Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Sevmek Ölmekle Başlar" diyor Murat Başaran. Bir kitap için oldukça düşündürücü isim bulmuş. Birisine korkunç gelen ölüm olayı, bir diğerine sevgili ölüm olur. Mesele farkı idrak etmekte. Murat Başaran'ı okursanız yakaladığı üslûbu ve ördüğü tefekkür motifli cümleleri biraz hayret, biraz da takdirle karşılarsınız. Abdurrahim Karakoç Murat Başaran tarihi ve manevi motifleri ustaca yerli yerinde kullanıyor. Dili çok sade olmasına rağmen, şiirli ve zengin...Kendisinden çok güzel eserler bekliyorum... Ahmet Kab
Ve biz, at sırtında Orta Asya'dan hicret eden yorgun bir kavimdik. Kendisine yurt arayan bir aşirettik; nihayetinde birkaç yüz çadırla Söğüt'e yerleştik. Bizim hikâyemiz işte böyle başladı. Çadırımızın direğini Söğüt'e diktik. İplerinin çivilerini 3 kıtaya çaktık. Torunlarından olmakla kendimi ‘bahtiyar' hissettiğim ecdadım Ertuğrul Gazi'den Vahideddin Han'a teşekkür hisleriyle doluyum. Keşke hepsini tek tek görebilseydim ve ellerinden öpebilseydim. Ve fakat müsterihim: "Cennet bunun için değil mi?"
Daha dün doğmuştum. Ve öleceğim... Doğmakla ölmek arasındaki mesafede "Koskoca bir ömür" saklı olduğunu söylüyor kimileri... İnanmıyorum. Ölüm... Burada durmak lazım. Öleceğim... İstanbul gerilerde kalacak. İstanbul... Bir günlük ayrılığın bile içimde gurbet duyguları uyandırdığı sevgili diyar... Ve sevdiklerim...
Tükendi
? Aşk mı, dedi kadın. Sanki Yavuz âşık olamazmış gibi! ? Aşk, dedi Yavuz. Yaşadığıma, daha doğrusu hissettiğime ilk anda ben de isim koyamadım. Ama olsa olsa aşk olurdu bunun adı. Çünkü iptal oldum bir anda. Bir anda bir duygunun potasında eridim âdeta. Eridim ve bittim. Kadın dikkat kesildi. Dinlediğini açıkça belli etti ve sanki her hâliyle "Anlat, eğer aşkı anlatacaksan acele et." der gibiydi. Yavuz "Artık anlatmayacağım." deyip kalksa, gelmek için bu kadar inat eden kadın neredeyse onu durduracak ve kon
"Bir ömür boyu" yetmezdi bana... Ben seni severek... Cenneti istemeyi öğrendim; ve sonsuzluğu... Uykuyu uysal bir kedi gibi yanıma alıp, şafak vakti ettiğim dualarda... Sana ve sevgime bakıp... Rabbimi öğrendim... O'nun büyüklüğünü öğrenmenin mümkün olmadığını öğrenip... Hayreti öğrendim...
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi ? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çay da kokardı... Domates de... Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu. Dışarıda kar... İçeride huzur... Siyaset, ekonomi, krizler ve entrikalar... Kimin umurunda... Ne güzel cahildi. Mutluluğun resmini çiziyorduk...
Tükendi
"Ve biz, at sırtında Orta Asya'dan hicret eden yorgun bir kavimdik... Kendisine yurt arayan bir aşirettik; nihayetinde birkaç yüz çadırla Söğüt'e yerleştik. Bizim hikayemiz işte böyle başladı. Çadırımızın direğini Sögüt'e diktik. İplerinin çivilerini 3 kıtaya çaktık." Torunlarından olmakla kendimi "bahtiyar" hissettiğim ecdadımın, tek tek Ertuğrul Gazi'den Vahideddin Han'a hepsine teşekkür hisleriyle doluyum ve keşke hepsinin tek tek ellerini öpebilseydim, görebilseydim... Ve fakat müsterihim : "Cennet bun
Yavuz, işinden ayrılmasıyla, çatırdayan evliliğiyle, kafasında çocukluğundan kalma çözümlenmemiş problemler ve anlam arayışlarıyla derin bir girdabın içerisindedir. İşyerinde uluslararası bağlantıları olan pis tezgâhların ortasında çaresiz bulur kendini. Tespit edemediği bir kıskacın ortasında nefes alanı her geçen gün daralmakta, anlayamadığı bir oyunun dışarı atılan piyonu olduğunu fark etmektedir. Dertleşmek için onu çağırır, o kadını… Hem hayat arkadaşı hem yabancı, hem en yakını hem Kaf Dağı´nın ard
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1