Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Arka bahçemizdeki' coğrafyada paramparça edilmiş, yakın bir zamanda katliamlara uğramış, ülkeleri darmadağın olmuş, vekâlet savaşlarına kurban edilmiş; vaktiyle bu coğrafyada yaşanan büyük göçleri yüzyıl sonra tekrar yaşamaya mahkûm ve mağdur edilmiş halklar kimlerdir? Bizimle aynı dili konuşan akraba, dindaş hatta soydaş olan bu halkları; Arapları, Türkmenleri, Kürtleri nasıl bir gelecek bekliyor? Ya bugün, Irak ve Suriye'nin belli bölgelerinde azınlık olarak yaşayan ama vaktiyle Osmanlı'da Millet-i Sâdıka
Tükendi
‘Arka bahçemizdeki’ coğrafyada paramparça edilmiş, yakın bir zamanda katliamlara uğramış, ülkeleri darmadağın olmuş, vekâlet savaşlarına kurban edilmiş vaktiyle bu coğrafyada yaşanan büyük göçleri yüzyıl sonra tekrar yaşamaya mahkûm ve mağdur edilmiş halklar kimlerdir?Bizimle aynı dili konuşan akraba, dindaş hatta soydaş olan bu halkları Arapları, Türkmenleri, Kürtleri nasıl bir gelecek bekliyor?Ya bugün, Irak ve Suriye’nin belli bölgelerinde azınlık olarak yaşayan ama vaktiyle Osmanlı’da Millet-i Sâdıka
Tükendi
Şerife'nin bulunduğu odanın duvarları çökmüştü. Ama sanki çöken duvar değil, Hüseyin'in başına yıkılmış koskoca bir dünyaydı. Kadın yerdeydi. Parçalanan araçlardan yükselen alevlerin cehennemi andıran sıcaklığı Hüseyin'in yüzünü yalıyordu. Kucağına aldığı Şerife'yi, yanında beliren iki kişinin yardımıyla dışarı çıkardı. Avazı çıktığı kadar bağırarak ambulans arıyordu. Şerife'yi, bulundukları yere yanaşan bir minibüsün arka koltuğuna yatırdılar. Hüseyin, kadının başını kucağına aldı. Şerife bütün gücünü topl
Tükendi
Şeyh Said'den Seyyid Riza'ya, devlete isyan eden ve ayaklanan Kürtlerin kaderi birbirine benzedi. Zamansız ve hazırlıksız başlayan, hatta provoke edilen isyanlar yenilgiye uğradı ve isyancıların lider kadrosu, darağaçlarında can verdi. Kürt tarihinde başarısız kalmış isyanlardan sonra başlayan sessizlik dönemi, 1980li yıllara kadar sürdü; 1984'te PKK'nin öncülüğünde yapılan Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla yeniden başlayan isyan hareketi uzun sürmüş bu sessizlik dönemini sona erdirdi. Şimdi, tarihi bir yol
20 Eylül 1992'de Diyarbakır'da zalimce öldürülen Musa Anter'in hayatı ve mücadelesi üzerinden, Türkiye'nin Kürt sorununda yaşadığı trajik tarihle yüzleşmeye ve hesaplaşmaya "entelektüel" bir davet... "1929-1935 yıları arasında Mardin Yatılı İlkokulunda okuyordum. Vilayet kapısı önünde teneşir tahtası büyüklüğünde iki seki yapmışlardı ve her gün o sekilerde kanlar içinde paramparça olmuş iki Kürt gencini vitrinlerlerdi. Gaye Kürt halkının gözünü korkutmaktı. Bir gün ben oradayken, Kurdis köyünden dayım sa
