Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 17 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Çoğumuz çocukluğa dair tek bir anıya sarılırız bazen. Bir gün, bir kişi, bir olay… Bütün çocukluğumuzu onun çevresinde öreriz. Hani çocukken bir yerimiz yara olduğunda tentürdiyot sürerlerdi üstüne, sonra da yanmasın diye üflerlerdi. Hayatımız boyunca birileri yaralarımıza iyi gelecek bir şeyler sürsün, sonra da acımızı almak için üflesin diye bekliyoruz. Yekta Kopan’ın yeni öykü kitabında çocuklar var. Gerçekle gerçek ötesinin sınır çizgisinde yürürken dengesini bulmaya çalışan çocuklar. Yetişkinlerin
Kaybolan bir kedi. Onun peşinden giden bir yazar. Esrarengiz Yeşil Ev'in bahçesinde beklenmedik bir karşılaşma. Düş ile gerçeğin, geçmiş ile şimdinin kesiştiği yerde yaşanan, esaslı bir hesaplaşma. "Dur," dedim, "nereye gidiyorsun?" Gitmesini istemiyordum. Arka bahçede zaman dursun istiyordum. Bir daha gitmesine, birinin daha gitmesine dayanamazdım ki? Güçlü değildim ben, hiç olmamıştım. "Gitme baba!" SARMAŞIK Bir baba oğul hikâyesi. Yekta Kopan yazdı, Levent Gönenç çizdi.
“Binmeyeceğim o otobüse. Burada, bu masada oturacağım ve bir çay daha söyleyeceğim kendime. Koyu bir çay, uyanık kalmak istiyorum. Bana şüpheyle bakan garsona ‘Otur da iki çift laf edelim yahu,’ diyeceğim. Dolu dolu ‘Yahu!’ diyeceğim. Sabah olduğunda, canım nereye gitmek isterse o yöne giden bir otobüse bineceğim. Ben geldim sahil kasabası, ben geldim ormanlar, ben geldim hiç tanımadığım şehir, ben geldim Candan, ben geldim baba...” Yekta Kopan, kısacık bir zaman dilimi içinde bilinçaltımızdan akıp geçe
"Buzdan bir kütle, mumyadan bir heykel gibi izledim kaderimi. Babam yanımda olsa bir tokat atar kendime getirirdi beni." Çocukluk düşlerinden yapılmış bir evin gölgeleri içinde babanın hayaletiyle karşılaşmak... Portobelloda, George Orwellın evinin önündeki kaldırımda oturup Tanpınar okurken zamansız sevgiliyle karşılaşmak... Kuledibinde, her şeyini bir Hopper çizimini elde edebilmek için harcamış bir adamla karşılaşmak... Ölüme çeyrek kala, bir balık lokantasında küçük kızının genç kadın haliyle karşılaşm
Sıradan bir günde başınıza neler gelebilir? Sıradan bir günde kahvaltı yapıp gazetenizi okuyabilir ve işinize gidebilirsiniz. Çalışırken biraz içiniz geçebilir mesela. Bir kahve içip toparlanabilirsiniz. Sıradan bir günde sevdiklerinizle görüşür, evinize market alışverişi yapabilirsiniz. Sıradan bir günde bir cinayete tanıklık edebilir ve hayatınızın sonsuz yolculuğuna çıkabilirsiniz. Sıradan bir gün size bazen kişisel gelişim kitaplarında yazanlardan fazlasını öğretir. Takma isimle kişisel gelişim kitapla
Beklenmedik bir anda, bir kitapla yaşadığın şaşırtıcı buluşma. Kütüphanede, rafta, çalışma masasında öylece durmakta, seni beklediğini bilmeden; zaten sen de farkında değilsin yaşanacakların. Karşılaşıyorsunuz. O senden daha cesur, sınırları yok. Sonrası kendiliğinden geliyor. Mutlusunuz. Hepsi bu. Öyküler. Kısa öyküler. Çok kısa öyküler. Yekta Kopan, edebiyatın en değerli parçası kısa öyküyü titizlikle işliyor. İnsanı derinden kavrayan yalın anlatımıyla hayatın tüm karmaşasını içinde taşıyan çekirdek zama
