Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sibirya'dan çöllere, Hindistan'dan Birmanya'ya, Burma'dan Guyan'a kadar uzanan tarifi imkansız bir hayat... Çoğu, bedenlerine büyük gelen yamalı kaputları giyip, silah kuşandıklarında henüz hayatlarının baharını yaşamaktaydılar. Bazıları için ne savaş, ne de esaret bitiyordu. Balkan Savaşı'nda esir olanların bu defa Birinci Dünya Savaşı'nda tekrar esareti yaşadığı görülmüştü. Milli Mücadele'de esir düşenlerin içinde Harb- i Umumi'de yani Birinci Dünya Savaşı'nda da esaresi görenler vardı. Kaputsuz ve çıplak
Tükendi
Çakırcalı Efe, Yörük Ali, İpsiz Recep, Demirci Memed... Milli mücadelenin gerillaları, eşkıyaları, efeleri... İstanbul Hükümeti'nin işaret parmağının ucunda onlar "dağların yol kesen, kanun koyan, çakmak çakan çapulcu eşkıyaları" bilinirlerdi. Köylerin yağma, talan ve katliamla boşaldıkça boşaldığı zamanlarda, ordunun nişansız rütbelileri oluverdiler. Ergun Hiçyılmaz, güçlerini Kuvâ-yi Seyyâre için birleştiren eşkıyaları araştırdı. Hikâyeleri hâlâ anlatılan milliyetçi cephe gerillalarının hem kişisel hem d
Tükendi
Temizlik, kişisel ve sıradan bir fiil banyolarımızda. Bir zamanlar bu arınmayı toplu ve neşeli bir ayine dönüştürerek kutladığımız hamamlarımız vardı. Kadınlar için özgürlüğü ve pür neşeyi saklayan kurnaları, erkekler için cemiyeti koruyan külhanları vardı. Bayrama gider gibi gidilen bu hamamlardan gelinler de çıktı, paşalar da; düğünler de çıktı isyanlar da. Gülabdanlar, rastıklar, peştamallar, nalınlar en incesinden; fıskiyeler, çeşmeler, soğukluklar, çubuklar en dokunaklısından bir mazide süslü, zarif, n
Tükendi
Zeki Müren'siz geçen 21 geçti. Bu, onla geçen yılların hikayesi Gazeteci-yazar Ergun Hiçyılmaz, Zeki Müren'in hikayesini anlatırken dönemin atmosferini ve sanat yaşamını incelikle aktarıyor. Hiçyılmaz'ın bu kitaba kaynaklık eden araştırması, 1997 yılında 100 bine yakın seyirciyle buluşan "Bir Demet Yasemen" müzikaline dönüşmesine öncülük etti. Kitap, müziğin ve popüler kültürün sınırlarını aşan, toplumsal bir olguya dönüşen bir sanatçının ışıltılı sahnesini ve perde arkasını anlatıyor. "Çabuk Büyüme Çocu
Tükendi
Suç örgütü liderlerinden, devlet adına babalık taslayanlara; gariban babalarından, zorba katillere külhanbeyleri, dayılar, bitirimler, haneberduşlar, tulumbacılar, baldırı çıplaklar... Racon nedir? Kabadayılar nasıl giyinir? Kabadayı muhabbeti nasıl olur? Ergun Hiçyılmaz, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi İstanbul'unun yeraltı dünyasına iniyor. Yahudi kabadayılarından külhanbeyi tarikatına; kabadayı manilerinden jargonlarına, yeraltı dünyasının başlangıç tarihine uzanıyor.
