Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Falih Rıfkı Atay’ın sürükleyici, zengin muhtevalı, zıt görünüm ve olaylara dayanarak tezlerini savunan bir üslubu vardır.” Prof. Dr. İlber ORTAYLI İlk yazım 1910’da çıktı. 1914’e kadar Servet-i Fünun kalıplarında taklit nesir döktüm. Top oynar gibi kelime oynadım. Bir sevdiğim öldüğü zaman, nasıl yazacağımı düşünürdüm. Bütün hırsım, ismimi gazete sayfalarına geçirebilmekten ibaretti. Kitabıma bu çıkartmalardan hiçbirini almadım. Kafam 1914’te uyandı. Bir iki sene yazımı fikirleştirmeye uğraştım. A
“Taymis Kıyıları”, “Tuna Kıyıları”, “Gezerek Gördüklerim” gibi döneminin fikir atmosferini çok etkileyen ve bugün de tarihçinin zevkle okuduğu seyahatnameler onun kaleminin gücünü gösterir. Rıfkı Atay’ın sürükleyici, zengin muhtevalı, zıt görünüm ve olaylara dayanarak tezlerini savunan bir üslubu vardır."Prof. Dr. İlber OrtaylıFalih Rıfkı Atay’ın 1930’ların başında Avrupa’ya ve İngiltere’ye yaptığı bu gezi, yalnızca siyasal ve tarihsel analizler ve turistik gözlemler içermemektedir. Atay, özelde İngiltere i
"Beni okuyanların şunları da bilmelerini isterim: Ben hiçbir ortaklıkta hisseli değilim. Hiçbir bankanın, fabrikanın, şirketin, gazetenin kazancı ile ilgili değilim. 1917'den beri Rusya'ya birkaç defa gidip gelerek ve Moskova'da oturarak, daha sonra onun örnekliği ile türemiş olanları görerek ve Batı sosyalizminin bu derslere göre nasıl kendi kendini gözden geçirmekte olduğuna bakarak edindiğim inançları yaymaya çalışıyorum. Elli şu kadar yıldan beri de savaşlarımın tek dayanağı, inancım olmuştur." diyor.
"Bez kaplı bir tavan yeşil bir kürsü yeşil masa ve koltuklar bol ışık ve bol kâğıt: Haziran'ın 12'sinden beri bu dekor içinde tez dinliyoruz. Eğer gözlerimi kapayıp yalnız seslere kulak versem kendimi Cenevre'de zannedeceğim. Hakikat odur ki on seneden beri her yerde konuşulan mesele az çok bir konuşan adamlar az çok aynıdır. Yalnız salon ve şehir değişiyor. En koyu ihtilalciden Büyük Britanya kralına kadar teşhis münakaşasında bulunmayan yoktur. Bunun en doğrusu ilk günü konmuştur: Vaziyet tehlikelidir ha
"1926 yılındayız. Mustafa Kemal Paşa henüz Atatürk soyadını almamıştır. Cumhurbaşkanı olduğu için adı başında "Gazi ve Müşir" sıfatlarını da görmüyoruz. Biz kendisine Gazi veya Gazi Paşa derdik. Mustafa Kemal'in akşam sofrası Selânik'te kolağasılığından beri bir siyasi toplantı idi. Bir "içki ve eğlence âlemi" değildi. Ben hiçbir okulda Çankaya akşam toplantılarında olduğu kadar ciddi çalışma günleri geçirdiğimi hatırlamıyorum. Bu toplantılarda eğlence okullardaki "teneffüs" dediğimiz bahçeye inerek dinlen
