Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 48 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İrlandalı yenilikçi yazar James Joyce’un (1882-1941) şair yönü ülkemizde pek bilinmez. Oysa yazarın ilk yayımlanan kitabı, Chamber Music (Oda Müziği) (1907) adlı şiirler toplamıdır. Bu kitabında Jacobean tarzda yazılmış lirik şiirler yer alır. Çok iyi şarkı söyleyebilen Joyce, 36 şiirden oluşan kitabına bu adı vererek şiirlerin müzikal özelliklerini öne çıkarır. Gerçi şiirler aşktaki tensel şehvetle duygusallığı birleştirebilmesiyle de ilgi çekicidir. Ancak Joyce, yıllar sonra, bu şiirlerin yayımlanmış olma
Tükendi
İrlandalı yenilikçi yazar James Joyce'un (1882-1941) şair yönü ülkemizde pek bilinmez. Oysa yazarın ilk yayımlanan kitabı, Chamber Music (Oda Müziği) (1907) adlı şiirler toplamıdır. Bu kitabında Jacobean tarzda yazılmış lirik şiirler yer alır. Çok iyi şarkı söyleyebilen Joyce, 36 şiirden oluşan kitabına bu adı vererek şiirlerin müzikal özelliklerini öne çıkarır. Gerçi şiirler aşktaki tensel şehvetle duygusallığı birleştirebilmesiyle de ilgi çekicidir. Ancak Joyce, yıllar sonra, bu şiirlerin yayımlanmış olma
Çarpıcı, kışkırtan, ilerledikçe yüzünüze yumruk atan bir roman. Yaşadığı çağın en cesur yazarlarından biri olan Joyce, kendisini dünyanın en iyi yazın ustalarından biri yapan –tıpkı diğer eserlerinde olduğu gibi- bu eserinde de bizleri düşüncenin en uç noktasına taşıyor. Eleştiriyor, tekrar tekrar okutuyor belki de cümlelerini. Zor bir kapı kendisininki. Birkaç defa çalmak gerekiyor Joyce’nin evinin tokmağını. Çalmak ve mutlaka içeri girmek gerekiyor…
Finnegans Wake ve Ulysses ile dünya edebiyatında çığır açan İrlandalı yazar James Joyce Dublinliler'de Dublin'in insanlarını, hayatını ve kültürünü anlatıyor. Yalın görünen ama derin anlamlar taşıyan bu öykülerde insanlık hallerini, ahlakı, gündelik endişeleri, şehir hayatını, Avrupa'yı, İrlandalı olmayı, nihayet aşkı ve ölümü Joyce'un kendine has gerçekçiliğiyle okuyor uz. Dünya edebiyatının ve İngilizcenin büyük yazarının yanında Dublin sokaklarında yürüyor; kaygıları, hevesleri, dertleri, kavgaları ve ar
James (Augustine Aloysius) Joyce, 2 Şubat 1882 günü İrlanda'nın başkenti Dublin'de doğrud. 1904'te İrlanda'dan ayrılan Joyce, yaşamının geri kalan bölümünü Trieste, Paris ve Zürich'te geçirdi; 13 Ocak 1941'de Zürich'te öldü. On kardeşin en büyüğü olan Joyce, altı yaşındayken gönderildiği yatılı bir Cizvit okulunda 1891'e kadar okudu; birkaç ay bir Hıristiyan Kardeşler okuluna gitmesinin dışında, iki yıl boyunca annesinin yardımıyla kendini eğitti. 1893'te Dublin'deki Cizvit okuluna ücretsiz olarak kabul edi
Modern edebiyatın en çetrefil, dilin, anlatının sınırlarını yıkıp geçen, roman türünü bambaşka ihtimallerle tanıştıran yazarı James Joyce için, Beckett "onun eserleri şeyle ilgili değil, o şeyin ta kendisidir," der. Jorge Luis Borges, Flann O'Brien, David Foster Wallace, Gabriel Garcia Marquez ve başka sayısız yazarı etkileyen Joyce, sadece Dublin'i ve İrlanda'yı anlatarak evrensel ve zamansız bir edebiyat bıraktı ardında. Joyce, Dublinliler'de, kalemini felcin merkezinde olan bu şehirde gezdirerek bir ülk
"Edebiyatın hayal mahsulü olması ve hayallerle ilgilenmesi, gerçeklere dayanmaması ve fikirleri de kesin bir şekilde ele almaması nedeniyle hor görülmesi gerektiği yönünde bir beyan, düpedüz deli saçmasıdır." James Joyce'un kurgudışı yazıları estetik, basının görevi, sansür, İrlanda kültür tarihi, İngiliz dili ve imparatorluğu gibi pek çok konuyu ele alıyor. Bu derlemede Joyce'un gazete yazıları, kitap eleştirileri ve halkı bilinçlendirmek amacıyla yazdığı siyasi denemeleri bir araya geliyor. Joyce'un ömrü
