Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 29 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Psikolojik romanın kurucusu Stendhal, Fransız Restorasyonunun siyasi tartışmaları ortasında, dinî eğitimiyle, aşklarıyla, ihtiraslarıyla dünya edebiyatının en önemli karakterlerinden Julien Soreli yaratıyor. Stendhal, 1840. Fransanın küçük bir kasabasında, bir kerestecinin oğlu olarak dünyaya gelen Julien Sorel, genç yaşında yükselme ihtirasına kapılır. Çalışkanlığı ve dini eğitimiyle dikkat çeken Sorel, bir an önce bu kasabadan kurtulup Parise gitmeyi arzular. Böylece kırmızı ve siyah arasında yaş
Tükendi
Stendhal’ın meşhur eseri Parma Manastırı, yaklaşık iki ayda yazılan bir roman olduğu hâlde Balzac’ın “Elli yıldan bu yana, yayımlanmış romanların en güzeli” sözleriyle övüp bir başyapıt saydığı, Tolstoy’un ise “Parma Manastırıolmasaydı, Savaş ve Barış’ı asla o hâliyle meydana getiremezdim. Stendhal bana savaşı anlamayı öğretti.” dediği mühim bir eserdir. Romanın ilk baskısı 1839’da yapılmış ve Türkçeye de birçok kez tercüme edilmiştir. Parma Manastırı, del Dongo ailesinin oğlu Fabrizio’nun hikayesini konu e
Stendhal [Marie-Henri Beyle] (1783-1842): Genç yaşta teğmen olarak orduya girdi, Napoléonun İtalya ve Rusya seferlerine katıldı. Almanya, Avusturya ve Rusya'da çeşitli askerî görevlerde bulundu. Bir dönem Marsilya'da ticaretle uğraştı, Trieste'de bir süre konsolosluk görevini sürdürdü. Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Stendhalin Kırmızı ve Siyah adlı bu büyük eseri ilk kez 1830 yılında yayımlandı. Roman, romantik başkahramanı Julien Sorelin korku
Stendhal [Marie-Henri Beyle] (1783-1842): Genç yaşta teğmen olarak orduya girdi, Napoléon'un İtalya ve Rusya seferlerine katıldı. Almanya, Avusturya ve Rusya'da çeşitli askerî görevlerde bulundu. Bir dönem Marsilya'da ticaretle uğraştı, Trieste'de bir süre konsolosluk görevini sürdürdü. Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının en önemlitemsilcilerinden biri olarak kabul edilen Stendhal'in Parma Manastırı romanı aristokrasisi, sarayları,tutkularıyla İtalyan ruhunun muhteşem bir portesini çizer. 1839 yılında
"Aşk lezzetli bir çiçektir, fakat insanın onu yetiştiği korkutucu uçurumdan toplayacak cesareti olmalıdır." Salzburg'un tuz yataklarından birine kışın çıplak kalmış bir ağaç dalı, terk edilmiş alanlarından birine atılır. Tuz yatağının derinliklerinde gömülü kaldığı zaman boyunca ağaç dalı muhteşem güzellikteki kristallerle kaplanmış halde bulunur. Dal tanınmayacak hale gelene kadar en küçük yaprağın bile üzeri bütün evreni dolduracak kadar çok ışıltıyla bezenmiş bir hal alır. Stendhal kristalleşmeyi yaln
