Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Kur'ân-ı Hakîm'de en geniş sûrette anlatılan kıssadır Musa aleyhisselamın kıssası. Onun Firavun, aveneleri ve Benî İsrail ile yaşadığı imtihan, her çağın mü'minleri için bir 'istikamet dersi' niteliğindedir. Hz. Musa'nın Rabbinin emriyle Firavun'a gidişi ise, dikey ve yatay, iki düzlemde beraberce sürüp giden ortak zulme karşı, her iki düzlemde adalet çağrısının nasıl yapılacağını bize gösterir. Merkezinde Firavun'un yer aldığı 'zulüm konsorsiyumu'nun bir ferdi olmamak; bilakis, merkezinde Hz. Musa'nın yer
Tükendi
Siyer kitapları, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın altmışüç yıllık ömrü içinde büyük olayları ve özel günleri anlatır bize. Peki, Hz. Peygamber diğer günlerde, o özel günlerin akışını da belirleyen 'herhangi bir gün'de nasıl yaşamıştır? Neler yapmış, nelerden sakınmış, güne nasıl başlamış, gündüz ne ile meşgul olmuş ve geceyi nasıl karşılamıştır? Peygamberin Bir Günü, bir 'mikro siyer' olarak, işte bu soruların izini sürüyor ve Resûlullah aleyhissalâtu vesselamı 'herhangi bir gün'ünde anlatıyor. Özellikle
Tükendi
Akıl almaz bir karmaşanın ortasında yaşıyoruz. Yalanla doğrunun, yanlışla gerçeğin ayrıştığı dönemler çok gerilerde kaldı. Siyah ve beyaz net tablolar yok artık. Yerini, grinin her tonunu barındıran flu ve sisli manzaralar aldı. Burası neresi, biz kimiz, onlar ne, ne yapıyoruz, neden yapıyoruz, nereden geldik, niye geldik, nereye ve niye gidiyoruz... artık kolayca bilinemiyor. Daha önce "Medeniyetin Arka Sokakları" adıyla neşredilmiş olan bu kitap, bu vakıadan yola çıkıyor. Çoğu kez biz farkına bile varmada
Tükendi
Hidayet Allah'tan olmakla birlikte, kulların o hidayete doğru yürüdüğü tek bir yol yoktur. Bilakis, bir açıdan fıtratının dini olarak İslâm'a yönelen herkesin yolu birdir, ama bir başka açıdan fertlerin sayısınca ihtida yolu vardır. Bu kitap, farklı yollardan geçip hak din olarak İslâm'da buluşan insanların öyküsünü anlatıyor... Dünyanın dört bir yanından, farklı ırk ve kültürlerden bir dizi insan fıtrat dini İslâm'ı nasıl buldular, bu süreçte nelerle karşılaştılar, başlarından ne gibi olaylar geçti? Bir öy
Tükendi
İslam'ı seçen mühtedilere dair yazı ve çalışmalarda yer alan isimler genelde şöhret olmuş isimlerdir. Ve İslam'a geliş öyküleri daha ziyade bir başkası tarafından, yani ikinci elden anlatılır. Bu kitabı farklı kılan en önemli unsur ise, birinci elden öyküler içeriyor olması, diğer taraftan şöhretlere dair ‘sansasyonel' ihtida öykülerinden uzak durmasıdır. Bu kitap, onun yerine, dünyanın dört bir tarafından birçok insanın ırk, dil, renk, sınıf, kültür farkı taşımakla beraber fıtrat ve hayat dini olarak İslâm
Tükendi
"Ve bazıları ışığın, bazıları gölgenin peşine düştü" der "Çorak Ülke"nin büyük şairi T.S. Eliot. İnsanlık tarihini de bu şekilde okumak mümkündür aslında: ışığın peşine düşenler, gölgenin peşine düşenler. Gölgeler ve Işıklar'da ise, ışığın peşinden gitmiş, ahir zaman şartlarında Kur'ân'ın aydınlığında yaşamış bir isim olarak Bediüzzaman'ın hayatından ve eserinden ilhamla kaleme alınmış yazılar biraraya geliyor. Bu kitabın kimilerinin gölgeler, kimilerinin ise ışığın peşinde gittiği şu dünyada nelerin gölg
Tükendi
Bu kitap, hikmetli cümlelerle süslü bir fikir bahçesi... Yazar Metin Karabaşoğlu'nun ‘yazmadığı' düşüncelerini içeriyor: yazmadığı, fakat farklı sohbet zeminlerinde dile getirdiği, bir kenara not düşülmüş ve daha sonra bir bütün halinde devşirilmiş düşüncelerini... Düşünceler'in sayfaları arasında yer almış her bir cümleyi bir çekirdek veya bir ağaç olarak algılayabilirsiniz. Her bir düşünce, kimimiz açısından yeni fikir açılımları için birer çekirdek, kimimiz açısından ise meyvelerinden yararlanacağı birer
Tükendi
Sürekli değişen, her an yenilenen bir dünyada yaşıyoruz. Yapraklar yeşeriyor ve düşüyor, çiçekler açıyor ve soluyor, yıllar geçiyor ve gidiyor. Her an değişim, her an yenilenme, an be an gelip geçmeler içinde yaşıyoruz. İşte böylesi bir dünyada hiç değişmeyen şeyler de var: sorular... Kim olduğumuza, neden burada olduğumuza dair sorular... "Ben kimim? Neden buradayım? Nereden geldik, nereye gidiyoruz?" Geldim, Gördüm, Sordum, varoluşa dair bu temel sorulara mütevazı bir cevap arayışıdır.