Yekta Kopan, Sait Faik Hikâye Armağanı, Haldun Taner Öykü Ödülü, Yunus Nadi Öykü Ödülü, Dünya Kitap Yılın Telif Kitabı Ödülü gibi edebiyatımızın saygın ödüllerine değer görülen kitaplarıyla son yıllarda adından en çok söz ettiren yazarlardan biri. Otuz ikilik mum boya takımım yanımda olsa, her şeyin resmini baştan yapabilirim belki. Bu hayata nasıl yazılmak istiyorsam, öyle çizerim kendimi. Yekta Kopan, duru, abartısız, akıcı dili, yaşamın içinden seçilmiş, şaşırtıcı ayrıntılarla zenginleştirilmiş konularıy
Tükendi
Ali ve burnunun maceraları devam ediyor. Daha önce temizlenmek istediği için, evin içinde saklanan Ali'nin burnunu okumuş ve çok beğenmiştik. Bakalım bu kez bizi nasıl bir macera bekliyor? Ali ve tüm ailesi yaz tatilini geçirmek için dayısının yazlık evine giderler. Ali, dayısıyla kumsalda oynayacağı için çok heyecanlıdır. Kitabın resimleri Şili'li çizer Alex Pelayo'ya ait. Alex, bu kez de bizi deniz kenarına tatile götürüyor. Resimlerin içine sakladığı öğeler, çocukların başka öyküler kurmasına yardım ed
Müzeyyen. Annesinin kuzusu. Babaannesinin biriciği. Babasının... Sa­hi ben babamın neyiydim? Bütün bu hikâyenin içinde benim rolüm neydi, diye düşündüm hep. Benim repliklerimi kim yazmıştı, mizansenlerimi kim belirlemişti? Sahneye hangi taraftan gireceğime, uslu kızı oynarken neler giyeceğime, içimdeki kötülüğü kusmaya başladığımda nelerden soyunacağıma kim karar vermişti? Okuduğum bütün kitaplarda beni bana anlatacak bir karakter arardım. Dinlediğim radyo oyunlarından, izlediğim filmlerden bir cümlecik çal
Fildişi Karası, genç yazar Yekta Kopan`ın ilk öykü kitabı. Yekta Kopan, `Hayalet Gemi` dergisi okurlarının yakından tanıdığı bir öykücü. Olaysız öyküye yönelen pek çok genç yazarın aksine, Yekta Kopan, çağdaş bir anlatım içinde, olayı dışlamadan, hatta iyice vurgulayarak, klasik öykünün izini sürüyor. İlginç konularla işlediği öyküleri, yalın, dingin ve dengeli anlatımlarıyla, ustalıkla kullanılan, duru, pırıl pırıl Türkçe`siyle, daha bu ilk kitapta, donanımlı bir yazarla, nitelikli bir öykücüyle karşı karş
Sanatın sesi hafızamızdan silinmesin Kadın sinemacılar, Artık yeter,dedi. Attila Özdemiroğlu: Hiç büyümeyen bir çocuk. Madonna mı, Kürk Mantolu Madonna mı? Selda Bağcan Primavera Sound Festivali'ndeydi. Deniz Türkali: Edebiyat, babam ve ben. Bob Dylan'a Nobel: Kıskananlar çatlasın! Tarık Akan: Onurlu bir mücadele tarihi bıraktı. Narmanlı Han: Kentle birlikte hatıralar da dönüs¸ür mu¨? Ferhangi Şeyler rekor kırdı: 2000. oyun. Abdülhamid'in kütüphanesi 28 Şubat'ta çöpe mi atıldı? Sezen Aksu paşa gönlü ne zama
