Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Romanlar vardir, bir olay çevresinde kümelenen insanlari anlatir. Romanlar vardir tarihten veya bugünden belli bir zaman kesimini konu alir. Romanlar vardir bir sehri ya da bir yöreyi sinirli bir zaman içinde yakalamaga çalisir. Romanlar vardir, olumluyu veya olumsuzu gözler önüne serer."Fetva Yokusu" asirlar boyunca olusan, gelisen bir medeniyetin özelliklerini tasiyan, sonunda harabeye dönüsen bir semtin romanidir. Bu semt, bir büyük milletin aci kaderidir. Buraya bakan bir göz, oynanan korkunç oyunlari,
Tükendi
Müte savaşı.. Allah Rasulü bir an sustu.. Gözleri yaşlarla dolmuştu. Sonra üzgün bir şekilde ashabına baktı ve şöyle dedi: "Sancağı Zeyd bin Harise aldı.. Savaştı.. Ve şehit düştü.. Sonra Cafer aldı.. O da savaştı.. Ve şehit düştü.." Hz. Peygamber bundan sonra bir süre tekrar sustu ardından tekrar konuşmaya başladı: Sonra sancağı Abdullah bin Revaha aldı..O da savaştı...Ve şehit düştü.. Hz. Peygamber bunları söyledikten sonra bir süre tekrar sustu..Sonra gözleri mutmain müsterih ve özlemiş olarak şunl
Tükendi
"Durali Yılmaz "Donuklar" adlı kitabında milli hayatımızı, son dönemlerde geçirdiğimiz baş döndürücü olayları ele alıyor; iki yüz yıllık tarihimizi adeta sigaya çekiyor. Diktatörün elinde her zaman kılıç, başında taç yoktur; o, kılıktan kılığa girer; bazen mabette yol gösterici, bazen büyük bir kurtarıcı bazen de dağa taşa can veren bir fikirdir. Onun biricik özelliği dokunulmazlığıdır. Zihin seviyesi düşük cemiyetler putsuz yaşayamaz; dokunulmazlığı olan fikir, şahıs onlar için hazır puttur; onu alabildiği
Tükendi
Ben Hünkar Hacı Bektaş; binlerce güvercin olup Güneşin doğduğu ülkenin dört bir yönüne savrularak insanlığa bulaşan kanı, ak kanatlarımla silmek için yaşıyorum, yaşayacağım... Bu roman; Baba İlyas, Hacı Bektaş, Baba İshak ve Menteş'in gözüyle, bizzat kendi ağızlarından, yalnız Anadolu değil, insanlık tarihinin önemli bir dönüm noktasını anlatır.
Yıl 1160... Ahmet Yesevî 1210' a bakıyor, Cen­giz ordularının yürüdüğü âna. Ahmet Yesevî 1243'e bakıyor: Kösedağ ve Kelkit Irmağı, Burhan - Kaldun Dağı'nın ve Onan Irmağı'nın pençesinde... Selçıklu Sultanı Gıyasettin Keyhüsrev, Cengiz ordularının kanlı ayakları altında kıvranan Anadolu?ya bakıyor korkulu gözlerle ve ardına bakmadan kaçıyor vatanından. Anadolu'nun acı ve korkuya bürünüp Cengiz ordularının ayaklarının altına serildiği bu ânı seyrediyor Ahmet Yesevi; yüreği bir sancıyor, bir sakinleşiyor: Bir
Tükendi
15 Ocak, Çarşamba Ortalığın ayaza kestiği bir kış gününün daha ilk saatleri Zaman, Sultan Mehmetin Divan-ı Hümayunun toplanması için çıkardığı fermana uymak için boynu bükük ilerliyor. Her şey divanın toplanacağı salona dönük ve ayarlı Bugünkü divan, daha öncekilere hiç benzemiyor; bu nedenle padişahın kaldığı konağın en büyük salonu özel olarak hazırlanıyor. Belki de ilk ve son kez bir zamanlar Osmanlının kazaskerliğini yapmış bir büyük bilgin divanda yargılanacak. Dahası yargılanacak olan Dede Sultandır v
Tükendi
Bu roman, duyan, düşünen, acı çeken, sevinen, hisseden, kendini anlatmak için çırpınan; fakat derdini bir türlü anlatamayan, sesini duyuramayan bir kahramanın ağzından anlatılıyor. Türk milletinin kaderi haline gelmiş bu ünlü kahramanın adı Ayasofyadır.
