Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 58 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Şehir Faresi İle Tarla Faresi Zamanın birinde bir şehir faresi ile tarla faresi varmış. Şehir faresi bir gün ormana pikniğe gitmiş. Piknik yaparken tarla faresi ile tanışmışlar. Akşama kadar eğlenip oynamışlar. Akşam şehir faresi evine dönmek istemiş. Tarla faresi buna izin vermemiş: -Dostum! Akşam yemeğinin yemeden seni bir yere bırakmam demiş.
Çocuklar, dünya çocuk klasiklerini niçin okumalıdır? Bu sorunun cevabı şudur: “Bir yetişkin olduğunda iyi bir kitap okuyucusu ve iyi bir birey olması için!” Okuma çağının başlangıcından itibaren çocuklarımızın okuyacağı kitapları yetişkinler, genellikle aile bireyleri ve öğretmenleri seçer. Çünkü çocuk henüz kitap seçme yetisine sahip değildir. İşte bu noktada çocuklar için okuma kitaplarını seçen kişilerin “seçimleri” büyük önem taşır. Klasik değerini kazanmış bir kitabı okuması, çocuğa çok önemli bir keşi
Tükendi
Jean de La Fontaine (1621-1695): Halk, eski mitoloji ve hayvan hikayelerinden beslenen masallarıyla türün öncü yazarlarından olan La Fontaine, 1668´den 1694´e yirmibeş yılı akşın bir sürede yayımladığı iki yüzü aşkın masalla günümüzde de her yaştan okurun ilk masalcılarından biri olmayı sürdürmektedir.
Aslan postu giymiş EşekOrmanın yakınlarında yaşayan yaşlı bir adamın yaramaz bir eşeği varmış. Yaşlı adam, bu eşeği bir türlü kontrol edemezmiş. Yaşlı adam, eşeğe dur dediği zaman eşek ilerler, ilerle dediği zaman da eşek dururmuş. Tembel ve inatçı bir eşekmiş.Aslan ve MaymunAslanın biri, krallığı uğruna bazı ahlaki dersler almaya karar vermiş. Bir yaz günü bunu duyurmuş. Parlak yeteneklere sahip olan, güzel sanatlar üstadı maymun, aslana vaaz vermeye gelmiş.Ayı ve ArılarÇok uzak diyarların birinde, bir ayı
Tükendi
Ormanlar kralı aslan iyice yaşlanmış, elden ayaktan düşmüş. Yerinden bile kalkmakta zorluk çekiyormuş.Daha dün onun yakınından geçemeyen, onun sesini duyunca korkudan ödü patlayan orman halkının en zayıfları bile onunla alay etmek için yanına geliyormuş.At gelip aslana bir çifte vurmuş. Kurt gelip zavallı aslanın poposunu ısırmış. Bir sığır gelmiş, yaşlı aslana bir boynuz vurmuş.Halsizlikten bunlara karşı değil ayağa kalkmak, hırlayacak gücü bile olmayan aslan kendini iyice bırakmış, artık ölmeye hazırmış.T
Tükendi
Göl kenarında yaşayan ve farelerden nefret eden bir kurbağa varmış. Ne zaman bir fare görse, ‘Ne kadar gereksiz ve boş yaşayan bir hayvan!’ diyip dururmuş.Günlerden bir gün, göl kenarına yakın bir tarlada yaşayan fare, hayatının çok sıkıcı olduğunu düşünmüş ve dünyayı dolaşarak farklı maceralara atılma kararı almış. Gerekli hazırlıkları yaparak yola koyulmuş. Macera arayan genç fare, kurbağanın yaşadığı göletin kıyısında geziniyormuş. Kurbağa, gezinen fareyi görmüş ve sinirlenmiş. Fareye karşı kuracağı tuza
Ormanda yaprak yiyerek hayatını devam ettiren bir tırtıl, artık kelebek olmaya karar vermiş. Bulunduğu bölgeye ağını dokumuş ve bir koza oluşturmuş.Koza içinde uyumaya ve yavaş yavaş kelebeğe dönüşmeye başlamış. Aradan haftalar geçmiş, koza içinde uyuyan tırtıl gözlerini bir kelebek olarak açmış. Artık kanatları varmış ve istediği her yere uçarak, rahatlıkla ulaşabilirmiş. Merak içinde etrafı dolaşmış ormandaki ağaçları, nehirleri ve diğer hayvanları görmüş. Kelebeğin yolculuğu, bir çiftliğin bahçesine kad
Tükendi
Ormanda yaşayan tilki bir gün, yolunu kaybetmiş bir leylekle tanışmış. Kısa sürede çok iyi arkadaş olmuşlar.Leylek, zamanla ormandaki hayata alışmaya başlamış ve ormanda yaşamaya karar vermiş. Tilki, bu haberi duyunca çok sevinmiş.Leyleğin yaşayabileceği bir yer aramaya başlamış ve sonunda bulmuş. Leylek artık tilkinin komşusuymuş.Günün birinde canı sıkılan tilki, arkadaşı leyleği yemek yemeye davet etmiş. Leylek, büyük bir memnuniyetle arkadaşının bu davetini kabul etmiş ve hazırlanmaya başlamış. Fakat biz
Tükendi
Ormanın yakınlarında yaşayan yaşlı bir adamın yaramaz bir eşeği varmış. Yaşlı adam, bu eşeği bir türlü kontrol edemezmiş. Yaşlı adam, eşeğe dur dediği zaman eşek ilerler, ilerle dediği zaman da eşek dururmuş. Tembel ve inatçı bir eşekmiş.Günlerden bir gün, yaşlı adam topladığı buğdayları değirmene götürmesi için inatçı eşeğinin üzerine yığmış. İnatçı eşek, bir türlü yürümüyormuş.Yaşlı adam bu duruma çok öfkelenerek eşeğe bağırmış. Yaşlı adama kızan eşek bu şekilde daha fazla yaşamak istemediğine karar verer
