Dünya edebiyatının en çok bilinen öykü koleksiyonlarından biri olan Değirmenimden Mektuplar’ın içinden derlenen Portakallar, Paris’in kalabalığından ve curcunasından bıkıp güneye, bir yel değirmenine yerleşen Daudet’nin altı öyküsünden oluşur. Taşra yaşamından, yöre insanlarından, onların anlattıklarından beslenen metinler okuru Paris’in kasvetli atmosferinden güneşli, sıcak günlere uyandığı güneye, oradan Cezayir’in portakal bahçelerine götürür.
Kimi zaman hüzünlü kimi zaman nüktedan bu öyküler, aradan
1884’te yayımlanan Alphonse Daudet’in Sapho eseri, yazarın Marie Rieu ile yaşadığı fırtınalı ilişkinin izlerini taşır. Kahramanımız Jean Gaussin, bir baloda tanıştığı Fanny Legrand’la uzun ve çetrefilli bir aşk yaşar. Zamanla sevgisinin bittiği, kendinden yaşça büyük olan bu kadından ayrılmak isteyen Jean, ne yaparsa yapsın ondan kopamadığını anlar. Jean, Fanny’nin eski sevgililerinin, hayranı olduğu sanatçılar olduğunu öğrenir. Bu sanatçılar Fanny’i Sapho olarak nitelendirirler. Eserlerine ilham veren, tut
Natüralizm akımının önemli temsilcilerinden biri olan Alphonse Daudet’in olayları alaycı bir dille anlatması ve başarılı bir gözlemci olması eserlerinde fark yaratan bir unsurdur. Pazartesi Hikâyeleri, okurken insanı gülümseten bazen de hüzünlendiren, hem mizahın hem de ciddiliğin uyumlu bir şekilde yer aldığı hikâyelerle dolu bir eser. Fransa ile Almanya arasındaki savaşın gerçekliğini kaygı içeren bir anlayışla metne aktarmıştır.
Hayatının bir döneminde kendisi de etüt denetleyiciliği yapmış olan Alphonse Daudet hayalperest bir etüt denetleyicisi ve şairin gözünden dönemin dünyasıyla tanışmamıza imkân sağlıyor. Okurumuz, Daniel Eyssette’nin hayallerle ve çatışmalarla dolu iç dünyasına iki farklı anlatım türüyle şahitlik etme imkânına sahip olacaktır.
Alphonse Daudet, Natüralizm Akımı’nın temsilcilerindendir. Fransa’nın güneyindeki insanları ve yaşanan olayları duygusal bir kara mizahla kaleme almıştır. Bu kitap yirmi dört kısa öyküden oluşur. Her birinde ayrı bir hüzün bulacağınız savaşı, yoksulluğu, açlığı, sevgiyi, bencilliği, mutluluğu ve birçok şeyi dokunaklı bir dille anlatır.
İda Braney aslında yalancı bir kontesti ve oğlu Jack’ı, nerede olursa olsun bir okula yazdırmak istiyordu. Jack’ı yazdırdığı okulun edebiyat öğretmeni ve şair olduğunu söyleyen Mösyö Amaruj d’Argenton ile evlenir. Bundan sonrası Jack için tam bir kâbus olur. Demirci çıraklığı, gemilerde ateşçilik derken birçok işte çalışan Jack’ın hayatı sıkıntılar içinde geçer. Zayıf bir yapısı olan Jack yaşlılığını değil, delikanlılığı görüp görmeyeceği belli değildir.
Alphonse Daudet (1840-1897): Tüccar bir ailenin çocuğu olan Daudet, ailesinin iflas etmesi üzerine eğitimini yarıda bırakıp Paris’te edebiyat çevrelerine katıldı. Şiir, roman, hikâye, mektup, anı-mektup türlerinde eserler verdi. Daudet’nin Değirmenimden Mektuplar’dan sonra, 1872’de yazdığı Tarasconlu Tartarin, Güney Fransalı bir av tutkununun Fransız Cezayiri’ndeki maceralarını anlatır. Yayımlandığı dönemde pek ilgi görmediyse de Don Kişot ve Sanço Panza’yı tek vücutta bir araya getiren naif palavracı Tarta
Alphonse Daudet (1840-1897): Tüccar bir ailenin çocuğu olan Daudet, ailesinin iflas etmesi üzerine eğitimini yarıda bırakıp Paris’te edebiyat çevrelerine katıldı. Şiir, roman, hikâye, mektup, anı-mektup türlerinde eserler verdi. Daudet’nin Değirmenimden Mektuplar’dan sonra, 1872’de yazdığı Tarasconlu Tartarin, Güney Fransalı bir av tutkununun Fransız Cezayiri’ndeki maceralarını anlatır. Yayımlandığı dönemde pek ilgi görmediyse de Don Kişot ve Sanço Panza’yı tek vücutta bir araya getiren naif palavracı Tarta
"Evvel zaman içinde kalbur saman içinde beyni altından bir adam varmış. Evet, evet! Yanlış duymadınız, hem de saf altından... Bu adam doğduğunda kafası o kadar ağır, kafatası o kadar büyükmüş ki doktorlar bu çocuğun çok yaşayamayacağını söylemişler..."
Alphonse Daudet,
Tolstoy, Çehov,
Cervantes, Schiller,
Mark Twain ve
Maupassant'dan
En güzel hikayeler...
Okuduğumuz her kitap aslında hiç bilmediğimiz bir dünyaya açılan bir kapıdır. Bize bizim şehrimizi
anlatsa da yazar, anlatılan bambaşka bir dünyadır her zaman. Dolayısıyla okuduğumuz her kitap
kendimize yaratmakta olduğumuz dünya için örnek alacağımız bir katalogdur aslında.
