Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Jean-Paul Roux, bu kitapta kendisine aşina olan okuyucunun karşısına bambaşka bir yönüyle çıkıyor; bir yandan kral teması etrafındaki efsaneleri, tarihi olayları ve nesneleri mercek altına alırken diğer yandan bunların simgesel anlamını ortaya koyuyor. Roux, yeryüzünün dört ikliminde, tarihin farklı dönemlerinde hüküm sürmüş uygarlıklara ait kral tasavvurlarını derleyerek birçok farklılığa rağmen hükümdar tasvirlerinin benzerliklerini ortaya koyuyor.Roux’nun ifadesiyle bir “arkeolojik çalışma” olan Kral: Mi
Nasıl ki Gökte tek Tanrı varsa yerde de tek Han vardır. Moğolların tarihleri boyunca bütün istila ve savaşlarında bu temel ilkeye dönük hareket ettikleri söylenebilir. Mevcut dünyanın tamamına hakim olmak gayesi tam olarak gerçekleşmese de, bugün için Moğolların ve imparatorluklarının dünya tarihine yaptıkları büyük etki, sonuçları açısından hala önemlidir.Bu kitapta, önemli Türkolog Jean Paul Roux, bu imparatorluğun tarihini kendine has bir üslupla ilgililere sunuyor. Kendi cümleleriyle söylersek: “Bu kita
Türkoloji alanının önemli ismi Jean-Paul Roux bu kıymetli eseriyle Altay ailesinden Türkler ve Moğolların Çin, Hindistan, Mezopotamya, Suriye, Mısır ve Doğu Avrupa’ya kadar yayılan hakimiyet dönemleri içinde nasıl bir dini anlayışları olduğunu inceliyor. İslamiyet ve Budizmden önce Türkler ve Moğollar nasıl bir dine inanıyorlardı, Şamanizmin ve Şaman rahiplerin toplum içindeki pozisyonları nasıldı, Büyük Gök Tanrı’yı nasıl anlıyor, evren tasavvurları hangi esaslara dayanıyordu, ölüm ve ölümden sonrasına nas
Jean-Paul Roux, bu eserinde Sibirya Ormanları'ndan Bozkırlara, Pasifik'ten Akdeniz'e geniş bir coğrafyaya yayılan bir milletin tarihini, akademik titizlikten taviz vermeden anlatıyor. Hunlar, Göçebeler, Uygurlar, Hazarlar, Kırgız ve Moğol tecrübeleri, Selçuklular, Timur, Beylikler, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti... Bütün bu aşamaların hem siyasi hem de kültürel tarihi okuyucuya sunuluyor. Asırlara ve kadim dünyanın her köşesine yayılmış bir tarih tüm cepheleriyle veriliyor. Türklerin Tarihi, klasik bir
Baba tarafından Timur'a, anne tarafından Cengiz Han'a dayanan bir soyun temsilcisi Babur Han... Bugünkü Afganistan, Pakistan ve Hindistan sınırları içindeki coğrafyada eski dünyada hüküm sürdü. Kendisini belki de haleflerinden ayıran en büyük özelliklerinden birisi kendi hayatını kaleme almış olması. Baburnâme isimli bu eserinde aşklarını, savaşlarını, inançlarını, düşüncelerini, sanat görüşünü, etrafındaki insanları anlatır. Orta Asya halklarının tarihiyle bütünlüklü bir şekilde ilgilenen önemli Türkolog
Tükendi
Kuzey ormanlarından çıkıp geldiler, cesur, dağınık, marifetli ve henüz yolun başındaydılar. Önce bozkıra, sonra Çin içlerine ve sonra da sonu başı belli olmayan bir sel gibi garba doğru yayıldılar... Türkler adıyla tarihe geçen bu boylar, aileler ve kavimler bütünü batılıların gözüyle çoğunlukla barbarlığın simgesi olsalar da Orta Asya’nın yüksek uygarlıklarından birini ve bazen küçük devletlerinin bazen de devasa imparatorluklarının sınırları dahilinde kültürler arası barışı ve huzuru tesis ettiler. Bazen
Tükendi
