Soma maden işçilerine...
Emeğin Kitabı baskıya girerken Soma A.Ş. maden ocağından felaket haberi geldi. Son haberlere göre üç yüze yakın can kaybı yaşanırken, ocakta yüze yakın işçinin daha bulunduğu tahmin ediliyor. Ancak, ne şirket ne de hükümet yetkilileri madende kaç işçinin olduğuna dair kesin bilgi vermiyor. Buda madende kaçak işçilerin çalıştırıldığını düşündürüyor. Maden faciası gösterdi ki; özelleştirme, taşeronlaştırma ve kâr hırs, üç yüzden fazla işçinin katliamının sebebidir. Kalbimiz Somada a
"Ama günümüz toplumsal işbölümü içinde uğraşlarda aranılan 'meslek ahlakı' kör değneği gibi bellenilen 'meslekçi' ideolojilerin altını oyan, baskın bir başka işleyiş daha var ki, o da gerçekte kaostan ibaret piyasalara zorbela kırılgan bir kozmos getirmeye çabalayan sermaye düzeninin hiç vazgeçemediği, şu bayağı olduğu denli usdışı, ilke bile denilemeyecek 'karlılık prensibi' ve her şeyin 'mübadele değeri' olarak algılanışı. Çuval dolusu etik reçeteyi daha baştan kof kılan şey de önünde sonunda işte bu gerç
Mübeccel Kıray´ın ortaya koyduğu bakış açısı, öğrencileri için toplumu anlama çabasında kritik bir yer ve öneme sahip olmuştur. Dünya ve Türkiye´de son çeyrek yüzyılda yaşananların genel olarak ortaya çıkardığı eğilimlerden en önemlisi olup bitenleri anlama çabasının bütünsellikten uzak, parçalanmış olmasıdır. Kıray´ın şablonlara takılıp kalmayan bütünsel bakış açısını kendi yaşam öyküsünü anlatırken de izlemek mümkündür.
Bu kitap bizim aramızda tartıştığımız, Mübeccel Kıray´ın Türkiye tanıklığı çerçevesin
Bugünlere olup-bitenlere bakt¤mda onbefl yl önce seçilen
konunun önemli oldu¤unu düflünüyorum. 1980´li yllarda
askeri darbenin etkisi/psikolojisi ile gündemi devlet ve sivil
toplum karfltl¤ ve daha da kötüsü modernizmin en kaba hali
olan ve epey çeviri kokan merkez-çevre üzerinden yaplan analizler doldurdu. Daha da kötüsü solun belirli bir
kesiminde de farkl kavram ve anlamlandrma ile bu tarz açklamalar belirleyici oldu. Yenilen flamarn etkisinden
olsa gerek, flamar atan devlet toplumu anlamada temel belirl
Sermaye Birikiminde Zorunlu Bir Uğrak Olarak Kriz
Sınıf: Analiz İçin Bir Tasnif Aracı Değil, Dönüştürücü Bir Özne
Marxın Yapıtlarında Yabancılaşma Sorunsalının Tarihsel Gelişimi
Teknoloji, Kimlik ve Beden Hakkında: Bir Yaklaşım Önerisi
Devrim-Düzen İkileminde Osmanlı Aydını
Cumhuriyetin Kuruluş Döneminde Köycülük Tartışmaları
Uygarlık Kavramına İki Farklı Bakış: Norbert Elias ve Cemil Meriç Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çalışma
Toplumsalın İçinde Kurgulanan Öznenin Kendini Dile Getirme İmkanlar
Sosyal gerçekliği bir labirent olarak tanımlayacak olursak, bu labirent hakkında edinebileceğimiz en anlamlı bilgi, onun kendi içinde sürekli farklılaşan dehlizleri, açmazları olduğunu kabul etmek olacaktır.
Bu söylenenler kesinlikle bilinemezci bir bakışın ürünü değil, tam tersine bilme biçiminin özgürleşmesi sonucunda, labirentin dehlizleri içinde özgürce hareket etme yeteneği kazanma anlamına geliyor.
Elimizi kolumuzu, düşünsel yeteneklerimizi bağlayan disiplinlerin sınırlandırılmış yapısına karşılık
".... kurgulanan geçmiş ve kurgulanmakta olan geleceğin nesneleri olan biz azgelişmiş diye tanımlanan ülke insanları(nın) bu nesnellikten kurtulması yani kendi geçmişi ve geleceğini kurgulayan özneler olması için gelişme yazanının eleştirel bir şekilde yeniden okuması gerekiyor. Gelişme yazının sağlayabileceği olanağı yakalayabilmenin yolu ise, bize sunulan geçmiş, şimdi ve geleceğe ait açıklamaların merkezi olan tarihsel gerçekliği yeniden ele alarak analiz etmektir. Bu üç farklı zamanın algılanması, ama d
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.