Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Fatma Aliye Hanım’ın yazmış olduğu ve kadının aile içindeki yerini anlatan Levayih-i Hayat adlı bu kitap, beş kadın anlatıcının birbirlerine yazmış olduğu on bir mektuptan oluşmaktadır. Evlilik hayatında mutluluk, mutsuzluk, eşler arasında uyum, aldatma, aşk ve kadınların eğitimi gibi konular, yazmış oldukları mektuplarla kendi aralarında tartışılmaktadır. Mektupla anlatım tekniği, kadınların kendilerini bir anlatıcıya ihtiyaç duymaksızın ifade etmelerine olanak tanımıştır. Bu yazışmalar Fatma Aliye’nin yaş
Tükendi
Muhadarat, ilk Türk kadın romancı ve yazar Fatma Aliye Hanım'ın en önemli romanlarından biridir ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen ?100 Temel Eser" arasındadır. Romanda evlilik konusunda gençlerin söz sahibi olması, üvey annenin çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi, çocuk terbiyesi, yakın akrabaların konak hayatında yol açtığı sıkıntılar, eğitimli bir kadının olaylar üzerindeki etkisi üzerinde durulmaktadır. Eserde özellikle cariyelerin hayatı ve emeklilikleri hakkında özgün bilgiler vardır. Ze
Refet, Türk edebiyatında yer alan ilk kadın öğretmen başkarakterdir. Türkçenin ilk kadın romancısı Fatma Aliye'nin kaleminden çocukluktan genç kadınlığa, elindeki tek sermayesi aklı olan yoksul bir kızın öğretmen okulundan mezun olarak tek başına ayakları üzerinde durma hikâyesini okuruz. Refet farklı kadınlıkları, sınıflar arası kadın dayanışması ve kadınların gündelik yaşamlarını oldukça yalın bir biçimde anlatır. Fatma Aliye (Topuz) (1862- 1936) 1889'da "Bir Kadın" imzasıyla çevirdiği, George Ohnet'den
Tarih yerinde ve güzel bir benzetmeyle toplumun hafızası diye tanımlanır. Bu hafızanın kayıt defterleri ise tarihsel belgelerdir. Fatma Âliye Hanım'ın Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı kitabı Osmanlının son dönemine tanıklık eden olayları bizatihi yaşayan biri tarafından kaleme alınmıştır. Fatma Âliye Hanım, Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı olması dolayısıyla, olayları babasının ve yakın arkadaşlarının bakış açısına göre anlatmaktadır. Zaten gerçeklik ressam için neyse tarihçi için de odur; nasıl ki tek bir manzara yok
19. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul´un varlıklı ve seçkin bir ortamında doğan Fatma Aliye, küçük yaştan itibaren babasının memuriyeti dolayısıyla doğudan batıya ülkenin en uzak yerle- rini de görme imkanı bulmuştu. Kendini çok iyi yetiştirmiş olan Fatma Aliye, gerek yetiştiği seçkin ortam nedeniyle sık sık karşılaştığı ve gerekse iyi derecede bildiği Fransızca´nın yardımıyla, okuduğu yabancı eserlerde anlatılanlardan Avrupalıların Türkler ve Türkiye hakkında ne kadar yalan yanlış bilgilerle doldu- ruldu
Tükendi
Üç sene sonra bir gece, Sai Efendi'nin hansinde icra olunan şaşaalı bir düğün gecesi, gelin ile güvey olan Şefik ile Rüveyde'nin odasında bütün aile bireyleri toplanmıştı.
Tükendi
Zenginliği Süha'ya tercih eden Calibe, Sai Efendi ile evlendikten sonra Süha'yı köşke çağırtır ve orada kalması için izin ister, tek amacı iki erkeği birden idare etmektir. Süha, Calibe'nin kardeşi Nabi ile birlikte köşke gelir, onların yanına taşınır. Artık köşkte Calibe, Sai Efendi, Fazıla, Şefik, Süha, Nabi birlikte yaşamaktadır. Bütün bunlar olduktan sonra olayların Fazıla'nın aleyhine geliştiği bir dönüm noktası başlar. Calibe, kadınlığını kullanarak; bütün ahlak kurallarım, iffetini hiçe sayarak, Süha
Tükendi
Fatma Aliye Hanım'ın Vefatının 80. Yılında İlk Kez Yayınlanan Yazma Eseri "Medeniyet bir sel gibidir. Ona karşı konulmak, ona engel olunmak, karşısına set çekmek istenilirse şiddetle hücum ederek oralarını berbat ve tahrip eyler. Ona karşı muntazam yollar hazırlanır, kanallar açılırsa orasını mamur ve ihya eyler. Medeniyet seli kilise akidelerinde tesadüf eylediği setleri yıkıp geçti. Gerçekten de geçişini tehir edebildiler. Lâkin engelleyemediler ve tehir ise onun birikmesine, kuvvetlenmesine sebep olduğu
Tükendi
Hayal ettiklerimizle gerçekliğin çatışması! Dönemine göre sıradışı bir genç kız olan Vedat ile "aşka düştüğü" Vefa'nın yaşadıklarını, kendi açılarından, kendi ağızlarından kaleme getiren bir roman. Gerçekleşen tek bir olayın her iki taraf açısından algılanışı, yaşanışı, gelişimi ve sonucu... Vedat hayallerini anlatıyor, Vefa ise hakikati! Kadın hislerini sayfalara döken Fatma Aliye; erkek hislerini yazan isim ise Ahmet Mithat. Türk edebiyatının ilk kadın romancısı Fatma Aliye'nin (1862-1936) edebiyatımızın
Bütün Tanzimat ve Servet-i Fünun devirlerini ve hatta Meşrutiyet devrinin de ilk yıllarını eserleriyle dolduran Ahmet Mithat Efendi'nin birden çok sıfatı vardır: Gazeteci, hikaye ve roman yazarı, tarihçi, ilahiyatçı, felsefeci..O, bütün bu alanlarda ciltler dolusu eseri bulunan, edebiyattan coğrafya, müzikten dinler tarihine hemen her konuda kalem oynatmış ve okuyucuların her alandan haberdar etmek isteyen bir gazeteci, bir ansiklopedisttir.