İrlandalı yazar James Joyce, yayımlanan ilk eseri Dublinliler'de doğup büyüdüğü şehrin insanlarını anlatıyor. Çocuklar, işçiler, tüccarlar, sanatçılar ve din adamları onun öykü kişileri. Bir bütünlük hissi veren, belli bir sıraya göre yazılmış öykülerinin asıl kahramanı ise Dublin'dir. Joyce şehrin toplumsal hafızasına odaklanıyor ve okuru sokak sokak, ev ev bu kadim şehirde gezintiye çıkarıyor. Daha sonra kaleme aldığı Ulysses ve Finneganın Vahı gibi romanlar bu öykülerden izler taşımakla birlikte, Dublin
Tükendi
Joyce`un ilk romanı olan Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi, modernist edebiyatın tüm tekniklerini kullanan bir "sanatçı romanı" ve yazarın Ulysses ve Finneganın Vahı romanlarına giden yolda Dublinliler ile birlikte köşe taşını oluşturur. Joyce`un öteki-ben`i Stephen Dedalus`un dinsel-felsefi ve entelektüel uyanışının merkeze alındığı roman, kahramanın Katolik-İrlanda geleneklerine başkaldırdığı ve sonunda kendisini İrlanda`dan Avrupa`ya sürgün ettiği yolculuğun hikâyesini anlatır.
Tükendi
20 yüzyıl edebiyatına damgasını vurmuş olan James Joyce günümüzde de gerek okurlara gerekse yazar ve düşünürlere esin kaynağı olmayı sürdürüyor. Memleketinden bir başka usta kalem, Edna O'Brien, bu biyografik yapıtında Joyce'un sıradışı yaşamını, uğruna ailesini, sağlığını, dostlarını, hatta görme yetisini feda edecek kadar sanatına adanmış sürgün hayatını, ancak İrlandalı bir meslektaşın sergileyebileceği hassasiyet ve kavrayışla ele alıyor. Kitap, lirik, yer yer neşeli ve yer yer buruk bir anlatım dil
James Joyce, Ulysses'ı yazdıktan sonra on yedi yılı aşan bir uğraş sonucu Finnegan Uyanması'nı edebiyat dünyasına sunduğunda büyük tartışmalara yol açtı. İngilizce yazılmış en zor eserlerden biri kabul edilen, hemen her türlü konu, anlatım ve karakter kalıbını kırarak deyim yerindeyse çığır açan bu eser, ilk parçası yayınlandığından bu yana akademisyenlerin ve eleştirmenlerin çalışmalarına konu olmaya, üzerine yazılmış sayısız kitapla edebiyat alanında gündem yaratmaya devam etmektedir. Türkçenin de dahil
Tükendi
"Her hayat bir sürü günden oluşur, gün be gün. Kendi içimizde yürüyüp giderken hırsızlara, hayaletlere, canavarlara, ihtiyarlara, delikanlılara, karılarımıza, dullara, âşık kardeşlere denk geliriz ama denk geldiğimiz hep kendi kendimizizdir aslında." "Yüzyılın en büyük romanı." -Anthony Burgess Ulysses tek bir günü anlatır. Yahudi reklamcı Leopold Bloom ile öğrenci Stephen Dedalus'un 16 Haziran 1904'te Dublin'de gündelik işlere koşturmalarının romanıdır. Ancak bu basit noktadan başlayarak, James Joyce olağa
Tükendi
Published in serial form in 1914–1915, A Portrait of the Artist as a Young Man is celebrated as one of the great literary pioneers of the twentieth century. Joyce was one of the first writers to make extensive and convincing use of stream of consciousness, a stylistic form in which written prose seeks to represent the characters' stream of inner thoughts and perceptions rather than render these characters from an objective, external perspective. Another stylistic technique for which Joyce is noted is the ep
This work of art reflects life in Ireland at the turn of the last century, and by rejecting euphemism, reveals to the Irish their unromantic realities. Each of the 15 stories offers glimpses into the lives of ordinary Dubliners, and collectively they paint a portrait of a nation.