Uğurla aynı okula gidiyorduk, aynı sınıfta da okuyorduk.,. Sonra beşinci sınıfa geçince birbirimizden ayrıldık. O 5-Cye gitti, ben 5-A' da kaldım... Bir gün okuldan dönerken, bir yıl sonra öldürüleceği o yerde düştüğünü hatırlıyorum, aldım onu yerden kaldırdım. Bir yıl sonra o düştüğü yerde de öldürüldü... Uğur avukat olmak istiyordu. Annem diyor ki "Uğur ve babanızı rüyada gördüm... Siz ölmediniz mi?" diyordum onlara, babanız da diyordu ki, "Hayır biz ölmedik, ama bunu kimseye söylemeyin..." Uğur Kaymaz'ın
Zor zamanlardan geçmiştik hep beraber. Anneler, babalar, kardeşler, eşler ve çocuklar dışarıda, bizler içeride, zor zamanlardan geçmiştik. 'Ölümden kalıma' bir hayattı söz konusu olan. Üç yıl boyunca, askeri hastanenin morguna, cezaevinden ölü inşan bedenleri taşınıp durmuştu.Gerçekler ve rivayetler birbirine karışıyordu çoğu kez. Bu dönemlerde görüşe çıkmadığımız zamanlarda, dışarıdakilerin aklına ölümden başka bir şey gelmiyordu. Ölüm cok kolay gerçekleşiyordu çünkü ve bizden biri hakkında haber alınamayı
Acı duyan insanların dünyası, farklı ve keşfedilmeye muhtaç bir dünyadır. Acı çekenler bu dünyanın içinde yapayalnızdırlar ve bu yalnızlık onları, sosyal ve kültürel ilişkilerinden koparır, ruhlarında duydukları acıyla, yalnızlık daha katmerli bir hale gelir. Acısını tek başına ve paylaşmadan yaşayan, bu acıyı başkalarına karşı ifade edebilme özgürlüğüne sahip olmayan insan, yavaş yavaş ölüm düşüncesine yaklaşır. Dünyası, başka insanlarla paylaştığı gerçekliğin dünyası değildir artık ve gerçekte bu dünya za
"Canip Yıldırım'ın hayat öyküsü, (...) Cumhuriyet'ten bu yana Kürtlerin ve Türklerin yaşadığı tüm dönemlerin de çok canlı bir tanıklığı: İttihat Terakki dönemi, Ermeni katliamı, Cumhuriyetin kuruluş yılları, Şeyh Sait hareketi, Ağrı Dağı isyanı, Dersim katliamı, tek parti dönemi, DP dönemi, 491ar davası yılları, 1960 askeri cuntası, TİP, KDP ve DDKO dönemleri, 12 Mart 1971 askeri cuntası... Büyük olasılıkla Orhan Miroğlu da benim gibi duyup düşündüğü için, çok güzel bir iş yaparak hepimizin ağabeyi Canip Yı
Yakın geçmişimizle yüzleşmek için önemli kitaplara imza atan Orhan Miroğlu, bu kez de dünyanın en kadim halklarından Süryanilerin bu topraklarındaki maceralarını anlatıyor. Süryaniler çok zulüm görmüş ama barıştan yana da bir halktır, kimsenin toprağında gözü yok bu halkın... Çocukluğumun ve gençlikyıllarımm geçtiği Midyat'ta ben bir Süryani'nin, komşusu birArap'a birKürt'e haksızlık yaptığına tanık olmadım. Kimsenin de böyle bir şeye tanık olduğunu sanmıyorum. Ezidi Kürtlerle beraber pazarda, sokakta dövü
Tükendi
Dıjwar, Türkiye'nin en karanlık faili meçhul cinayetlerinden birine ışık tutuyor. Musa Anter cinayetinin birinci elden tanığı olan Orhan Miroğlu, güneydoğu sorununun temellerine inerek, Diyarbakır Cezaevi'nin ve itirafçılığın karanlık dünyasını gözler önüne sererken, barıştan yana bir aydının ortadan kaldırılış hikâyesini anlatıyor. Kurguyla gerçeğin, belgelerin iç içe geçerek kurulduğu Dıjwar, günümüzün çok tartışılan açılımı hakkında en iyi fikir verecek kitaplardan biri. İşkencenin, gözaltında kayıpları
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1