Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Kedimin Adı Çamur, Köpeğimin Adı Erik ve Kaplumbağamın Adı Meraklı'da insanlarla hayvanları ortak yaşamlarda buluşturan yazar, çevirmen Ayşe Sarısayın, okurları Heybeliada'nın komşulukla ve dostlukla şenlenen dünyasına davet ediyor. Adaların başlıca halklarından martılar, Martılarımın Adları Tahir ile Zühre'nin de baş kahramanları. Bir yandan Ayşe ve Hüseyin'in adadaki yaşamlarına, arkadaşlarıyla sohbetlerine konuk oluyor, ada yaşamı, kent yaşamı ve çevre sorunları üzerine onlarla birlikte düşünüyoruz; diğe
Çamurla başlayan macera, Erikle devam ediyor! Altın renkli bir köpeğim. Adım Erik. Kızının ısrarına dayanamayıp beni ailesine dahil eden Hasan Bey ile dostluğumuzu okuyacaksınız bu kitapta. Belki siz de bir köpeğiniz olsun isteyeceksiniz, kim bilir?
Ayşe Sarısayın, sıra dışı bir kadının, Elif Daldeniz Baysan'ın iki dil ve kültür arasındaki gelgitlerle şekillenen portresini sunuyor okurlara. Elif ve çevresinin kurmaya çalıştığı başka bir yaşamın öyküsünü, düş ve düşbozumlarını aktarmanın ötesinde çok dillilik, kültür, seçilmiş aile gibi kavramları açımlayan, ölümle baş etme çabalarını sorgulayan bir kitap Denize Yazıldı. Denize yazılan ve Elif'in son evi Heybeliada'dan usulca dalgalara emanet edilen bir dostluk öyküsü... Terk edilmiş, virane bir b
Hem yaramaz hem de sevimli bir kediyim! Adım Çamur. Kedileri çok seven ama kediler hakkında bilmediği çok şey olan bir aile beni yanına aldı. Sokak kedisi olmaktan kurtulup ailenin ikinci çocuğu oldum. Önceleri alışmak zor gelse de tanıdıkça birbirimizi çok sevdik. Bu kitabı okuduktan sonra belki siz de benim gibi bir kediniz olsun isteyeceksiniz, kim bilir?
Türk şiirinin doruklarından Behçet Necatigil şiirlerinde evleri, en çok evleri yazdı. "Neden?" diye soranlara "Ev, yani aile, hayatımızdır. Bizi bir biçime, bir kalıba sokan ev ve ailedir," diyordu. "Merkezkaç bir kuvvet bizi uzaklara atsa bile, ince lastiğe takılı yoyo gibi, dar çevremizin yönetimine bağlıyız. Evler, eşler, çocuklar, yakın akrabalar. Çok şey evlerde olur. İnsanı saran her hacim, her mekan, her barınak bir evdir. Evsizler ev peşindedir, evliler evi ayakta tutabilme çabasında." Bu kitapta k
Tükendi
Kahramanlarımızı Tanıyalım mı? Başlamadan önce, "Evvel zaman içinde, Kalbur saman içinde" tekerlemesiyle, Tanıtmak isterim kahramanlarımızı size. İki ana kahramanı var hikâyemizin, İsimleri Deniz ve Meraklı.