30 Ağustos günü 16 daireli bir apartmanın önünden geçiyordum. Baktım: Tek balkonda bir küçük bayrak: "-Zaferi unutmuşuz," dedim. Bayramların bir resmî yönü var. Asker geçer, top, tank geçer. Bir de vatandaşcası var. Herkes gönülden çoşkunluk gösterir. Bu İkincisini kaybetmişiz. Zaferden bir gün önceki Türkiye'yi hatırlıyorum. Yunan ordusu bütün Batı Anadolu'da, Bursa'da, Trakya'da. İstanbul hükümeti, yenen devletlerin diktasına boyun eğmiş. Eğer İstanbul barışı olursa, Venizelos Anadolu Rumları ile Batı An
“Şark milletleri için bugünkü garp medeniyeti toplu­luğuna katılmak­tan, bütün şartları ile katılmaktan baş­ka hiçbir kurtulma çaresi yoktur. Dünyada her şey temelinden değişebilir. Fa­kat geri milletler için esir­liğin yalnız adı ve şekli de­ğişebilir. Bilenler bilmeyenlerle hiç müsavi olur mu?Bir demokraside en ehemmiyetli şey gazetecilerin, milletvekillerinin, umumiyetle politikacıların ahlak ve karakteridir. Siyasi partiler sicillerinde ahlak ve karaktere baş mevkii verdiler mi, yavaş yavaş bütün aykırı
‘‘Ankara'ya yıllardır gitmemiştim. Elimizde doğup büyüdüğü için bu sefer alıcı gözü ile bir dolaşayım dedim. Düşünüyorum da bir zamanlar demiryolu köprüsünden Çankaya'ya kadar bir tek çatı, geceleri bir tek ışık yoktu. Atlı arabamız yabani bağ kütüklerini çiğneyerek köşke giderdik. Ama şimdilerde bu yolun üstündeki yürür merdivenli mağazayı gezerken, ülkeyi ilk kurduğumuz yıllarda bütün çarşıda birbirine eş iki fincan bulamadığımız günler geliyor aklıma. Tren İstanbul'dan yirmi dört saatte geldiği için b
"Ali Suavi mazide yaşamış istikbal adamlarındandır. Onun vü­cudu Tanzimatçılarla, ruhu bizimle muasırdır. 1839'dan 1878'e kadar otuz dokuz sene yaşayabilen bu ateşten mahlük, teokrasi devrinde laiklik, mutlakıyet devrinde cumhu­riyet, Osmanlı devrinde Türklük ve Türkçülük rüyala­rı görmüş, bu rüyaları tâbire çalışmış ve nihayet yine bu rüyalar uğrunda şehit olmuştur" - İ. Hakkı Danişmend "Suavi'nin hayatına nöbetle iki şey hakimdir: Başı ve Sarığı. İhtilalci Suavi ıslahat isteyen söz­lerini başıyla söyled
Tükendi
Dört yıl süren bir savaş nasıl hatırlanır? Bunun tek bir yolu yordamı olmasa gerek. Ancak Türkiye'de özellikle Birinci Dünya Savaşı'nın hatırlanmasıyla ilgili çok çetrefil ve girift bir durum var. Türkiye halen bu savaşın Çanakkale gibi bazı bölümleriyle yatıp kalkarken, Falih Rıfkı Atay'ın önce Ateş ve Güneş, sonra Zeytindağı'nda anlattığı Suriye Cephesi, sondaki bozgunun etkisiyle olsa gerek adeta yok sayılır. Atay, bu iki kitapta, aynı malzemenin iki ayrı dönemde nasıl farklı hatırlanacağını bize gösteri
Tuna, Osmanlı Türklüğünün bağrından akar. Bu tarihi neresinden dinleseniz onun çağıltısını duyarsınız. Akınlar, zafer ve bozgunlar! Ve hepsinin peşinden, ileri veya geriye doğru, bitip tükenmeyen göçler! Falih Rıfkı Atay
Falih Rıfkı Atay, Antalya, Antep, İngiltere, Arnavutluk, Amerika ve Brezilya'ya yaptığı seyahatlerin notlarından oluşan bu kitabıyla okuyucuyu unutulmaz bir yolculuğa çıkarırken, gittiği coğrafyalar hakkında da o döneme ait bilgiler aktarıyor.
