Emine Hanım, sevimli kedisi Gelincik'e iyi bakmakta; sütünü, ciğerini ihmal etmemektedir. Ancak bunlar Gelincik için yeterli olmaz. Çünkü o, sevgisini sunabileceği, konuşup anlaşabileceği bir arkadaş istemektedir. Bir gün, bu özlemle evi terk eder, sokaklara çıkar. Adım attığı her yeni ortamda değişik yaşamlara tanıklık eder. Bu yaşamların sevincine ve kederine ortak olur. Sevimli bir kedinin gözlerinden farklı insan yaşamlarına bakan bu roman, her yönüyle soluk kesici bir yolculuğa çıkmak isteyenler için..

Tülin Tankut, otuz yıl önce yazdığı romanı için "Toplumumuzda geçmişte yaşananların bugüne hiç de yabancı olmadığını gördüğüm için yayınlatmaya karar verdim" diyor. 1983- 84 yılları arasında İstanbul'da geçen roman, bireysel ve toplumsal sorunlarla bozulan dengesini yeniden kurmaya çabalayan 12 Eylül mağduru Zeynep öğretmenin bakış açısını yansıtıyor. Genç kadının yalnızlığı, içinde yaşadığı toplumla birlikte ele alındığında anlaşılabiliyor. Romanda Zeynep'in çağrışımlarla anımsadığı anıları ağırlıklı b

ALP her zaman hayatın tadını çıkarabiliyor mu? Bu mümkün mü? Ama o ne yapıyor? Yeni denemelere girişiyor.Peki ALP iyi yolda mı? Küçük bir ipucu: hayalgücü ne mutlu anlar yaratmıştır ona bir bilseniz!

Fatma on iki yaşındaydı. Annesi bir buçuk aylıkken onu terk edip kayıplara karışmıştı. Bir taraftan annesiz büyüyen her çocuk gibi sevgiye ihtiyaç duyuyor diğer taraftan annesine duyduğu çaresiz öfke onu mutsuz ediyordu. Üstelik yaşamın yükünü hafifleten olanaklardan da yoksundu Fatma. Okula gidememiş, daha o yaşında evin bütün yükünü sırtlanmış bir çocuk işçiydi. Kendini unutulmuş ve değersiz hissediyordu. Zaman zaman onu nasıl bir geleceğin beklediğini merak ediyor ve umutsuzluğa kapılıyordu. Peki kabu

Rüyalar gerçek olsa Ama ya kötü rüyalar? Hiç değilse çocuklar göremesin Bu kitabı sizin için kaleme alan yazarımız işte böyle söylüyor. Söylemekle de kalmıyor, çocuklar hep iyi rüyalar görsün diye, birbirinden şenlikli, birbirinden eğlenceli iki masal anlatıyor. İlk masalımızın adı Şenlikli Fırın. Bir fırının camekânında sergilenen yiyecekler bütün gün ne yapar, merak etmiyor musunuz? İşte Şenlikli Fırında bunu göreceksiniz. İkinci masalımızda dünyalar güzeli bir tayın peşine takılacak, o diyardan bu diyara

Gezi kitabı okurken yalnızca geziye çıkmış gibi olmazsınız. Yeni kültürler, yaşamlar da keşfedilir bu yolculukta. Özgürlüğe yelken açtığınızı hissettirir, bu keşif hazzı.Kitaptaki gezide, size öncülük edecek olan lise öğrencisi Dilek, yarıyıl tatilinde resimlerinden tanıdığı müzik kenti Viyana'ya ve gizlerle dolu Prag'a yolculuğa çıkıyor. Ama bu yolculuk, yeni yerler keşfetme amacıyla başlarken süreç içinde kendini arayışa ve keşfetmeye dönüşüyor. Batı'ya yapılan yolculukta güzelliklerin ardına bakmak ve fa

Yağmurdan sonra güneş çıkmıştı. Yeniden San Marco Meydam'na döndük. Meydanı kare sayarsak, karenin ortasında bir orkestra vardı. Hafif müzik çalıyorlardı. Burası şimdi bir başka güzel görünüyordu gözüme. Havanın açmasını fırsat bilip meydanı dolduran güvercinler. İstanbul'daki Yeni Cami'nin önünü anımsatmıştı bana. Tuhaf, belki de saçma şeyler düşünüyordum. Bu güvercinleri İstanbul'a götürsek. İsfanbul'dakileri de buraya getirsek ne olurdu acaba? Yabancılık çekerler miydi? Sanmam. Çünkü hayvanlara iklim koş

Tırtıl şakacı, komik bir gençtir. Ciddi olduğu zamanlarda ne mi yapar? En belirgin huyu, bize doğru diye öğretilenleri kuşkuyla karşılamasıdır. Kendisiyle yüzleşmekten korkmaz. Başkalarına olan sorumluluklarından kaçmaz. Bencil değildir. Nefreti değil, sevgiyi önemser. Yalın ve akıcı bir dille kaleme alınan Kelebek Olabilir miyim? bize sevgi, barış, dayanışma ve yardımlaşma içinde, yaşanabilir bir dünyanın özlemini duyumsatıyor.

Tülin Tankut, Gülün İçindeki Ses'te, çocuklara karşı kullanılan şiddetten, yabancılaşma sorununa kadar pek çok güncel konuyu işliyor. Ama bence, bu konular kadar önemli bir yanı daha var romanın: Dili ve anlatımı. Kurgu, akıcı ve şiirli bir dille, açıklamalar, betimlemeler ve geri dönüşlerle oluşturulmuş. Yer yer kullanılan alaysı dil ve anlatım da, arabeske dönüşmeye çok uygun olan bu konunun seviyeli bir duygusallıkla aktarılmasına yardımcı oluyor. Sennur Sezer

Kadın oyunları yazmayı sürdüren Tülin Tankut, bu kitaptaki iki oyununda da, kadınların, kendilerine dayatılan cinsel kimliğin sınırlamalarından kurtulma çabalarını dile getiriyor. Yaz Kızım, küreselleşme karşısında kentli, eğitimli kesimden bir anne-kızın yaşadıkları düş kırıklıklarını anlatıyor. Kız Doğulmaz, genç bir hemşirenin, aşk kırgınlığı gibi başlayıp sorgulama, yüzleşme süreçleri ile gelişerek bir iç yolculuğa dönüşen serüvenini yansıtıyor.