1827'de yazılan Aşkın Dolambaçlı Yolları, büyük yazar Stendhal'ın ilk romanı olma özelliğini taşıyor. Kitapta, iki kuzen arasındaki karmaşık ilişki anlatılır. Octave yaşıtlarından farklı, yalnızlığı seven biridir ve bu yüzden de, çevresindekiler onu gizemli bulur. Armance ise Octave'ı anlayan, onunla anlaşabilen tek kişi olmasına karşın, yoksulluğundan dolayı dıştan bakıldığında para avcısı olarak görünür. Aralarındaki, engeller ve yanlış anlaşılmalarla dolu aşk hikâyesi Octave'ın Yunanistan'a gitme kararıy
Tükendi
Marie-Henri Beyle (23 Ocak 1783, Grenoble , 23 Mart 1842, Paris), daha çok mahlası Stendhal ile bilinen Fransız realist yazardır. Marie-Henri Beyle, Grenoble´da 23 Ocak 1783 tarihinde burjuva bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası avukat Cherubin Beyle, annesi Hanriette Gagnon´dur. Çok sevdiği annesi 1790 yılında, Stendhal henüz yedi yaşındayken öldü. Stendhal, disiplinli ve muhafazakar kimseler olan teyzesinin babasının etkisi altında büyüdü. 1796´da Grenoble´da bir okula girdiyse de, 30 Ekim 1799
Tükendi
´Klasik´ dediğimiz bir roman, okurlarına söyleyeceklerinin tümünü hiçbir zaman tüketmeyen romandır. Klasik, ilk okumada verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden uyandıran kitaptır. Stendhal´in romanları, Italo Calvino´nun bu klasik tanımına tam anlamıyla uygun düşen yapıtlardır. 19. yüzyılın önde gelen Fransız romancılarından Stendhal, Kızıl ile Kara´yla birlikte iki başyapıtından biri olan Parma Manastırı´nda, İtalya´da geçen bir tutku ve siyasal serüven öyküsü sunar okurlarına. Dünya edebiyatının bu
Tükendi
Stendhal [Marie-Henri Beyle] (1783-1842): Genç yaşta teğmen olarak orduya girdi, Napoléon'un İtalya ve Rusya seferlerine katıldı. Almanya, Avusturya ve Rusya'da çeşitli askerî görevlerde bulundu. Bir dönem Marsilya'da ticaretle uğraştı, Trieste'de bir süre konsolosluk görevini sürdürdü. Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının en önemlitemsilcilerinden biri olarak kabul edilen Stendhal'in Parma Manastırı romanı aristokrasisi, sarayları,tutkularıyla İtalyan ruhunun muhteşem bir portesini çizer. 1839 yılında
Tükendi
Stendhal'in ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu eser, 1827 yılında yazılmıştır. Yazar, eserinde yalnızca karmaşık karakter analizleri yapmak istemez aynı zamanda Fransa'da dönemin davranış biçimini de gözler önüne sermek ister. İki kuzenin birbirlerine karşı duydukları imkânsız aşk, çağın sınıf farkı düşüncesi ve dramatik bir sır nedeniyle ızdıraplı bir hâl almıştır. Yazarın, bu eseri hakkında aşağıda kendi ağzından verilen düşünceleri şöyledir: Çağımızdan söz ederken, ileride okuyacağımız öykünün baş
Tükendi
Çağından ancak 50 yıl sonra parlayacak olan bir roman türünü müjdeleyen Stendhal, çağdaşları tarafından anlaşılamamış olsa da psikolojiyi öne çıkaran romancıların en başında gelir. En ünlü romanı " Kırmızı ve Siyah " ta, kırmızı sözcüğü devrime, siyah da dine simge olarak kullanılmıştır.