Çağdaşlarımıza gündemleri oluşturan bu altüst edici olayların (Afganistan'a Sovyet müdahalesi, Körfez Savaşı, Dünya Ticaret Merkezi saldırısı, Londra veya Madrid terörist saldırıları, Saddam Hüseyin yönetiminin yıkılması ve Irak'ın işgali...) arasında 1375'ten beri süregelen, aynı oranda sarsıcı, uzun süreli bir çatışmanın ardıl sarsıntıları olduğunu söylemek, anlatmak gerekmez mi? Böyle bir zahmete girmeye gerek yok mu? Aynı biçimde, sadece bir ya da iki gün gündemi meşgul eden önemsiz olayların 1375 yıld
Tükendi
Eski Türk halklarının dinlerini ve mitolojilerini kesin ve güvenilir bir biçimde ana hatlarıyla betimlemek için vakit henüz çok erken. Dinleri, tek tanrı ya da en azından diğer tanrılardan daha üstün olan bir gök tanrı inancına dayanmaktadır. Fakat ayrıca insanüstü güçlere de inanmakta, hayvanlara ilgi duymakta ve şüphesiz totemizme meyletmekteydiler. Dinleri, dünyanın başlangıcı ve sonuna fazlaca eğilmezken, daha çok büyük şahsiyetlerin doğumunu ve boyların oluşumunu açıklamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda,
Gazi Zahîreddin Muhammed Babur, mağlubiyetler, kaçışlar, ihanetler, kayboluşlar, zevku sefaya dalışlar, çocukluk hayellerinin peşinde boşa çıkan seferler, gizemci savruluşlar ve sert yasaklarla biçimlenen hayatını meşhur eseri Baburnâme´de [Vekayi] ayrıntılatıyla ve dürüstlükle anlatır. Baba tarafından Timurlu, anne tarafından Cengizhanlı bir hükümdar, dünya malında gözü olmayan bir "kalender," fethettiği memleketlerin havasını, suyunu, bitkilerini ve hayvanlarını anlatmayı, tecrübe ettiği cengi anlatmaya t
Tükendi
Bu kitapta Jean-Paul Roux Türk-Moğol dininin eski şeklini ortaya koymaya çalışıyor. Bunun için onların şamanizmini, evren görüşünü, Büyük Gök Tanrı´sını, ikincil ilahlarını, efsanelerini, geleneklerini ve öbür dünyaya olan inançlarını inceliyor. Özellikle VI. ve XVI. yüzyıl arasındaki döneme ait çok farklı kökenlere sahip kaynaklara dayanan bu çalışma, şimdiye kadar çok az bilinen dinsel yapının sentezini ilk defa sunuyor.
Tükendi
Uygarlık, din, âdetler, gelenekler, kültür, kısacası Moğol İmparatorluğu üzerine yapılan çalışmalarda üvey evlat muamelesi görmüş tüm konuları araştırıp gözler önüne seren Jean-Paul Roux, büyük doğubilimci Pelliot´nun "dünyanın tanıdığı en olağanüstü hikâye" olarak adlandırdığı bu hikâyeyi farklı bir bakış açısı ve yepyeni bilgilerin ışığında inceliyor. Moğolların Gizli Tarihi´nin bu hikâyede bıraktığı boşlukları büyük bir titizlikle dolduran Roux, ülkelerini asla terk etmeyen ve ona daima geri dönen bir ul
Tükendi
Altay toplumlarının dilsel ve dinsel olarak yaşayışları hâlâ tam anlamıyla çözümlenememiştir. Paganizm, Mazdeizm, Budhizm, Manihaizm, Nasturilik, Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık ayrıştırılamaz biçimde iç içe geçmiştir. Ülkemizde Türklerin Tarihi, Türklerin ve Moğolların Eski Dini gibi ayrıntılı çalışmaların yazarı olarak tanınan Jean-Paul Roux, “ölüm” gibi dinsel, kavimsel ayrılıkların ötesinde çıplak insan gerçeğine ulaşmayı sağlayan bir kavramı son arkeolojik incelemelerin ışığında inceleyerek Alt
Tükendi
Kutsal, özellikle eski toplumlarda insanların kendi aralarındaki ve doğayla kurdukları ilişkilerin en belirleyici unsuru olmuştur. Çünkü kutsal ve kutsal olmayan sıfatları bir defa tanımlandığında toplumu oluşturma yolundaki en önemli düzenleyici ilkeler de belirlenmiş hale gelir. Böylece maddi hayatı düzenlemenin yanı sıra büyüsel ve dinsel ortak payda aracılığıyla yaşamı ölümle bağdaştırma yolunda çok büyük bir adım atılmış olur. Bu kutsallaştırma süreci toplumların köken mitolojilerinin de temelini hazır
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1