Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Tarihsel varlık alanının öznesi olan insan, tarihin en temel belirleyicisidir. Özellikle karizmalarıyla, zekâlarıyla, bilgelikleriyle ve politik becerileriyle öne çıkan önder kişiler, içinde yaşamış oldukları çağı şekillendirmiş, düşünce ve eylemleriyle tarihe yön vermişlerdir. Önderler olarak nitelendirilebilecek bu kişiler, cesaretleriyle, inançlarıyla ve kararlı kişilikleriyle insanlık tarihinde iz bırakmış, ‘daha iyi, daha erdemli bir dünyaya’ erişimin adeta rol modelini oluşturmuşlardır. Kitabımızda ta
Tarih felsefesi; tarihsel olayların akışı üzerinde düşünme tarihsel bilginin ve tarihsel düşünüşün kendine özgü doğasını aydınlatma çabasını içerir. Tarihsel bilginin doğasını bilim nesnellik tarihsel gerçeklik tarihsel bilginin imkanı gibi boyutlarıyla irdeleyen eleştirel tarih felsefesi ile dünya tarihinin işleyişini ve 'Tarih ne içindir' e anlam bulmaya çalışan spekülatif/yorumsal tarih felsefesi insanlığa tarih bilinci kazandırmada öncülük etmiş ve etmeye de devam edecektir. İslâm tarihi açısından düşün
Geçmişin muhakemesini yapma gelecek çağların yararına bugün için dersler çıkarma görevini üstlenen tarih insanların her zaman ilgi odağını oluşturmuş ve buna bağlı olarak da tarihçiler tarihsel zaman kesitlerinde yer alan olay ve olguları inceleyen eserler vermişlerdir. Tarihin tanımı nesnesi nasıl işlediği ve ne için olduğu soruları tarihçinin inanç ve düşüncesi etrafında şekillenmiş ve tarih yazımlarına yansımıştır. Müslüman tarihçiler de 'Geçmişte ne oldu?' sorusunu aydınlatma gelecek kuşaklara bilgi akt
Kültürel açıdan oldukça parlak bir dönem olan Halife Me´mun devrinin en önemli özelliklerinden biri de, çeşitli düşünce akımlarına mensup kişilerin bir araya gelerek halifenin huzurunda ilmi tartışmalar yapmaları idi. Me´mun´un hilafeti, İslam Tarihinde felsefi ve kelami düşüncenin gelişmesi açısından bir dönüm noktasıdır.
Bir buçuk asır süren kuruluş döneminin ardından bir buçuk asır kadar da cihanşümul bir sayeset izleyerek genişleme ve yükseliş devri yaşayan Osmanlı Devleti , 16. yüzyıl sonlarından itibaren iç ve dış etkenlerle güç kaybetmeye başlamıştır. 17. yüzyıl ortalarında baba oğul Köprülüler'in idaresinde tamamen toparlanan Devleti-i Aliyye , Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Viyana'ya yönelik askeri hareketı ile başlayan ve Kurtal İttifak devletleriyle pek çok cephede yıllarca süren savaşlarda büyük topralkar kaybet
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1