Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 76 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Peyami Safa'nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında “insan ruhunun derinliklerinde ve labi­rentlerinde dolaşan ilk roman” olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar dediği gibi, “acının ve ıstırabın yegâne kitabı” olarak hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna del
Tükendi
30 Eylül 1949-24 Mart 1950 tarihleri arasında Hafta mecmuasında tefrika edilen İçimdeki Yangın, Peyami Safa’nın “Server Bedi” müstearıyla yayımladığı önemli romanlardandır. Peyami Safa, bu romanında kendine kiralık ev arayan Zihni ile Kumkapı Nişancası’nın tanınmış dilberi Esma arasında alevlenen aşkı sıcak ve samimi bir üslupla anlatır. Peyami Safa imzalı romanlarla boy ölçüşecek derecede “usta işi” bir romandır İçimdeki Yangın. Bu bakımdan eser, tekrar edilegelen Server Bedi yorumlarını çürüten ve “ezber
Tükendi
Şeytana Uyanlar, 22 Şubat-30 Nisan 1931 tarihleri arasında Yusuf Ziya Ortaç’ın yönettiği Yılmaz gazetesinde 65 tefrika hâlinde yayımlanmış benzersiz bir Peyami Safa metnidir. Roman, Batı edebiyat kanonunun en büyük eserlerinden Faust’a dair uyarlamaların, anlatının neredeyse tüm unsurlarını taşıyan dilimizdeki ilk modern örneğidir. Peyami Safa, Batı geleneğindeki dünyevi bilgi-ilahi idrak karşıtlıklarının çemberine girmeden Türk okuru için daha ilgi çekici olan yoksulluk ve yoksunluğu yoldan çıkarıcı motif
Çılgın Akşamlar, Yeni Sabah gazetesinde, 5 Haziran-18 Ekim 1949 tarihleri arasında 131 tefrika hâlinde yayımlanmış. Kronolojik açıdan bakıldığında Peyami Safa’nın edebî zirvelerinden biri sayılan Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’ndan hemen sonra. Tam bir “aşk ve macera romanı”. Yazar, diğer Server Bedi eserlerinde olduğu gibi, okuyucuyu ve romanın ana karakteri Nejat’ı peşinden sürükleyen, güçlü, ele avuca sığmayan, hiçbir davranışı, tepkisi öngörülemeyen bir kadın karakter yaratmayı başarmış. Vildan, Peyami S
Mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, babasını aramak amacıyla İstanbul`a gelen bir genç kızın macerası çerçevesinde, yüksek tabakanın içinde bulunduğu ahlaki çöküşü ele alır. Peyami Safa`nın ilk romanlarındandır. Yazılışı eski olmakla beraber, konu günümüzde de tazeliğini korumaktadır. Bugünün kızlarını, onları mesud yahut bedbaht edebilecek hususları birer ibret levhası şeklinde yansıtmaktadır.
Peyami Safa, bu eserinde insanlığı materyalizmin kör çenberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya çağırmaktadır. Asrımızda insanın bütün problemleri bu noktada düğümlenmektedir. Ve Allah` ı bilmedikçe, insanlık buhrandan buhrana yuvarlanacak, huzur ve sükun bulamayacaktır.
Tükendi
Yazarın kendine has, orijinal üslübuyla okuyucuyu psikoljik bir maceraya sürüklediği bir başka romanı...
Türk edebiyatının en ünlü polisiye kahramanı Cingöz Recai, soluk kesen maceralarıyla okuyucularını şaşırtmaya devam ediyor. Sıradanmış gibi görünen hikâyelerle ustalıklı maceralar çıkaran Peyami Safa, akıcı üslubu ve kuvvetli kurgusuyla polisiye türünün en sevilen örneklerini bu kitaplarla gözler önüne seriyor. Cingöz Recai, ülkenin en tanınmış kibar hırsızıdır. Başkomiser Mehmed Rıza'yı peşinden koşturan; kurnaz, cesur, soğukkanlı, zarif, tahsilli ve görgülü özellikleriyle Türk edebiyatının en meşhur tiple
Türk edebiyatının en ünlü polisiye kahramanı Cingöz Recai, soluk kesen maceralarıyla okuyucularını şaşırtmaya devam ediyor. Sıradanmış gibi görünen hikâyelerle ustalıklı maceralar çıkaran Peyami Safa, akıcı üslubu ve kuvvetli kurgusuyla polisiye türünün en sevilen örneklerini bu kitaplarla gözler önüne seriyor. Cingöz Recai, ülkenin en tanınmış kibar hırsızıdır. Başkomiser Mehmed Rızayı peşinden koşturan, dünyaca ünlü dedektif Sherlock Holmese kök söktüren, kurnaz, cesur, soğukkanlı, zarif, tahsilli ve görg
Attilâ Peyami Safanın yegâne tarihî romanıdır. 1940lı yılların başlarında yazılmıştır. Yazar bu esriyle, Attilâ gibi büyük bir Türk cihangirinin devrine ve kişiliğine ilk defa bir Türk gözüyle bakmış, Batı dünyasının geçtiği yerde ot bitmez diye karaladığı bir devlet adamı ve kumandanı Türk gözüyle değerlendirmiştir. Yazar, yabancı kaynaklardan ve özellikle Bizans tarihçilerinin verdiği bilgilerden yola çıkarak eserini yazmıştır. Çelik iradeli, demir disiplinli bu Türk hakanının, şahsî ilişkilerde yumuşak
Tükendi
Mahşer`de Çamakkale`de gazi olup İstanbul`a büyük ümitlerle dönen bir gencin, karşılaştığı olayların etkisiyle hayal kırıklığına uğraması hikaye edilir.Eserde doğu-batı, eski-yeni hayat tarzlarının yarattığı sıkıntı ve sancılar bu çerçevede ele alınır.
