Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
- Yelda Karataş'ın bütün şiirleri Kalbim Ege'de Kaldı, Dert Faslı, Hoş Geldin Hüzün, Rakkas, Davet, Son Sardunyalar, Yarası Saklım, Aşkları da Vururlar, Avare... Sezen Aksu'yla birlikte imza attığı şarkı sözleriyle hafızamızda ve kalbimizde derin bir izi var Yelda Karataş'ın. "Yelda Karataş, yıllardır ince bir sızının şiirini yazıyor. Keder, isyan, kırgınlık, öfke... Bu şiir hayattan kopamamanın şiiri. Tüm ölümlere rağmen. Duygularıyla yaşayanlar bu sözleri mutlaka bilmeli. Ağır bedeller ödemeden sahici
Ölüme ne kadar yakin Unutulmaz çocuklugumun agir çiçekli ihlamur agaci Closer not to death The Blossom heavy lime tree My childroom lingers
Yelda Karataş' ın hikayeleri bize tarihten süzülmüş bir şiir gibi geliyor. Yılların akışıyla bilgeleşmiş bir kadının sesi bu sanki. Ama sadece huzur dolu değil. Bu hikayeler aynı zamanda derinlerden gelen bir çığlık. Belki ardındanda bir şairin dokunuşu ve duyarlılığı saklandığı içindir. - Mario Levi
Tükendi
İsimsiz ölüyor her iki ya da üç tarafta insanlar umut tarafında yaşayan yok yaşayanların da yaşamaktan bir şey anladıkları yok biliyorum resimdeki gibi durmuyor hiç bir annenin kalbinde evladının katli bundan eminim saymadım Dünyayı değiştirmek zor ama bu kayıp çağın kalbinden çıkarıp almalıyız umutsuzluk hançerini
Tükendi
Yelda Karataş, şiir yazan bir nicel kalabalıktan sıyrılarak öne çıkan yapıtlarıyla şiirinin imgesel örgüsü güçlü kadın şairlerin başında yer alıyor. Şiirimizin öykünmelerle giderek bir homojenleşmeye teslim edildiği 90'lı yıllardan itibaren kendi şiirini başarıyla inşa eden Yelda Karataş'ı okumak, hüznün buğusunun kalbimizin camlarına vurması gibi... "Masallara inandığımız kadar aşka inanan ve aşkın yurdunu kalbine ve dizelere çizen" Yelda Karataş'ın "Ten Divan'e"sini okurken de kullandığı imge yoğunlukl
Tükendi
Kadınların dünyasını bir kadın anlatıyor. Bir şairin kaleminden yazılan yedi öykü. Her satırda şiirsel bir dize, korku, gerilim ve sürpriz dolu kurgu. Türk Edebiyatı yeni bir öykü klasiğine kavuşmuştur. Okuyucuya şiddet içermeyen bir şiddetle tavsiye olunur. -Benjamin AE- Çok yönlü bir şair, şarkı söz yazarı, çevirmen, tiyatro yazarı olan Yelda Karataş kadının dünyasına ait yedi öyküden oluşan yeni bir öykü kitabı ile bizi selamlıyor. Kitaptaki öykülerde bir çok kadının kelimelere dökemeyeceği ruh halleri
Tükendi
Öykülerin birbiri ile ilgisi yok sanılır. Her bir öykü bir diğerini tamamlar bana kalırsa. Öyküler iç içedir, aynı otobüse tıkılmış şehir insanları gibi. Yabancı dururlar ilk bakışta. Şimdi bir otobüste birbirlerine sırtları dokunuyor yalnızca. O sırtların aynı çimenlerde ıslanmış geceleri var belki. Bu dünyada hiç kimse bir diğerine yabancı değil. Öykülerimiz birbirinin devamıdır, hatta bütünler. Ama mesafe koymuş insanlar hayatları ve öyküleri arasına. Diyerek tanımlıyor öyküyle kurduğu ilişkiyi Yelda K
Tükendi
Yaradır Aşk. Derin bir yara. Ve bu ülkede sürekli kanar Bir şiire kahpece sıkıştırılmak yerine şiirin kendisi olmak ister Yalın gerçek: Birini sadece O olduğu için sevmek Sevmek andır. Sonsuzluk kadar uzun ve kısa bir an. Bir başka anınız daha olabilirse ne mutlu size. Anlar yükselip bir ömrü kucaklıyorsa daha mutlu size Ya da; Aşkı, iki kişinin birbirine aidiyetinden çıkarıp, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ olarak görmedikçe, ihanetler sürecektir.
Tükendi
espih Ya da Kum Taneleri Biliyoruz ki Mevlâna belki de İslam dininde dans eden ilk erkek. Mevlevînin dönüşü, Boleronun ezgisi gibi; tekrarı olmayan tekrar. Birbirine benzer görünen her, her tekrar, şükür etmenin ve buluşmanın yumuşak adımını, kendi yerini bu dünyada arayan insanın halini anlatır. Ancak duyarlılığın dili, benzer ve tekrar görüneni biricikten ayırır. Kum taneleri, tespih taneleri gibi. Her biri eşsiz ve tektir. Denize şükreden kıyıda, her bir kum tanesi kendi sesiyle konuşur. Denize ses v
Tükendi
Yelda Karataş şiiri, hem derin bir tarihsel bilinçten, hem de güncel yaşamdan beslenen bir şiirdir; karşımıza ayrıkotu gibi çıkar. Sevecen bir sivri dillilik görürüz onun şiirlerinde. Bu yüzdendir ki, yaşamda mutlaka karşılığını bulur söyledikleri. Bir büyücü anlatıcı gibidir o. Zaman, onun şiirinde izafi bir hal alır; Enel Aşk, Alacaydınlık ve Ürperme'nin Kitabesi'ne dönüşür. Yelda Karataş şiirinde Enheduanna'nın, Sapho'nun sesini buluruz, ama aynı zamanda çağdaşımız Frida Kahlo'nun tablolarındaki hüznü de
Tükendi
Acının ve ölümün kucağındaki İstanbul oma sığınmış aşk çocuklarıyla beraber yitirdiği erdemini geri ister. Bu aşk çocukları sürekli ezber bozarlar: Sevdikleri için o kim? Demezler de, o ben, derler, üstüne basa basa. Yelda Karataş bu kitabında İstanbul artık yazılmaz, demişse de tükenişini iliklerinde hissettiği bu şehirden bir sevda masalı yaratmış.Kirlenen bütün insan ilişkilerine inat... Evet, İstanbul ve onun altın dişi Beyoğlu çamura batmıştır. Ama çamurun dibinde ışık vardır.O ışıkta kimsesiz aşklar
Tükendi
Duyarlılık kendilerine bile ikiyüzlü olan insanlarla gelişebilir mi?.. aşkı tanıyabilmek, göze alabilmek, anlamını kavrayabilmek duyarlılık olmadan mümkün müdür? Mümkün değil diyorsanız bu kitabı başucunuzdan ayırmayın!.. Mevlana ve Şems bir kadının duyarlılığında dile geliyor ve sizi alıp götürüyor. Nereye diye sormayın. Kendinizi mısraların ritmine bırakın Şemsin Mevlanaya gösterdiği: Vecd Semazen Korobaşı Neyzen Tanburi Kudümzen Enel Aşk
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1