Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 12 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Tol
Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim. Yirmi yaşında, kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yaşına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım. Ne bir rotam, ne kalıbım, ne de adım kalmıştı artık. Bildiğim, öğrendiğim hiçbir şeyden emin değildim. Musahhih Yusuf otuzlu yaşlarında işinden olmuş, yoksul bir hayat sürmektedir. Cebinde tabancası, yüreğinde isyan duygusuyla, artık tükettiği büyükşehri terk ederek kapağı Diyarbakır trenine, bir
Elde Şu Kişiler Var: Evren Tunga: Müstakbel mevta... Ölmeden önce sevdiklerini kurtarmaya çalışıyor... Hilmi Şerbet: Huysuz bir hafiye... Zengin olmak istiyor... Davut Vahdet: Hilmi Şerbet'in yakışıklı ortağı... Âşık oluyor... Alper Kenan Kaldıran: Evren Tunga'nın abisi veyahut babası... Suna'yı çok özlüyor... Suna Kaldıran: Alper Kenan'ın güzel karısı... Kayıp... Gülsüm Tunga: Evren Tunga'nın annesi... Bir vakitlerin namlı fahişesi... Şevket Kara: Şerbet ile Davut'un dilsiz badisi... Cinsiyet değiştirmek i
Bir sabah, uykunun en tatlı yerindeyken, kapı zili acı acı öttü. Bülbül zillerdendi, bana çocukluğumun geçtiği Aydın'daki aile evini, o evdeki mutsuzluğu ve yoksulluğu hatırlattığı için sevmezdim, ama değiştirmeye de cesaret edemiyordum, maziyle iyi kötü bir bağdı neticede. Kalktım. Dedim herhalde ev arkadaşlarımdan biridir. Anahtarını falan unutmuştur. Açtım kapıyı, hoca, babam ve amcam karşımda duruyordu. Sabahın daha o saatinde sallanıyorlardı içkiden. Babamın elinde büyükçe bir bavul vardı. H
Niye bu kadar istiyordu Delibo'yu bulmayı? Bağıran bir bitkiden hallice yaşayan bir adamla ne yapacaktı ki? Yusuf on sekiz yaşındayken hayatını mahvedip terk eylediği "baba ocağı" Bornova'ya seneler sonra geri dönmüştür. Tam da o günlerde aldığı bir haberle sarsılır: Çocukluk hatıralarının kahramanlarından, mahallenin sevgilisi ve bir nevi maskotu "deli İbrahim", namı diğer Delibo, ardında iz bırakmadan bir anda sırra kadem basmıştır. Çocukluk aşkının da onun peşinde olduğunu öğrenen Yusuf'un aklı iyice ka
"İnsan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. Sonra büyüyor, büyüdükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor. Çocuklukla yaşlılık arasındaki o dönem araf misali; kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezartaşının gölgesinde azap gibi boktan hayatlar. Yetişkinler zombilere benziyor..." 2002'de yayımladığımız ilk romanı Tol, Bir İntikam Romanı'nın ardından, 2006'da Har, Bir Kıyamet Romanı
Tükendi
Tol
"Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi." Devletin, şiddetin, darbelerin darmadağın ettiği hayatlar... İnatla baştan kurulan hikâyeler, boyun eğmeyi reddeden hayalciler... Deliliğin sınırlarında dolaşırken, iyiliğe, direnişe, aşka, devrime inanmaktan vazgeçmeyenler...
Tükendi
"İnsan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. Sonra büyüyor, büyü­dükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor. Çocuklukla yaşlılık arasındaki dönem araf misali kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezar taşının gölgesinde azap gibi boktan hayatlar. Yetişkinler zombilere benziyor..." Dükkânlar, kapalı kapılar ve örtük perdelerin ardındaki mezar evlerine varmadan önce alışveriş yapma
"Bir gün, öyle bir an geldi ki, kötü biri olmaya karar verdim. Taştan bir kalple kurtulurum sandım. Ama çok geçti artık, tüm vakitlerin sahibi silahına benden önce davranmıştı, şahane bir tebessümle bastı tetiğe, kurtulamadım, günaha girdiğimle kaldım. Şimdi önümarkamsağımsolumüstümbaşımyüzümgözüm tövbe..." Salya ve kan ve ter kuşatmasında hayatlar... Arka sokaklar, ışık girmez evler, batakhaneler... Hep kaybedenler, son gülenler, şahane gülenler... Murat Uyurkulak'tan bir cinayet romanı: Merhume.
Tükendi
Har
"Bu ülke, ki Netamiye derler adına, ulu bir ejderhanın mide fesadından doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçüğü bir alamet gündü." Yedi kat yerin üstünden, yedi kat yerin altına uzanan bir meydan okuma... Âlemin meleklerine, şeytanlarına, cinlerine ateşli bir selam, edebi bir salvo... Tutkunun, inancın, var olmanın kıyametine kelimelerden mürekkep bir yolculuk...
Tükendi
Bu ülke, ki Netamiye derler adına, ulu bir ejderhanın mide fesadından doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçüğü bir alamet gündü. Yalan elbet, ulu falan değildi ejderha. Kanatlarından irin saçan, pespaye bir yaratıktı aslında. Hastaydı, uçarken kusuyordu sürekli. Şöyle son bir kez titredi, süzülürken ağzını açtı ve macunumsu fokurdak bir sıvıyı, uzun ince kilimler misali, kadim suyun ortasına seriverdi. Ejderha olgun bir armut gibi yere düşerken, macunkilim de hızla katılaştı, kabarc
Tükendi
Epeydir yazmayan ayyaş bir şairle hayattan çoktan vazgeçtiği halde son noktayı koyamayan genç bir musahhihe, Diyarbakır´a yaptıkları tren yolculuğunda eşlik ediyoruz bu romanda. İstasyonları birbiri ardında geçerken Türkiye´nin yakın siyasi tarihi de yavaş yavaş seriliyor gözlerimizin önüne, hem de sesi bize genellikle ulaşmayan aktörlerin ağzından. Murat Uyurkulak bu ilk romanında çok güç bir işi başarıyor: acıklı olduğu kadar komik, eleştirel olduğu kadar yandaş, hüzünlü olduğu kadar ümitli olmayı.
Tükendi
Kokteyl kültürü tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de epey zamandır yaygın bir yer tutuyor. Birbirinden güzel mekânlarda, birbirinden değişik tatları, ülkemizin hemen her köşesindeki otel, tatil köyü, bar ve benzeri yerlerde gerek ülkemiz insanları, gerekse de dünyanın dört bir köşesinden gelen konuklarımız tatmaktalar. Bu kitapta, uluslararası düzeyde kabul görmüş olan belli başlı tüm kokteyl tarifleriyle birlikte birbirinden ilginç, farklı bir tadı ve ambiansı barındıran önemli yerel kokteyl tarifleri bir
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 12 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1