Tükendi
Hayal ve Hakikat, iki bölümlük bir romandır. Romanın birinci bölümü Vedat Fatma Aliye, Vefa başlıklı ikinci bölümü ise Mithat Efendi tarafından yazılmışlardır. Eser iki yazarlı bir roman deneyimi olması bakımından edebiyatımız için bir farklılıkdır. Fakat aynı zamanda evliliğin iki tarafını oluşturan kadın ve erkeğin bakış açısı ve yorumlarınınbizzat hemcinsi bir yazar tarafından aktarılması bakımındanda ayrıcalıklıdır. Romanda aşk ve evlilik karşısında erkeğinduygu ve düşünceleri Mithat Efendi t
Tükendi
Bu kitap, esas olarak iki savaşa odaklanmakla birlikte, savaşın öncesine ve sonrasına dair konular üzerinde de durulmaktadır. Bu şekilde Osman Bey döneminden Çelebi Mehmetin tahta geçişine kadarki döneme dair çeşitli siyasi olaylar ele alınarak incelenmiştir.
Tükendi
Fatma Aliye Hanım Levayih-i Hayatın kurgusunda mektupla anlatım tekniğinden yararlanır. Bu anlatım tekniğinin hem bir kadın yazar tarafından kullanılması hem de cinsiyete dair meselelerin ifade aracı olması ise manidardır. Mektuplar üzerinden anlattığı yaşamları bir yandan başkalarının hikâyeleri olarak sunmak suretiyle kendi serüveninden uzaklaştıran yazar, diğer yandan da kahramanlarına kendilerini tüm samimiyetleriyle anlatma imkânlarını sunar. Kahramanlar birbirlerine içlerini dökerken eserin kurgu
Fatma Aliye Hanımın kaleme aldığı İstila-yı İslam isimli 52 sayfalık bu küçük metin, kendi içerisinde numaralandırılmış üç kısa bölümden oluşmaktadır. Kitabın birinci bölümünde 19. Yüzyıl sonlarında Avrupada yayılan dinsizliğin Avrupa toplumu üzerindeki etkileri dile getirilerek, insanlarda bir dine inanmanın gerekliliği ve nedenleri izah edilmektedir. Kitabın ikinci bölümünde Avrupanın İslamiyet hakkındaki fikirlerinin yanlışlığı ve Haçlı Seferleri ile başlayan misyoner hareketlerle devam eden Hristiya
Tükendi
Nisvanı İslam risale, yani uzun bir makale niteliğindedir. Türk kültürü açısından içeriğinin taşıdığı önem dışında bir Osmanlı kadını tarafından yazılmış ve Batı dillerine çevrilmiş ilk metin olma değerini taşır. Nisvan-ı İslam farklı amaçlarla üretilen Oryantalizmin karşısına savunma amaçlı üretilmiş Oksidentalist bir anlam dünyasına sahiptir. Etkisi, Osmanlı- İslam dünyasında kadının hayatın içindeki konumunun, özel olarak da evlilik kurumundaki yerinin ilk kez ve bizzat bir kadın tarafından tartışıl
Tükendi
Kadının toplum içindeki konumu, daima medeniyet göstergesi olarak kabul edilmiştir. Bunun için Osmanlı ülkesinde 19. Asır başlarından itibaren belirginlik kazanan modernleşme çabalarının yansımalarını kadınlar üzerinden değerlendirmek mümkündür. Kadına hiç de hazır olmayan bir dünyanın içinde başta eğitim olmak üzere önemli kazanımların yaşandığı bu yılarda kadınlar, kendilerini ve meselelerini edebi eserin imkânlarından yararlanarak dile getirirler. Ahmet Cevdet Paşanın kızı Fatma Aliye Hanım bu anlamda ön
Tükendi
Udi
Fatma Aliyenin dördüncü romanı Udi, İkdam gazetesinde tefrika edildikten sonra 1899da kitaplaştırılarak İkdam Matbaası tarafından da yayımlanmıştır. Fatma Aliye Udide sanatıyla hayata karşı direnen udi Bedianın hayatını anlatır.
Tükendi
Yazar bu romanında küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesiyle hayatta bir başına kalmış, sürekli aşağılanarak itilip kakılmış, fakirlik, hastalık gibi dertlerle uğraşmış ama bütün bunlara rağmen okuyup öğretmen olmanın mücadelesini vermiş Refetin hikâyesini anlatmıştır. Fatma Aliye Refette toplumun fakir kesiminin hayat hikâyesini gerçekçi bir anlatımla okuyucularına sunar.
Tükendi
Türk romanının ilk kadın yazarı Fatma Aliye Hanım, Ahmet Mithat Efendinin öğrencisidir; onun romanlarını okuyarak edebiyat dünyasında ilk adımlarını atmış, onun yönlendirmesi ve yüreklendirmesiyle Muhadaratı ve diğer romanlarını yazmıştır. Ahmet Mithatla birlikte yazdıkları Hayal ve Hakikatten sonra Muhadarat, Fatma Aliyenin ilk romanı. Aynı zamanda Türk romanının da bir kadın tarafından kaleme alınan ilk örneği.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1