Daudet'nin Değirmenimden Mektuplar'ı çok sayıda farklı dünya arasında bize belki de artık
unutmaya başladığımız bir dünyanın kapılarını açması sebebiyle öne çıkmaktadır: Teknolojinin,
trafiğin, kirli havanın, telaşın ve aynı zamanda bir
Bu satırları size, kapısı sonuna kadar parlak güneş ışığına açık olan değirmenimden yazıyorum.
Önümde ışıl ışıl bir çam korusu tepenin eteklerine kadar uzanıyor. En yakındaki dağlar olan Alpler çok uzakta, gri siluetleri gökyüzüne yaslanıyor. Etrafta neredeyse hiç ses yoktu; uzaklardan belli belirsiz duyulan bir kaval sesi, lavantaların arasından seslenen bir çulluk ve bir yerlerden duyulan bir katırın boynundaki çan sesleri. Provence’nin ışığı bu muhteşem manzaraya can veriyor.
"Ne tuhaf! Değirmen taşının bulunduğu yer bomboşmuş.
Ne bir çuval ne bir buğday tanesi...
Duvarlarındaki örümcek ağlarının üstünde undan eser yokmuş.
Değirmende olan o sıcak
öğütülmüş buğday kokusu bile yokmuş...
Değirmenin yük direği toz içindeymiş ve sıska kedi,
üstünde uyuyormuş.
Aşağı odada da aynı sefalet, aynı terk edilmişlik...
Pis bir yatak, üstünde birkaç paçavra, merdiven
basamağında bir parça kurumuş ekmek, sonra bir köşede,
patlamış yerlerinden moloz ve kireç alçı
parçaları dökülmüş üç dör
Karanlık ve gürültülü Paris'ten kaçan Alphonse Daudet, yaz aylarını
geçirmek üzere Provence bölgesinde bir değirmen satın alır.
Tavşanların yuva olarak bellediği, üst katında bir baykuşun ikamet
ettiği bu değirmen bir zamanlar kırsal yaşamın kalbinin attığı bir
yerdir. Daudet'nin bu huzur dolu doğada yazdığı ve dünya klasikleri
arasında yer alan, kimi zaman eğlenceli kimi zaman öğretici yirmi
dört öyküyü okurken adeta ciğerlerinize temiz Provence havası
dolacak.
Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim seviyesinde okutulmak üzere seçtiği 100 Temel Eser'den biri olan
Değirmenimden Mektuplar, Alphonse Daudet'in Paris'in sıkıcı ve bunaltıcı şehir hayatından kaçıp Provence'de
huzur arayışını yansıtmaktadır. Burada yaşadığı maceraları, edindiği deneyimleri ve gözlemlerini ebedi bir dille
okuyucuya aktaran yazar, "Bu kitap, yazdıklarım arasında benim en çok sevdiğimdir" demiştir. Yel değirmeninde
yazdığı mektuplardan oluşan eserde Daudet duygularını şu şekilde kelimelere dök
Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilköğretim okullarında okutulmak üzere seçtiği 100 Temel Eser'den biri olan Değirmenimden Mektuplar, dünya klasikleri arasında önemli bir yere sahiptir. Kitap, ünlü Fransız yazar Alphonse Daudet'nin Provence'taki eski bir değirmende yazdığı ve her birinde bir öykünün anlatıldığı mektuplardan oluşur. Değirmenimden Mektuplar'da yer alan bazı bölümler, hâlâ dünya edebiyatının en çok bilinen öyküleri arasında yer alır. Şehrin kalabalığından ve insanlardan kaçan, huzuru sığındığı doğad
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser 'in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, 'okuyan toplum' olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.
İlköğretimde 100 Temel Eser 'in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil var
Bu satırları size, kapısı sonuna kadar parlak güneş ışığına açık olan değirmenimden yazıyorum.
Önümde ışıl ışıl bir çam korusu tepenin eteklerine kadar uzanıyor. En yakındaki dağlar olan Alpler çok uzakta, gri siluetleri gökyüzüne yaslanıyor. Etrafta neredeyse hiç ses yoktu; uzaklardan belli belirsiz duyulan bir kaval sesi, lavantaların arasından seslenen bir çulluk ve bir yerlerden duyulan bir katırın boynundaki çan sesleri. Provence'nin ışığı bu muhteşem manzaraya can veriyor.
"Bu kitap yazdıklarımın arasında benim en çok sevdiğimdir. Şüphesiz ki, edebi açıdan bir şaheser olduğundan değildir bu yorumum; gençliğimin en güzel günlerini, katıla katıla güldüğüm sorumsuz dakikalarımı, pişman olmaksızın geçirdiğim sefahat saatlerimi, bir daha asla yeniden karşılaşma fırsatını yakalayamayacağım yüzleri, dostlukları bana yeniden ve yeniden hatırlattığı içindir."
Alphonse Daudet İlk baskısı 1869 yılında yapılan Değirmenimden Mektuplar, Fransız yazar Alphonse Daudet'nin en çok bilinen ve
Sâmih Tiryakioğlu çevirisi,
Olin H. Moore'un önsözü,
Michael Worton'ın sonsözü,
Yazar ve dönem kronolojisi,
Kitaba dair görsellerle.
Alphonse Daudet'nin, 1884'te yayımlanan ve gençliğinde Marie
Rieu'yle yaşadığı ilişkiden izler taşıyan romanı Sapho, çarpıcı bir aşk
hikâyesi anlatıyor.
Konsolosluk sınavlarına hazırlanmak üzere taşradan Paris'e gelen
Jean Gaussin, ilgi duyduğu bohem hayata girebilmek için bir baloya
gider. Baloda kendisinden hayli büyük olan Fanny Legrand'la tanışır
ve aslında çok da beğenmed
Toplam 51 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.