Tükendi
Eskişehir'de 1942 yılında doğdu. Öğrenimini Sultanahmet ve Eskişehir Ticaret liselerinde yaparken 1960'da gazeteciliğe başladı. Yeni Sabah, Pazar, Yeni İstanbul, Siz, Günaydın, Fotospor, Tercüman, Güneş, Sabah, Takvim gazetelerinde muhabir, istihbarat şefi, araştırmacı yazar olarak çalıştı. Gazetecilik alanında 40'a yakın başarı ödülü kazandı. Çok sayıda yayınlanmış kitabı bulunmaktadır. İnsanların bu alemi nasıl paylaştıkları kadar, neden paylaştıkları da önemli olmalıydı. Paylaşıldığı dönemlerde bir dubl
Tükendi
Unutulmuş birer birer... Kim okuyabilmiştir Makber'i Hamiyet Yüceses gibi? Ya kim o incesaza ruh bahşedebilmiştir Tamburi Cemil Bey kadar? Peki ya o güzelim bazı parçaların güftesini sevdiğimiz hale kimler getirmiştir? Bu güfteleri besteleyenler, söyleyenler kimlerdir? Ya Selahattin Pınar üstat Bir Bahar Akşamı'nı bestelerken nereden ilham almıştır? Bu ve benzer soruların cevabını müziğin çok yetkin kişileri anlatmaya, yazmaya bir ömür verdiler ve müziğin çeşitli bölümlerde incelenmesi bu ömrü verenlerin ö
Tükendi
Ergun Hiçyılmaz, Elveda Vatanım - Elveda Esir Kampları'nda, savaşlarda esir düşen askerlerin esir kamplarındaki hayatlarını okurlara aktarıyor. Özellikle Birinci Cihan Harbi'nde esir düşen Osmanlı askerlerinin Sibirya'dan çöllere, Hindistan'dan Birmanya'ya, Burma'dan Guyan'a kadar uzanan tarifi imkânsız hayatlarını, esaretin yaşattıklarını, hatıralara ve belgelere dayanarak anlatıyor. Yabancı dil ve sanat kursları, futbol karşılaşmaları, açlık, hastalık, sefalet, işkence, ihanet ve infazlar... Esir kamplar
Tükendi
Gizli servislerle ilgili çalışmalarıyla tanınan Ergun Hiçyılmaz Teşkilatı Mahsusa'nın bilinmeyen yönlerini açığa çıkararak kafalardaki soru işaretlerini gideriyor. Özel fotoğraflarla desteklenen kitap şimdiye kadar adları hiç bilinmeyen Teşkilatı Mahsusa mensupları ve yabancı gizli servis elemanları hakkında önemli bilgiler veriyor. Teşkilatı Mahsusa'nın yemini, yapısı, görevi, kadrosu, faaliyet alanı, eylemleri; ihanetler ve haksızlıklar; casusluğun kısa tarihi; diğer milli cemiyetlere dair önemli bilgile
Tükendi
Henri Charriêre tarafından yayımlanan Kelebek adlı roman için Araştırmalar yapılmış, kitaplar yazılmış, filmler çekilmiş; Ne yazık ki ondan daha destansı bir hikâyeye sahip olan Türk kelebeği Cemil Bey'in hikâyesini "bizden biri" olmasına rağmen bilmiyoruz. Türk Kelebeği/Guyan Adası'na Sürülmüş Cemil Bey'in Hatıratı Bize arka planda kalmış, tarihi bir kahramanımızı tanıtıyor. Polis Cemil Bey'in, istanbul'u işgal eden Fransız askerlerinden Birkaçını vurması üzerine uzaklardaki Şeytan Adalarına Gönderilmesi
Tükendi
Mahpushanenin ne olduğunu hiç bilmezdim, başı yukarılarda gezip, özgürlüğe kanat çırptığım ilk yıllarda papatyalar ve gelincikler toplar, yeşillerden demetler dağıtırdım. Benim pencerelerim hep maviye ve yeşile açıktı. Ne demir parmaklıkları vardı, ne tel örgüleri. Kapılar sürgülü değildi. Kilit nedir, pranga nedir bilmezdim. Ve hiç kelepçe görmemiştim... Hiç silah patlamamıştı yanı başımda... Hayattan yaralı bulunduğum yıllarda, her şeyin altüst olduğunu görecektim... 12den vurulup kalben yere serildiğim
Tükendi
Asırlar boyu aynı topraklarda yaşamış, aynı suyu içip aynı ekmeği yemiş ve aynı havayı solumuşlardı. İyi ve kötü, günahsız ve günahkâr, hain ve kahraman, cesur ve korkak, bilgili ve cahil, zengin ve yoksuldular. Bazen devletin en üst katında makam sahibi, bazen çıkmaz sokağın numarasız bir evinin sakiniydiler. Dinleri, dilleri ve isimleri ayrı ama hayat tarzları aynıydı. Onlar azdı, azınlıktı; bazıları Osmanlı olarak doğmuş, Türk olarak yaşamış ve ölmüştü. Rum, Ermeni veya Museviydiler... Gayrimüslim olmal