Tükendi
"Ramazan'a mahsus geceler ve Ramazan'a mahsus bir hayat var, buna emin olunuz. Görmek ve anlamak isterseniz, her geceki hayatını itiyadın hızıyla devam ettiren Beyoğlu'nda değil, İstanbul tarafında biraz dolaşınız: Beyazıt Sergisi yerinde duruyor, mabetler hıncahınç doludur. Alelade gecelerde bir fotoğraf kutusunun içi kadar karanlık ve sessiz caddeler, Ramazan'da, gündüzden daha kalabalık ve şu kapalı havalarda, gündüzden daha aydınlıktır. Siz bir barın köşesinde, alt dudağınızı ıslatan son bira köpüğünü y
İlk defa 10 Ağustos 1952-8 Ekim 1952 tarihleri arasında Ulus gazetesi tarafından tefrika edilen ve 1955 yılında kitaplaşan Beyaz Cehennem, uluslararası bir uyuşturucu şebekesinin İstanbul'da işlediği cinayetle başlayan hadiseleri konu edinir. Cinayetin duyulmasıyla birlikte konuyla alakadar olan Cingöz Recai, türlü kılıklarla uyuşturucu şebekesinin peşine düşer. Bu macerada eski dostu ve düşmanı Başkomiser Mehmet Rıza'nın polis olarak yetiştirdiği oğlu Haldun İzer'le de karşı karşıya gelen kibar hırsız, meş
Çarpık Batılılaşma maceramız cemiyetimizin istinatgâhı olan aileyi zedeler. Tutkularının esiri olan kimi aile fertleri bile aldatıcı vaatlerin ve anlık heveslerin peşine düşerler. Bu uğurda kutsal değerleri zedelemeyi göze alan bir aile babasının uğradığı hüsranın ve geri dönülmesi güç pişmanlıklarının romanıdır.
Tükendi
Yazar bu romanında Tanzimat` tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
Tükendi
Karşılaştığı bir takım olağanüstü olayları benimsediği materyalist ve pozitivist felsefelerle açıklayamayan, şüphe, tereddüt ve bunalımlar içinde kıvranan bir gencin çevresindeki bazı kişilerin telkinleri ve açıklamaları ile bunalımdan kurtulup huzura kavuşmasının hikâyesi... Materyalizmle mistisizm arasında gidip gelen beyin sancıları... Peyami Safa`nın dünya görüşü ve fikirlerini en güzel işlediği eserlerindendir.
Tükendi
"Nezaketsizliğime hükmetme. Seni böyle kurbanlık koyun gibi bağlamak istemezdim. Ne yapayım ki senin de bana zararların dokundu. Bütün teşkilatımı altüst ettin. Yetmiş, seksen bin liralık eşyamı ve alet edevatımı hükümetin eline geçirttin. Bütün esrarım meydana çıktı. Server Bedi bunları duyarsa, belki de "Cingöz'ün Esrarı" diye bir roman yazacaktır. Biliyorsun ki bu muharrir, seninle benim bütün mücadelelerimizi, maceralarımızı ballandıra ballandıra yazıp kitap yapıyor ve şimdiye kadar on vakamızı yazdı. B
Edebiyat târihçileri, son asır fikrî, içtimâi ve edebî sahaların Peyâmi Safâ gibi bir büyük ismi hakkında umûmî hükümler verirken, onun hikâyeleri üzerinde her nedense durmazlar. Halbuki, bir sanatkârın belli bir cephesini bütünüyle değerlendirmek, ancak o sahada yazdıklarının tamamını gözden geçirmekle mümkündür. Küçük hikâyecilik zannedildiği gibi kolay değildir. Ama Peyâmi Safâ, daha ilk hikâyesinden itibaren bu zorluğu aşmış bir sanatkârdır. Ona, âdeta tahkiyeci olarak doğmuştur nazarıyla bakabiliriz.
İlk defa 3 Aralık 1924'te Tevhid-i Efkâr gazetesinde tefrika edilmeye başlanan ve 1925'te kitap olarak basılan Zıpçıktılar, 1941 ve 1943'te bazı bölümleri çıkartılarak Deli Gönlüm adıyla yeni harflere aktarılmıştı. Zıpçıktılar, Fatih'te yaşayan ve görücü usulüyle evlenmek istemeyen genç bir kızın peşine takılan zampara bir delikanlının, türlü ayak oyunlarıyla hayata geçirdiği, daha sonra da cinayet ve yasak aşkla gölgelenecek bu çok hareketli evlilik sayesinde, Şişli'de bir apartmana geçerek sınıf atlamasın
İlkokul 3 ve 4. sınıflar için hazırlanan bu seri, Server Bedi müstear ismiyle yazan Peyami Safa'nın hikâye ve masallarından oluşuyor. Bu hikâyelerde ana tema "kıssadan hisse" vermektir. İnci Mercan Serisi'ndeki 10 kitapta pek çok hikâye sizleri bekliyor.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 76 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1