Allah Teâlâ, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi bütün mahlûkattan üstün kılmıştır. Onun üstünlüğüne inanmak, onun heybetinin, değerinin ve yüceliğinin farkında olmayı beraberinde getirir; onun güzelliklerini mertebesi hatırlatır, onu daha fazla sevdirip saydıracak ve kalbe onun hakkı olan saygı hürmeti hatırlatacak ve kabul ettirecek sebepleri düşünür.
Kıyamete kadar gelecek tüm insanlığa örnek olarak seçilen ve Allah'ın kendilerinden razı olduğunu belirttiği bu nesle iyi bakalım... Resul'ün dizi dibinde büyüyen, her coğrafyadan seçilmiş, ümmet şuuruyla yetişmiş, ırklarüstü bu topluma.. İşte Asrı-ı Saadet adıyla insanlık tarihe altın sayfalarla yazılmış bir dönemin mimarları..
Durali Yılmaz bu çalışmada, öncelikle Tanzimat dönemi yazarlarının romana dair tartışmalarını ve Türk romanının oluşum sürecinde yaşanan sancıları günışığına çıkarıyor. Türk ve Batı romanının gelişme evreleri ve kültür kaynaklarının oluşma sürecinde yaşanan tartışmaları bugüne taşıyarak, bugün romana dair yapılan tartışmalarda oluşan çıkmazı sorguluyor. Aslında iddia şu: Çağdaş romancıların ve eleştirmenlerin bugün romana dair söylediği her şey, Türk romanının kuruluş aşamasında yapılan tartışmalarda ortaya
Tükendi
Fabrikasyon diye bileceğimiz çok satan maceraya dayalı yüzeysel romanların, hemen hemen bütün kitapçı vitrinlerini tuttuğu günümüzde, çağı sorgulayan, sanat değeri ve derinliği olan romanlar da çıkmıyor değil. Bu tür romanlar, az satılsalar ve az okunsalar da yine insanlığa yeni mesajlar verebilen, insan olarak bizim kim olduğumuz ve nerede durduğumuzu hatırlatan eserler olma işlevini yerine getirmektedir.
Durali Yılmaz bu çalışmada, öncelikle Tanzimat dönemi yazarlarının romana dair tartışmalarını ve Türk romanının oluşum sürecinde yaşanan sancıları günışığına çıkarıyor. Türk ve Batı romanının gelişme evreleri ve kültür kaynaklarının sorgulandığı çalışmada, Türk romanının oluşma sürecinde yaşanan tartışmaları bugüne taşıyarak, bugün romana dair yapılan tartışmalarda oluşan çıkmazı sorguluyor. Aslında iddia şu: Çağdaş romancıların ve eleştirmenlerin bugün romana dair söylediği her şey, Türk romanının kuruluş
Tükendi
Moğol istilasının başlamasıyla binlerce insan, kitleler halinde Anadolu´ya doğru göçe başladı. 1240 yılına gelindiğinde, çoğunluğunu yarı Şaman, yarı Müslüman Türkmenlerin oluşturduğu bu insanlar, Anadolu´ya yığılmışlardı. Sultan Alaaddin´in ölümünden sonra Selçuklu tahtına çıkan oğlu Gıyasettin´in sergilediği kötü yönetim, Anadolu´daki dirlik ve düzenliğin giderek bozulmasına neden oluyordu. Öte yandan Anadolu halklarının, tarih öncesinden beri gelişerek gelen kültürlerin, yeni gelenlerin kendi yör
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1