Tükendi
Geniş okur kitlesi, ünlü Fransız yazarı "Stendhal"i, iki büyük romanın, "Kızıl ile Kara" ve "Parma Manastırı"nın yazarı olarak tanır. Yaşadığı ve yazdığı dönemde büyük bir ilgisizlikle karşılaşan yazar, bugün Fransız ve dünya yazınının değişmez, tartışılmaz büyüklerinden biridir. Yaşadığı dönemde, kurulu düzenin dinsiz, ahlaksız ve tehlikeli bir düşmanı olarak nitelenen Stendhal, çağdaşlarından çok değişik bir yazardır. Anlatımında süsten, abartıdan sürekli olarak kaçınmıştır. Yurttaşlık Yasasının kuru, yal
Tükendi
Hemen her romancının adıyla özdeşleşen bir başyapıtı vardır. Bu nedenle Stendhal dendiği an akla Kırmızı ve Siyah gelir. Kırmızı ve Siyah'ın Julien Sorel'inin Napolyon tutkusu, aşkları, okul hayatı okuyucuyu derin- liklere çeker. Trajik son gerçekleştiğinde okur, gerçek bir yakınını kaybetmiş gibi hisseder kendini; ister istemez, romanın örgüsünü yeniden düşünür, trajediyi üreten koşulları yeniden sorgulama ihtiyacı duyar. Stendhal'in ne kadar büyük bir romancı olduğunun gösterge- sidir bize armağan ettiğ
Stendhal'in "Racine ve Shakespeare" metni günümüz estetik teorilerine belki çok büyük bir katkıda bulunmaz ancak on yedinci yüzyılın klasik estetiğinden, on dokuzuncu yüzyılın romantik estetiğine geçişi kavramak bakımından dikkate değer bir tarihi öneme sahiptir. Kaldı ki, konuya, birçoklarının yaptığı üzere akademik bir bakış açısıyla değil, öykü anlatıcılı-ğı ekseninde yaklaşır. Onun metnini ayrıcalıklı kılan ve sıradan bir estetik teorisinin ötesine geçmesini sağlayan şey, bir öykü anlatıcısı olarak seyi
Stendhal [Marie-Henri Beyle] (1783-1842): Genç yaşta teğmen olarak orduya girdi, Napoléon'un İtalya ve Rusya seferlerine katıldı. Almanya, Avusturya ve Rusya'da çeşitli askerî görevlerde bulundu. Bir dönem Marsilya'da ticaretle uğraştı, Trieste'de bir süre konsolosluk görevini sürdürdü. Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Stendhal'in Kırmızı ve Siyah adlı bu büyük eseri ilk kez 1830 yılında yayımlandı. Roman, romantik başkahramanı Julien Sorel'in kor
Tükendi
Kırmızı ve Siyah, ilk baskısı 1830'da yapılan, Fransız yazar Stendhal'ın romanı. Parma Manastırı ile birlikte Stendhal'ın az sayıda eseri arasında en sağlam iki yapıtından biri kabul edilir. Napoleon Bonaparte'ın sürgüne gönderilişi ile yaşanan Restorasyon Dönemi'ni ustaca anlatan Stendhal; Katolik Kilisesi'ni, liberaller, aristokratları, burjuvaları, kralcıları ve özgürlükçüleri tutkulu bir aşk hikâyesi içinde aktarmıştır. Yükselme ihtirası ile yanıp tutuşan genç Julien Sorel'in zaman zaman ikiyüzlülüğe ka
Tükendi
"Salzburg'un tuz madenlerinde, kışın çıplak kalmış bir ağaç dalını, terk edilmiş kazı alanlarından birine atarlar. İki ya da üç ay sonra da, dalı, üzerini parlak bir kristal tabakasıyla kaplanmış halde bulurlar. En küçük filizinin bile üstü, bir galaksiyi doldurmaya yetecek sayıda, iri bir pirinç tanesinden daha büyük olmayan ışıltılı pırlantalarla bezeli bir görünüm kazanmış, dalın kendisi artık tanınamayacak hale gelmiştir..." Düşünceleriyle yirmi dört saat baş başa kalan aşığın durumunu, en küçük filizi
Tükendi
Bu kitap, ardı ardına sıralanıp, aşk tutkusunu oluşturan bin bir çeşit duyguyu, mantığın, matematiğin yolundan giderek, olabildiğince yalın bir şekilde izah etmeye çalışıyor. Stendhal, 1822 yılında son halini verdiği Aşka Dair isimli yapıtını, 1826 yılında eklediği önsözde bu sözcüklerle tarif eder. Aşka Dair, aşk adı verilen bilinmezi izah etmek adına, büyük yazar tarafından ortaya konmuş bir teori denemesi niteliğindedir. Stendhal, ondokuzuncu yüzyıl Avrupasında, özellikle İtalya ve Fransa'da, saray avlu
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 29 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1