Uzun bir yolculuğa çıkalım. Çölleri geçelim, okyanusları aşalım. Ve bunun adını "hayat yolculuğu" koyalım. Zamanın ve mekânın ötesine varalım. İç dünyamızda yol alalım ve orada huzuru bulalım. Ama yolculuklar yalnız çekilmez, bilirsin. İnsan bir arkadaş ister yanında... Sûfîlerin yol öykülerinden hakikatler devşiren bu kitapta siz de yol arkadaşımız olur musunuz?
Tükendi
Kendini çaresiz hissettiğinde, "Hayat ne zor!" deyip, başını alıp uzaklara gitmek istediğinde... Gitme, dur! Mutluluk düşündüğün kadar uzakta değil. Seni yoktan var eden, ellerini her açtığında yanında olan, mutluluğuna mutluluk katacak biri var ve O hep yanımızda! Bu kitapta açtığın her yeni sayfada, okuduğun her yeni öyküyle O'nu biraz daha tanıyacaksın. Ve O'nu tanıdıkça mutlu olacaksın...
Tükendi
Sahte yaldızlardan, bir var olup bir yok olan parıltılardan tatmin olmuyorsan, karanlıklardan ürküyorsan, bitmek tükenmek bilmeyen bir ışık arıyorsan... Tek istediğin, sonu olmayan bir aydınlığa ulaşmaksa; mesellerden bir köprü sunuyoruz sana... Meselden hakikate ulaştıran, sonsuz nurlarıyla bütün varlığı aydınlatan bir ışık kaynağı sunuyoruz; haydi, sen de bir adım at sonsuzluğun ışığına!
Haydi, gel benimle! Seni o en mutlu günlere götürmek için buradayım. Uzun yıllar öncesine gideceğiz, hem de ışık hızıyla... Kaybolmaktan mı korkuyorsun yoksa? Bunu hiç dert etme. Çünkü bizi bizden daha çok düşünen bir yol göstericimiz olacak yanımızda... Hâlâ ne bekliyorsun? Haydi, beraberce en mutlu günlere, Saadet Asrına gidelim ve bütün çağları aydınlatan dersler devşirelim!
Tükendi
Hindistan'daki sucu, yaşlı bir Kızılderili, Japon adalarındaki iki keşiş, Bağdat'taki tüccar ve daha kimler kimler... Dünyanın dört bir ucundan nice insan kalkıp senin yanına geldiler bu kitapta. Onlar, geçtikleri yollarda güzel davranışlarıyla örnek oldular. Çevrelerindeki insanların kalplerini iyileştirdiler. Hastalanmış kalplere çareler buldular. Peki, sen de onların yaptığından kendine bir hisse çıkarıp senin de kalbin iyileşsin ister misin?
