Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bana şiir gelirken toprağa şimşek gelir Ölürkenki o gülüş, tutsak dirilten umut Çiğnenmiş güller gibi kara yere saçılmış Ölmüş ozanlar gelir, gönlü kor yüzü bulut Ey kişi, ey maroken, ey mersedes, pangonot Ey yalan, ey alçalma: çiftleşir, vergi verir Ey yoksulun kanına ekmeği banan hoca Ey çorak dağlarında yalvaç taşlayan kibir Yağdırıp duruyorken esirgeyen o Tanrı Bana şiir gelirken söyle sana ne gelir.
Süleyman Çobanoğlu bu kitapta da yer alan şiiri "Lamba"yı 1990'da Dergâh dergisinde yayınladığı zaman, getirdiği ses ve yenilikle, ısrarla sürdürdüğü şiirsel tutumla dikkatleri çekti. 1995'te ilk baskısı yapılan Şiirler Çağla, beraberinde çağdaş Türk Şiiri'nin son büyük tartışmasını da getirdi. Henüz doğuşunu tamamlamadan yok sayılan, son dönem şairleri nezdinde aceleyle gömülen yeni hece şiiri, Şiirler Çağla ile birlikte, beklenmedik bir dönemde umulmadık atılımını yaptı. Eğer, Büyük Türk Şiiri'nin ulusal
Süleyman Çobanoğlu, ilk kitabı Şiirler Çağla (1995) ile hem yoğun tartışmalara yol açmış hem de takındığı şiirsel tutumu sürdürüp sürdüremeyeceği konusunda merak uyandırmıştı. 14 yıl sonra, 2009'da gelen Hudayinabit, hem bu spekülasyonlara esaslı bir cevap verdi, hem de şairinin Türk Şiiri'nde açtığı alanı genişletip pekiştirdi. Hudayinabit, özü itibarıyla çağdaş Türk Şiiri'nin ilk dönemine bir saygı ifadesidir: Şair, Türkçe konusunda duyarlı ve kıskanç, yazdığı ve yayınladığı her bir dizeye karşı titiz ve
Gelse de trenden ikimiz insek camları buğulu iki tas çorba bir kitap -- çantana korkup tutunmuş kâğıdı samandan şiiri zorba ve o hışırdayan uykudan geçsek sobanın ayrımsız adaletinden çok büyük bir yağmur işte başlamış kimse çıkmayacak bugün evinden böyle susuyorum ben çok değiştim sense nasıl denir -- hâlâ o kızsın dinle ağlayarak çıkrık sesini işte şu dünyada yapayalnızsın her neyi dilesek burada olmaz en büyük erdemi bunun, susamak yalar yarasını içte bir geyik hepsi bu kadardır: adı
Tükendi
Yolu tez geçmelisin; cılız, cıvık bir nehir, Uysal bir zehir gibi kimseye ilişmeden Her şey sonsuz karşılık ve sonsuz hakedişdir Yaşamak bereketsiz; biz bize, didişmeden Öte yandan akşamı kollaman gerekir Satlere uymamak öcü çok kötü fena Her şey sonsuz karşılık ve sonsuz kakedişdir Terfilere karşılık teslimiyet ve gına Çocuklar iyi kolej, yarasa kahramanlar Ki onlar küt pabuçlar yamalılar giymesin Onlara ölçü/biçim tesbitli diplomalar İçinde kıvrılmalı bir hayatçık verilsin Eski evler içinde eski hatlar bi
Tükendi
´Şiir hakkında yazmak ya da söylemek, şiiri daima sıkıştırır. Yazdıklarım kimbilir ne; bunu tam olarak bilemiyorum. Yine de, şiirin, ´kıyamet koparken elindeki yeşil dalı dikmek´, tekrar tekrar kesilen damarlara tekrar tekrar ulanmak, içimizde dolanan sıcak kurşunun dilde soğuması demek olduğunu kavrıyorum. Beni uzaya dağılıvermekten, berbat bir duvarın ahmak bir tuğlası olmaktan kurtarıyor şiir: O ne sanıldığı kadar geniş, ne de sanıldığı kadar cılızdır.´
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1