Herkes birbirine aynı şeyi söylüyor: Sakın oraya gitme! Orada tedirgin ruhlar var. Orada tekinsiz anılar var. Orada korku, yılgınlık, ölüm var. Özgürlüğüne kastedenler, vicdanına zulmedenler var. Perdenin ardındakilerle yüzleşmeye cesareti olmayanlar haykırmaya devam edecekler: Sakın oraya gitme! Yekta Kopan, Sakın! diyenlere inat, belleğimizin en karanlık ormanlarına dalıyor. Böylesi bir macerada öykülerden daha iyi ne aydınlatabilir ki yolumuzu... İçimde bir şey koptu, koptuğunu hissedebiliyordum,
"Bir oyun oynayacağız, bu da sana bir davetiye..." Edebiyat kimileri için tehlikeli bir oyundur, kimileri içinse yolları çatallanan bir bahçe. Yazarın hayalinde kurduğu dünyalar yavaş yavaş okurun zihnine sızar ve onu değiştirir. Oyuna katılan okur için mucizelerle dolu o bahçede gezinmek eşsiz bir deneyimdir. Borges´in ayak izlerinde yürüyen, Kafka´nın atmosferini soluyan, Atay´ın ironisiyle acı acı gülümseten ama aslında sadece kendisi olan öykülerinde okuru oyuna davet ediyor yazar. Kurmaca yazarl
Yaşamın uzamış anlarından kurduğu öykülerini okura emanet eden bir yazar Yekta Kopan. Ruhumuza nereden sızdığını bilmediğimiz yüzleşmelerin izdüşümleri onun kaleminden bize ulaştığında kendi hesaplaşmalarımıza dönüşür. Farkına bile varmadığımız küçük anlarımız, yaşamımıza dağılır, genişler, sonra da hep sürer. Ya bir Yekta Kopan öyküsüdür onlar artık ya da unutulmuş bir yerde yazarlarını beklemişlerdir. Zam çok fena bir şey. Babam her sabah, "Allah belalarını versin, yine zam yapmışlar şerefsizler!" diyor
Tükendi
Babasını hiç tanımayan, baba ve koruyucu özlemini, usta-çırak, baba-kız, öğretmen-öğrenci ilişkisi kurduğu bir yabancıda gideren Suna; babasının yerine bir yabancıya hayranlık duyan otelci genç Çiko; oğlunu hiç görmemiş, kendi dünyasında boğulmuş bir kayıp baba, Orson Cezmi; babasını eski bir filmde, İstanbul´un saklı köşelerinde kendi içsel yöntemleriyle arayan Metin; oğlunu yalanla büyüten, bütün hayatını bir yalan üzerine kuran Behice; Orson´un garip dünyasını paylaşan set işçisi Rıza; asla kesişmeyen pa
"Ali bir sabah uyandığında burnunun yerinde olmadığını fark etti. Yani yüzünün tam ortasında." Bu sevimli, eğlenceli kitabın sayfalarını çevirirken siz de Ali'nin bir sabah aniden ortadan kaybolanburnunu arayacaksınız. Peki sonunda BURUN nerede bulunacak dersiniz?YEKTA KOPAN'ın özenli Türkçesiyle kaleme aldığı ve son yılların en dikkat çekiç çocuk kitabı ressamlarından Şilili usta ALEX PELAYO'nun resimlediği BURUN, Marsık Yayınları etiketiyle raf lardaki yerini bu hafta alıyor.
Tükendi
Sokakta, vapurda, her yerde sanata özgürlük. ?Siz Newroz diyorsunuz, biz Nevruz diyoruz, sıkıntı o mu?" Savaşın yıkıcılığında sanat. Mimar Sinan'ın dehası daha fazlasını hak ediyordu. Mandaladan mandalina kokuluya Küçük Prens. Saray mimarının mezar taşı şantiyeden çıktı. Müzeyyen Senar: Şimdi kim meydan okuyacak günahlara? Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın sinema desteklerinde rekor. İstanbul'da ?Tuzlu Su" üstüne düşünceler. Ömrüne sığmayan, hikâyesi bitmeyen adam Aziz Nesin. ?Hep birlikte kırılan ne varsa tam
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 17 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1