Tükendi
Sosyal ve siyasi tarihin araştırmacılarından biri olan Ergun Hiçyılmaz bu defa bir ilki takdim ediyor. Yarım asrı aşkın gazetecilik hayatında kitlenin ulaşamadığı karanlık noktalara mesleki bir bakışla yaklaşan ve sorulara belge ve diğer bilgilerle yanıt getirmeye çalışan yazar kitabında bir dönemin gizli örgütü Karakolu inceliyor. Bugün, Milli Mücadelenin örgütleri arasında gösterilen ve faaliyetinden çok sınırlı olarak söz edilen Karakolun nasıl meydana geldiği ve kimler tarafından oluşturulduğu bilinmekl
Tükendi
Elektrik süpürgesi çıkmamıştı henüz, analar saçlarını süpürge yapıyorlardı evlatlarına. Kazak ve çorap örüyorlardı onlar için. Kilitli hatıra defterlerinde saklıyorlardı en mahrem anılarını. Sırdaş hesapların değil, "Emekli Maaşına Mahsuben" yapılan alışverişlerin çetelesinin tutulduğu bakkal defterlerinin devriydi. "Gitti de Gelmeyiverdi" şarkısı çaldığında Hamiyet'in sesinden, işlemeli bir mendile düşüverirdi gözyaşları. Ağlamak da gülmek kadar doğaldı. Elleri kınalıydı kadınların ama tırnakları ojesiz.
Tükendi
Celali isyanlarından, ittihat terakkiye, ittihat terakkiden günümüze Osmanlı-Türk ve yabancı 500 isim ve birimi, belge ve fotoğraflarla açıklayan ilk kitap. Bir bölümü "Güruh", "Eşkıya", "Haydut", "Zorba", "Şerir" olarak tanımlanır. "Komitacı", "Çeteci", "Dağlı", "İsyancı" olarak da isimlendirilen ve kısaca "Başkaldıranlar" olarak telaffuz edebileceğimiz kişilerle her dönemde karşılaşırız. Başkaldıranlar, bir anlamda baş eğmeyenlerdir. Gerekçeleri ekonomiktir, sosyaldir. Ya da dinsel veya ulusal olabilir
Tükendi
İhanet ne makam dinler, ne rütbe... Paşadan şair-i azama, özetle zenginden yoksula kadar uzanan aldatma, kim bilir bir yerde kişileri de eşitliyor. Ölümü ve sürgünü hiçe sayıp, başında kavak yelleri estiğinde fermanı dinlemeyen nice yürekli vardır. Ama yüreklerini dinleyip, ferman dinlemediklerinden ölmüşlerdir. Şehzade Burhanettinden Ahmet Mithat Efendiye, Şair Nigar Hanımdan Abdülhak Hamid Beye, Beyoğlu Gülü Kamelyadan Nurettin Paşaya uzanan ve galiba çoğunlukla hicran dolu ihanet sayf
Tükendi
Beyazından siyahına, kızılından sarısına kadar saf saf dizilmişler. Eğer hayatın cilvesi ile karşılaşıp, başlarından küçük bir vukuat geçmemiş ise büyük bir ihtimalle bakiredirler. Saçlar omuzlardan şelale gürlüğü ile bel çukuruna kadar iner ve orada nazari dikkati celbeden hoş bir görünüş arz eder. Bel elin dolanabileceği incelikte olup, kalçalar düzlüğe isyan eden bir yuvarlaklığa sahiptir. Makyajın zerresi olmayan yüz, tahammülü zor şartlara rağmen "elem çiçeği" rahiyası sunar. Peki, kimdi bu Avrat Paza
Tükendi
Padişah ya da başbakan olabilirlerdi. Ya da nice savaşlardan çıkmış şanlı bir asker Piri Reisten Genç Osmana, Nefiden Mithat Paşaya ya da Yakup Cemilden Kemal Beye; Kasap Osman, Cavit Bey, Ayıcı Arif ve Osman Ağa ile bitmez bu infaz listesi. Zaman ve mekân dinlemez. Menderes, Zorlu, Polatkan, Aydemir, Gürcan ve ardından Gezmiş ve diğerleri için de kurulacaktır sehpalar. İnfaz saati gelip çattığında, şafak vakti haklı ile haksızı, suçlu ile maznunu darağacında eşit kılacaktır ölümün nefesi. Geriye kalan birk
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1