Mustafa Kemalin harp politikası hakkındaki tenkitlerini,gerek Türk,gerek Alman kumandanları ile münakaşalarını kendi anlatımından ve dönemin en yakın tanıklarından olan Falih Rıfkı Atayın kaleminden bir solukta okuyacak ve; -Atatürkün Vahdettin hakkındaki düşünceleri nelerdir? -Vahdettin Atatürkü Samsuna neden gönderdi? -İstiklal Savaşına gidilen yolda karşılaşılan güçlükler neydi? -Yakın tarihimizin en tartışılan ikilisi olan Atatürk ve Vahdettin,birlikte yaptıkları Almanya yolculuğunda neler konuştu ve y
"... Mustafa adını ilk defa işitiyordum. Onun da İttihat ve Terraki fırkasının ileri gelenlerinden olduğunu bu seyahatte öğrenmiştim." Fatih Rıfkı Atay Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri Hakkında en çok rivayet üretilen, en sık tartışılan simadır Mustafa Kemal. İçtiği içkiden yaptığı inkılaplara, sofralarından insan ilişkilerine söylenmedik laf bırakılmadı. Bunların ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış hala tartışılıyor. 1920'lerin başından ölümüne kadar Atatürk'ün en yakınında bulunan gazeteci-yazar Falih Rı
"Haber vereyim ki Atatürk ne yaptığını, nasıl yapacağını, kimlere ne yaptıracağını, kimleri nasıl ve nerede kullanacağını bilen pek hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukları üzerinde istediğiniz tenkitlerde bulunabilirsiniz. Fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, dostluklarının, yakınlıklarının, sözde sırdaşlıklarının üstünde bilhassa "kendi kendine vefalı" bir lider olduğu su götürmez bir gerçektir. Falih Rıfkı Atay Kurduğu Cumhuriyet´le adını tarihin şanlı sayfalarına yazdıran, Tür
"... Zeytindağı´nı seve seve okudum. Zaten başladıktan sonra bırakmak kabil değil. Bence bu yeni kitabında Falih Rıfkı´nın üslubu, öbür kitaplarından daha göz kamaştırıcıdır ve zannedersem en güzel haline vasıl olmuştur. Zeytindağı, bugünkü Türkçe ile ne kadar kuvvetli anlatım yapılabileceğine sağlam bir delildir." Nurullah ATAÇ "... Falih Rıfkı´nın son eseri Zeytindağı, Cumhuriyet devri edebiyatının en büyük hadiselerinden birini teşkil etti. Falih Rıfkı´nın bize hatırlattığı devir, Türk milletinin geçi
Haber vereyim ki Atatürk ne yaptığını, nasıl yapacağını, kimlere ne yaptıracağını, kimleri nerede nasıl kullanacağını bilen pek hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukları üzerinde istediğiniz tenkitlerde bulunabilirsiniz. Fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, dostluklarının, yakınlıklarının, sözde sırdaşlıklarının üstünde bilhassa 'kendi kendine vefalı'' bir lider olduğu su götürmez bir gerçektir.' Falih Rıfkı Atay Kurduğu Cumhuriyet'le adını tarihin şanlı sayfalarına yazdıran, Türk'
Tükendi
Falif Rıfkı Atayın 1941-1950 yılları arasında Ulus, Cumhuriyet, Yeni İstanbul ve Dünya gazetelerinde yazdığı makalelerinden kendi derlediği Pazar Konuşmaları, yine kendi tanımlaması ile demokrasiye hazırlanma, demokrasiyi kurma, demokrasiyi soysuzlaştırma ve ihtilale doğru sürükleme devirlerinin bütün havasını içeriyor. Makalelerde özellikle Falih Rıfkı Atayın İnönü sonrası İnkılapların durumuna dair eleştirileri, Demokrat Partinin kurucuları Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan ile a
Biz Osmanlı İmparatorluğunun son çocuklarıyız. Biraz büyüyüp kendimize geldiğimiz zaman memleket sınırlarının bir ucu Adriyatik, bir ucu Fars Körfezi kıyılarındaydı. Rüştiye Mektebinde okuduğumuz coğrafya kitabına göre ülkemiz daha da büyüktü. Mısır ve Sudan, Bulgaristan Prensliği, Bosna ve Hersek sınırlarımız içindeydi. Henüz Tunalar, Niller ve Fıratlar Türkiyesiydik. Şimdiki Doğu petrollerinin bütün kaynakları topraklarımızdaydı. Bu sayfalarda çocukluğumun ve ilk gençliğimin havasını teneffüs ettirmek ü
Cumhuriyet döneminin en önemli gazeteci yazarlarından Falih Rıfkı Atay, Birinci Dünya Savaşı´nda 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa´nın özel katibi olarak Suriye Filistin Cephesi´nde 4 yıl görev yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu için çok önemli olan bu cephede fiilen bulunan Falih Rıfkı Atay yaşadıklarını ve tanık olduğu olayları "Ateş ve Güneş" adlı eserinde toplamıştır. 1918 yılında Osmanlıca yayınlanan Atay´ın bu eseri doksan yıl sonra ilk kez yayınevimiz tarafından günümüz Türkçesi´ne kazandırılmıştır. Çöl yaşa
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1