanız bile içeri girmek istemezler." Vatan şairi Namık Kemal'den İmam-ı Şafi hazretlerine, adaletiyle nam salmış Nuşirevan'dan Macar şairi Petöfi'ye kadar; bu dünyada iz bırakan onlarca şahsiyetin buram b
Tükendi
Zebur, Tevrat ve İncil onu müjdelemişti. ?Hatif' adıyla bilinen cinlerin yanı sıra, kahinler de o Resulden bahsedip durdu. Doğumundan önce yaşanan harikalar, beklenen ?Son Peygamber'in ilk işaretlerini ortaya koyarken, doğduğu anda görülen güzellikler de, o işaretlerin doğruluğunu tasdik etti. Peygamberlik dönemine kadar geçen zamanda, putperestler bile ona ?El Emin' dedi. Ve o ?Emin Zat' nübüvvet yükünü omuzlayınca, Ay bir işaretiyle ikiye ayrıldı. Ağaçlar onun çağırmasıyla yanına geldi. Ta küçük yaşlar
Tükendi
Yarattığı her canlıyı birer nazlı çocuk gibi besleyen; her birinin isteğini eksiksiz şekilde veren Yüce Rabbimiz, böylelikle kullarını ne kadar sevdiğini açıkça gösterdi. Ve onların ?en şereflisi' olan bizleri, yine merhameti ile ebedî cennetlere davet etti. Fakat en düz yolda bile şaşıran insanoğlu, cennete ulaşmak için takip edeceği yolu bilemiyordu. Zaten bilmesi de mümkün değildi. O yolu bilenlerse, Allah'ın elçilerinden başkası olamazdı. Merhametli Rabbimiz, bunun için Hz. Âdem'den başlayıp, onlara h
Tükendi
Sa'd bin Ebu Vakkas, Yüce Allah tarafından henüz dünyadayken cennetle müjdelenen on kişiden biriydi. O anlatıyor: "Uhud Harbi sırasında Allah Resulü ile beraberdik. Peygamberimiz, o gün yayı kırılana kadar ok attı. Daha sonra oklarını bana vererek: 'Haydi at!' dedi. Verdiği okların arka kısmında, onların uçuran tüyler bulunmuyordu. Buna rağmen atmamı istiyordu. Attığım bütün oklar, sanki kanatlıymış gibi uçtuktan sonra, müşriklerin vücuduna yerleşiyordu. Tam o sırada, Katâde bin Numan'ın gözüne bir ok sapl
Tükendi
Bu kitabı yazarken, gençlik yıllarımı hatırlamadan edemedim. Tam yarım asır önce ortaokul ya da lise yıllarındayken, kendime bir soru sorup dururdum: ?Gençliğe adım atarken ?ÖRNEK' olarak kimi seçmeliyim? Kime benzemeliyim ki hayatım ona göre şekillensin?" O günlerde belki yaşım gereği, düşündüğüm tek şey meşhur olmaktı. Herkes beni tanıyıp sevmeliydi. Saygı duymasalar bile bana özenmeliydi. Zaten uzun yıllar boyu önüme konan örnekler hep meşhur kişilerd
Tükendi
On yaşındaki Ali, alkol bağımlısı bir babanın oğludur. Bir gece, rüyasında anneannesini görür. Aylar önce vefat eden bu nur yüzlü ihtiyar, Ali için emsalsiz bir hediye seçtiğini, eğer onu kullanırsa cennete uçacağını müjdeler. Ali bu hediyeyi alıp kullanmaya, yani namaz kılmaya niyetlenir ama, en sevdiği insan dikilir karşısına: Kendisini her fırsatta azarlayacak, hiç acımadan dövecek babasıdır bu. Ali'nin tek sığınağı, gözyaşları içinde yaptığı dualarıdır. Bir de alt komşuları, Hakkı Dede vardır ona yardım
Tükendi
Bu kitabı yazarken, şimdi ancak rüyalarımda gördüğüm kişilerle görüştüm, onlarla sohbet ettim, hem de yüz yüze. Hayatımı tekrar yaşadım sanki. Kitabı kapatıp geriye baktığımda, ortaya çıkan tek gerçek dünyanın faniliği... Çocukluğumu yaşarken güzel bulduğum şeyler, gerçekten de güzel olan dereler ve ırmaklar, birbiri ardınca ölüp gitmişler bu dünyadan. Bir daha geri dönmemek, inşallah cennette akmak üzere... Uçurtma uçurduğumuz yeşil ovalar, hep birlikte piknik yapıp gezdiğimiz tepeler, kıvrım kıvrım derel
Küçükken yatağımdan her kalkışımda, yerdeki yastık ve minderleri görerek annemin dağınıklığından dolayı söylenip dururdum. Büyüdüm, evlendim ve 'nur topu' gibi bir erkek çocuk sahibi oldum. Oğlum da herhalde bana benzemiş olmalı ki, geceleri kıpır kıpır dönüyor ve ikide bir yatağından düşüyor. Ve şimdi ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyarak, yavrumun düşebileceği yerlere minderler seriyorum. ... Bir öyküden beklenenler sadece 'bir çırpıda' veriliyor ve kalpleri yumuşatırken gönül pusulalarını manevi g
Tükendi
Yaşlı bir kadın, kendisinden daha yaşlı olan eşine: "Eskiden her yaş günümde bana pırlantalar getiriyordun" demiş. "Oysa birkaç senedir, sadece tek bir çiçekle yetiniyorsun. Üstelik de yabanî bir çiçekle... " İhtiyar adam, daha öncekiler gibi susmayı tercih etmiş. Gençlik yıllarındayken 'Kır çiçeğim' dediği eşini üzmemek için bükmüş boynunu, o an boynunu büken çiçek gibi. Kadın tekrar söylemiş aynı şeyi: "Tek bir çiçek verdin bana, üstelik yabanî bir kır çiçeği." Adam yine sustuğunda çiçek dayanamamış. S
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1