Her şey gibi bu mektubu da sana -belirtmeye pek lüzum yok ya- o çıfıt çarşısından farksız, eşyalar mezarlığı geniş, rezil ve muhterem odanın, üstü tornavidalar, paslı çiviler, bileği taşları ve binbir şeyle dolu ezeli masanın başında yazıyorum. Sabahtır; vaziyet FECİDİR. (Son kelimenin aramızda, karşılıklı gurur ve onurlarımızı bilemek için numara olduğunu unutma.) Ve beni hiç merak etme Eskimo: ´´Işıyan bir köşe ergeç benim / Sen benim geçidimsin beyaza´´. Ben sadece kalemi yola getirmeye çalışıyor, şiir y
Tükendi
Türkçe edebiyatın ustalarından Selim İleri'nin, edebiyattaki 50. yılında bir Selim İleri Kılavuzu! 2017 yılında, edebiyattaki 50. yılını kutlayacağımız Selim İleri'nin, Ayşe Sarısayın ile gerçekleştirdiği O Aşk Dinmedi, "nehir söyleşi" tanımını fazlasıyla aşan bir kitap. Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu'nda Türk edebiyatının yol haritasını çıkartan Selim İleri, bu kez de, 1967 yılında yayımlanan ilk yazısından, hatta ilk okumalarından bugüne edebiyatının kilometre taşlarının, farklı toplumsal ve
Kemikleşmiş değer yargılarına bağlılık mı, kendi olmak savaşında korkusuzca yol alıp gitmek mi?! Dıştan bakıldığında her şey ne kadar düzgün: Eğitimli, saygın anne baba, okuyup yetişen üç kız evlat, evin yaşlı büyüğü anneanne... Ama Ayşe Sarısayın, bu düzgün dünyaya içerden bakmayı yeğliyor ve son dönemin acı, hesaplaşması, düşbozumu en ağır romanlarından birini kaleme getiriyor. Ansızın Günbatımı büyük kentlerde yaşayan, hali vakti az buçuk yerinde hemen herkesin hayatından cesur, sarsıcı çözümlemeleriyle
Tükendi
Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister. Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözü
Tükendi
Son zamanlarda tuhaf bir duyguya kapılmıştın. Övülmekten, ön plana çıkarılmaktan pek hoşlanmadığın halde, birkaç kez, seninle ilgili hoş bir şey dile getirildiğinde, Ya çocuklar, siz beni gerçekten seviyorsunuz galiba! dediğini anımsıyorum. Tabii ki seviyoruz, yanıtını alınca da,Ne iyi! diyordun. Onca kalabalığa rağmen, yalnız mı hissediyordun kendini, hüzünleniyor muydun zaman zaman? Yıllar geçtikçe çıkarsız, dolambaçsız ilişkilerin özlemini daha çok mu duymaya başlamıştın yoksa? Erdal Öz / Unutulmaz Bir
Tükendi
Parke taşlarla döşeli yokuş, hiç sonu gelmeyecekmiş gibi uzayıp gidiyor önünde. Az önce çiseleyen yağmurun kayganlaştırdığı zeminde güçlükle yürüyorsun. Çok hızlı hareket etmen gerek oysa, gökyüzünü kaplayan simsiyah bulutlar birazdan bastıracak yağmurun habercisi. Son dönem öykücülüğümüzün usta kalemlerinden Ayşe Sarısayın, Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü alan Denizler Dört Duvar ve Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Yorgun Anılar Zamanı adlı kitaplarından sonra, yeni öyküleriyle okurlarımızın karşısına çıkı
İki ters, iki yüz... Sokaktan biri geçti az önce, karşı eve girdi. Rahatladım, daha erken, katlanamayız birbirimize. Koyu karanlıklarda belki, aynı yatakta bedenlerimizi sakınarak uyurken. Erken sabahlarda biraz, henüz uyku mahmurluğundan sıyrılmadan. Bayramlarda, zorunlu aile ziyaretlerinde, kısa sürelerde, ancak. 2004 Yunus Nadi Öykü Ödülü sahibi Ayşe Sarısayın, yeni öykülerini topladığı kitabı Yorgun Anılar Zamanı’nda yine kadın kahramanların arasında geziniyor. Masallar arasında büyüyen bir kız çocuğ
Tükendi
Denizler Dört Duvar, bir ilk kitap. Ama gerçekte, öykücülüğü uzun yıllar denemiş, büyük öykücüleri okuyup özümsemiş ve sonunda yazmaya karar vermiş bir yazarla karşı karşıya gibiyiz. Öyküler, yaşamın çoğu kez ayırdına varmadığımız inceliklerini,yer yer Katharina Mansfield’i anımsatan bir duyarlıkla, yoğun, özenli bir anlatı biçemiyle dile getiriyor ve bunu, ‘zaman’ı ve ‘hüznü’ kullanarak yapıyor Ayşe Sarısayın. Bu kitabın adını ben koysaydım, ‘Zaman ve Hüzün’ derdim, diye düşünüyorum. Ayşe Sarısayın da, bir
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1