Tükendi
Modern edebiyatın en çetrefil, dilin, anlatının sınırlarını yıkıp geçen, roman türünü bambaşka ihtimallerle tanıştıran yazarı James Joyce için, Beckett "onun eserleri şeyle ilgili değil, o şeyin ta kendisidir," der. Jorge Luis Borges, Flann O'Brien, David Foster Wallace, Gabriel Garcia Marquez ve başka sayısız yazarı etkileyen Joyce, sadece Dublin'i ve İrlanda'yı anlatarak evrensel ve zamansız bir edebiyat bıraktı ardında. Joyce'un Cizvit okullarında geçen çocukluğundan, üniversitede tanıştığı insanlardan,
Joyce's novel remains vital, in contrast to almost all other novels published in 1916, because he forcefully strived toward an idiosyncratic form of expression, a language intrinsic to the story he wanted to tell, about the young protagonist, Stephen Dedalus, and his formative years in Dublin, in which uniqueness was the very point and the question of what constitutes the individual was the issue posed. -NY Times
Tükendi
Sürgünler daimi sürgünlerin hayatlarından kısa bir kesit sunuyor. Kasvet ve umut dolu Dublin'de, çözümsüz kalmaya mahkûm gibi görünen duygusal çatışmalar, büyük iddialar, ağır yenilgiler ve karşılık bekleyen aşklar, dört karakterin arasında cereyan eden karmaşık ilişkinin seyrinde ve bir oyun kurgusunda ustalıkla örülüyor. 20. yüzyıl edebiyatının büyük dehâsı James Joyce, bu ilk ve son oyununu, büyük eseri Ulysses'i kaleme almaya başladığı sıralarda yazdı. Otobiyografik yanı ağır basan
Tükendi
"...amaç Dublin'deki hayatın o denli gerçek bir tasvirini yapmaktı ki, orada yaşayanlar şehirlerindeki bu düşünce ve duygu felci karşısında dehşete düşerek hatalarından arınacak ve bu sanat eserini bir tür manevi dirilişin lokomotifi olarak göreceklerdi. Bu, eseri belki de fazlaca didaktik kılar ki Joyce'dan daha az didaktik bir yazar da yoktur. Joyce yargılamaz, sadece gösterir." -Anthony Burgess Korkuyla ürperen, aşkı keşfeden, haylazlıkla coşan, ölümle tanışan, macerayla tutuşan ve kimi zaman şefkat d
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından biri olan James Joyce'dan çocuklara minik bir armağan: Kedi ile Şeytan Ulysses, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi ve Finnegans Wake'in dünyaca ünlü İrlandalı yazarı Joyce, torunu Stephen'a yazdığı mektupta, içinden Lore Nehri geçen Beaugency kasabasının iki yakasını bağlayan meşhur taş köprünün öyküsünü anlatıyor. Kasabının cingöz Belediye Başkanı, kurnaz Şeytan ve sevimli mi sevimli bir kedi bu harikulade öyküde buluşuyor. Bakalım Şeytan yine neyin peş
Joyce, Dublin'in yaramaz çocuklarının, sokak müzisyenlerinin, siyasetçilerinin, rahiplerinin ve bu şehirden kaçmak isteyenlerle kaçamayanların hikayelerinin anlatıyor. 1905 yılında tamamladığı bu hikaye derlemesi konu aldığı hayatlar ve kullandığı dil yüzünden İrlanda'da ve İngiltere'de yayınevlerince ahlaka aykırı bulunup kabul edilmemiş, yayımlanması 'Sanatçının Delikanlılık Portresi' ile yakın zamanı bulmuştu.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 48 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1