Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hepimiz çalkantılı bir denizin ortasında dalgalarla boğuşan şu köhne geminin içindeyiz. Gidecek yerimiz yok, kendimizi atacağımız sakin bir kıyı yok, ne oluyorsa o mutlaka bizim başımıza geliyor, gelecek. Ne düşünüyorsak bu sallantılı geminin içinde, bu tekinsiz yolculuğun birer yolcusu olduğumuzu bilerek düşüneceğiz. Ayakta kalmak, sağlam durmak, asla umutsuzluğa kapılmamak zorundayız. Evet, canımız acıyacak, içimiz yanacak, kalbimiz gördüğümüz insanlık manzaraları sebebiyle daralacak, isyan kelimeleri dil
Lütfen bu kitabı okuyan bütün çocuklar parmak kaldırsın!Sonra parmaklarını indirsinler; sağ ellerinin baş ve işaret parmaklarıyla burunlarını sıksınlar.Bu hâlde ayağa kalkıp bir şiiri sonuna kadar okusunlar.Seslerinin tuhaflığına bakıp gülsünler.Sonra el parmaklarının sayısınca çiçek, ayak parmaklarının sayısınca hayvan ismi söylesinler.Sonra ellerini çeşmenin altına uzatarak bir güzel yıkasınlar, yüzlerine avuç avuç su çarpsınlar.Çimlerin üzerine uzanıp kendilerini bir güzel kurutsunlar.
Zaman pek çok şeyi değiştiriyor; sadece bedenimizi, suretimizi değil, duygularımızı, düşüncelerimizi, hissedişlerimizi de... İnsan değişerek, farklılaşarak ilerliyor zamanın içinde. Belki bir parça demleniyor da... 'Günlerin Gölgeleri' neredeyse bir çeyrek asır önce çıktı, içindeki yazılar daha da eski... Yıllardır yeni bir baskısı da yapılmadı. Yapılmadı çünkü bunu istemedim. Kitaptaki yazıların hem içeriğiyle hem dil ve üslubuyla durduğu yerden biraz daha farklı bir yerdeyim bugün. Yeniden dokunabileyim,
Siz yoksa hâlâ 62'den tavşan yapmayı hiç denemediniz mi? Öyleyse, kitabımızın baş kahramanı Murat'a kulak verin; çünkü Murat, 62'den sadece tavşan yapmakla kalmıyor. 143'ten bir sabun fabrikası, 4687'den bir diş fırçası, 191817161514131210'dan bir tren yapabiliyor. Nasıl mı? Bu kitapta, "Sabun Hikâyesi", "Meraklı Solucan", "Ulu Çınar", " Faruk Amcamın Kamyonu", "Dolabımdaki Fil" gibi birbirinden güzel 10 hikâye sizleri bekliyor. Murat, Arap Kızı ve Kibritçi Kız da... Yazıları ve kitaplarıyla büyüklerin kalp
Yazılarıyla okuyucularını eşsiz bir tefekkür yolculuğuna çıkartan Gökhan Özcan, bu sefer bambaşka pencereler açıyor gönül dünyamıza "Açık Pencere"sinden uzanan kalemi ve fotoğraf makinasıyla. Sözcüklerin kimi zaman anlatmakta kifayetsiz kaldığı an'ları, bir kadraja sığdırarak kazıyor hafızamızın en müstesna köşesine. Gökhan Özcan, "Açık Pencere"de alışılmış tınıdaki yazıları, belgesel tadındaki fotoğraflarıyla araladığı pencereden, selama duruyor tüm dostlarına...
Bir serçe misali, yazarımız bu kitabında da daldan dala konmaya devam ediyor. Kitabı okurken; kimi zaman kendinizi bir örümcek ağının karşısında bir ilmeğin ucunda, kimi zamansa düz bir gezegenin en uç noktasında oltayla yıldız tutarken buluyorsunuz. Bütün bu farklılıklar içerisinde yazarımız kendisini serçelere adamayı da ihmal etmiyor. Ne de olsa serçe parmaklarımız amaçlarına uygun bir şekilde kullanılmalı, değil mi? "Hayatımdan bir sözcük eksildiğini hissettiğimde içim çok sızlıyor benim. Eminim siz d
İnsanların yine kapılardan baktığı bir marttı. 65'in martı. Doğuldu. Bir kere doğulunca, ebenin ellerinden aşağı doğru sarkıtılmak kaçınılmazdı. Kaçınılmaz olmayan öyle başaşağı unutulmaktı. Mecburen... O günden beri durmadan biriktirildi herşey. Şimdi o herşey sunuluyor size: hiçbişey. Gökhan ÖZCAN
Yanyanayız. Yalnız... Ve dünyanın ortasında... Kalabalıktan örülmüş bir dairedeyiz. El yordamımız, kıpırdayan herşeyi çeperlerinden tanımakla dolduruyor vaktini. Körlüğü tutkulu bir gayretle bütün vadilere yayıyoruz. Bütün mutena serinlikleri tek tek kaybediyoruz. Bu fasit yürüyüşü engellemeye ne niyetimiz yetiyor, ne de gücümüz. Tutsağız; kendi dipsiz kuyularımızda debeleniyoruz. Tutsağız; kalabalık bir dairede hiçbir şey görmeden dönüyoruz. Yanyanayız. Yakında. Ve en uzaktayız. Hangi seçenek, kireç bey
"Söz geçiyor belki ama mânâ bir başka şey olarak bizimle kalıyor. Edilmiş onca kelâm, kurulmuş onca cümle, buğulanmış onca cam... Mânâ taşıyan katarlar olarak dura kalka geçip gidiyor ömrümüzün uçsuz bucaksız düzlüklerinden. Uzun uzun yaşıyoruz ya bu dünyada, işte hep o mânâyı damıtmak için... Söylenmişlerden, söylenmemişlerden... Bir kâğıdın üstüne dökülmüşlerden, bir camın buğusuna yazılmışlardan, bir hâfızanın derinliklerine emanet edilmişlerden... İyi ki o mânâ var. İyi ki var da, ne zaman sendelesek yı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1