Tükendi
Ormanın derinliklerinde hayatından bezmiş bir kaplumbağa yaşarmış. Bu bezgin kaplumbağa her gün sırtındaki ağır kabuktan kurtulmak için dua edermiş. Diğer hayvanlar gibi özgürce dolaşarak yeni yerler görmek, yeni hayvanlarla arkadaş olmak istiyormuş.Günlerden bir gün, iki gezgin ördekle karşılaşmış. Ördekler, kaplumbağayı öyle üzgün görünce neden bu kadar kederli olduğunu sormuşlar. Kaplumbağa sırtında taşıdığı ağır kabuğundan bıktığını, diğer hayvanlar gibi özgür olmak istediğinden bahsetmiş.Kaplumbağanın
Tükendi
Aslanın biri, krallığı uğruna bazı ahlaki dersler almaya karar vermiş. Bir yaz günü bunu duyurmuş. Parlak yeteneklere sahip olan, güzel sanatlar üstadı maymun, aslana vaaz vermeye gelmiş.Maymun: “Kudretli kral!” diye söz başlamış. “Sizin için en akıılıca ve bilgece hareket halkınızın ortak refahına katkıda bulunmak ve krallığınıza güven duyulmasını sağlamaktır, haksızlıktan ve çılgınlıktan uzak durmalısınız.” Aslan buna şüpheyle yaklaşmış: “Nasıl olacak bu iş? Halkımın neredeyse tamamı benim av alanım. Hem
Tükendi
Gökyüzünün kralları iki tanedir. Bir tanesi gökyüzünün gece kralı baykuş, diğeri ise gökyüzünün gündüz kralı kartaldır. İki kral sürekli savaş halindedirler.Günlerden bir gün, gece kralı baykuş, kartalla yapmış olduğu savaştan sıkılmış. İki taraf arasında barış sağlanmasını istiyormuş. Bu yüzden kartalla barış için görüşme kararı almış ve hayvanlara haber vermiş. Kartal, baykuşun barış teklifini düşünmüş ve görüşme kararını kabul etmiş. Herkes görüşme sonrası alınacak kararı merak ediyormuş.
Tükendi
Bir zamanlar nehir kenarında yaşayan çok şanslı bir balıkçı varmış. Oltasını ne zaman nehire bıraksa bir sürü balık oltanın ucundaki yeme saldırırmış. Balıkçı, bu sayede birçok balık yakalayarak balık sepetini ağzına kadar doldururmuş.Bu durumdan son derece memnun olan balıkçı,tutmuş olduğu balıkların bazılarını, pazar yerine götürüp satarmış. Böylece hem karnını doyurur hem de sattığı balıklardan iyi para kazanırmış. Kasabadaki herkes ona ‘şanslı balıkçı’ diyormuş.Günlerden bir gün, şanslı balıkçı balık tu
Tükendi
Jean de La Fontaine, 1621 yılında Fransa'da dünyaya gelmiştir. Özellikle fabl türünde verdiği eserlerle bilinen Jean de La Fontaine, ismini de bu tarzda yazdığı özgün eserlerle duyurmuştur. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan yazar, Paris'te kolejde okudu ve hukuk tahsili yaptı. Ailesi onun papaz olmasını istemiş, çeşitli memurluklarda bulunsa da, düzensiz bir hayat yaşamıştır. 1673 senesinde Madam de la Sablière'nin himayesine girerek burada ilim adamları, felsefeciler ve yazarlarla tanışmış ilk masallarını b
Tükendi
Jean de La Fontaine, 1621 yılında Fransa'da dünyaya gelmiştir. Özellikle fabl türünde verdiği eserlerle bilinen Jean de La Fontaine, ismini de bu tarzda yazdığı özgün eserlerle duyurmuştur. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan yazar, Paris'te kolejde okudu ve hukuk tahsili yaptı. Ailesi onun papaz olmasını istemiş, çeşitli memurluklarda bulunsa da, düzensiz bir hayat yaşamıştır. 1673 senesinde Madam de la Sablière'nin himayesine girerek burada ilim adamları, felsefeciler ve yazarlarla tanışmış ilk masallarını b
Tükendi
Kedinin yalvarıp yakarmalarına aldırmayan fare "Budalalık etme. Ben, senin kurtarıcın olamam. Suların içinde kalmaya devam et," diyerek yuvasına geri dönmüş. Fakat deliğine yaklaştığı zaman baykuşun yukarıdan kendisini izlediğini, gelinciğin de peşinde olduğunu görünce iş değişmiş. Kemirme ustası fare, geldiği gibi geri dönmüş. Kedinin yakalandığı tuzağın iplerini bir bir kemirmeye başlamış. Sonunda azılı düşmanını tuzaktan kurtarmış. Farenin kediyi kurtardığı sırada adam gelmiş. Kedi ve fare hızla oradan
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser ´in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, "okuyan toplum" olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser ´in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil va
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 58 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1