Tükendi
Her insan, aslında bir ‘mucize avcısı' olarak doğar. Ama bazıları zaman içinde bu yeteneğini unutur, bazıları ise gün geçtikçe geliştirir. Yeter ki, gözlerimiz ‘bakmak'tan öte, görsün. Yeter ki, kulaklarımız ‘işitmek'ten öte, duysun. Yeter ki, her gün gözümüz önünde olup bitiyor diye, ‘sıradanlık' perdesi örtmeyelim üzerlerine... Şu güzelim kâinatta ‘olağan' deyip geçiştirilecek hiçbir şey olmadığını, herşeyin ‘olağanüstü' olduğunu görebilelim yeter ki... ‘Mucize avcısı' nasıl olunur, merak ediyorsanız; gel
Tükendi
Risale Okumaları dizisinin bu üçüncü kitabında Karabaşoğlu, Said Nursi'nin nice insanı hayranlığa sevkeden derin ve engin tefekküründeki anahtar noktanın ne olduğu sorusunu soruyor ve sürdüğü iz ile cevabın "şefkat" olduğuna kanaat getiriyor. Bu kitap, "şefkat"i merkeze alan okumalarla, "bir insan" olarak Bediüzzaman'dan ve eserlerinden insana dair dersler çıkarıyor ve okuru da onun yürüdüğü "şefkat yolu"ndan yürümeye davet ediyor...
Risale Okumaları dizisinin bu ikinci kitabında Karabaşoğlu, bizi yaşadığımız hayatın tam ortasında, Risale-i Nur'un satırları arasında bir yolculuğa çıkarıyor. Ve özellikle, "bölünmüş" haldeki zihinlerimize ve hayatlarımıza dikkat çekerek, iman ile İslâm, din ile hayat, kâinat ile insan arasındaki zaten mevcut bütünlüğün bizim zihnimizde yeniden inşası için Said Nursi'nin sunduğu imkânları gözler önüne seriyor.
Tükendi
Metin Karabaşoğlu'nun Risale Okumaları dizisinin bu ilk kitabı, ciddi nazarların ciddiyetle Risale-i Nur'a yönelmelerine; onu zaten okuyanların da daha dikkatle bakmalarına vesile olma maksadıyla kaleme alınmıştır. Yazar, Risale-i Nur'un "aşılmak" gibi bir derdinin değil, "açılmak" gibi bir derdinin olduğu düşüncesinde.
Tükendi
"Cilt bakımı"nın koskoca bir sektöre dönüştüğü, uğruna on milyarlarca doların, nice emeğin ve zamanın harcandığı bir "görüntü" dünyasının unutulan gerçeğidir ruh bakımı. Oysa mideler gıda, ciltler bakım istediği gibi, ruhun da bakıma, özene ve beslenmeye ihtiyacı vardır. Gelin görün ki, "madde"ye odaklanmışsa gözler, "mana" unutulur. Cilde ve bedene yoğunlaşmışsa nazarlar, ruhlar bakımsız kalır. Bu kitap, işte bu gerçekten hareketle gelişen denemeleri içermektedir. Modern "yaşantı"ları eleştirel bir gözle d
Tükendi
Uzmanlıklar çağında yaşıyoruz. İvan İllich'in deyimiyle "kabiliyetsizleştirici uzmanlıklar çağı"nda hem de... Her konuyu "uzman"lara bırakırken, fıtratın sesi de, vahyin sesi de duyulamıyor kulaklarımızda. Bunca gürültü arasında, kendi iç sesimizi dahi duyamaz haldeyiz. Oyuncak Tamirhanesi bu duruma karşı yürekli bir isyanın ifadesi. Özelde psikolojizmin insana tahakkümüne meydan okuyan Metin Karabaşoğlu, şu gerçeği seslendiriyor: İnsanı tanımak, bir "uzmanlık" konusu değildir. Kendi iç sesine ve vahyin ses
Tükendi
Kur'ân bir kalbe gerçekten indiğinde neleri değiştirdiğinin apaçık delili, Asr-ı Saadet'tir. İstidatlı ama kupkuru bir toprak gökten inen yağmur sularıyla beslendiğinde nasıl 'kıştan sonra bahar' yaşıyorsa, Kur'ân'ı 'kalblerinin baharı' kılan hayatlar da işte öylesi bir değişim ve dönüşüm yaşamışlardır. Peki, sahabiler başta olmak üzere bindörtyüz yıldır nice hayatı değiştiren, nice kalbi kıştan bahara sevkeden Kur'ân, bizim kalblerimize ne kadar indi? Hayatımızı ne kadar Kur'ân'la yaşıyor; ne derece Kur'ân
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1