Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 40 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Emily Brontë’nin bir başyapıt olan tek romanı Uğultulu Tepeler aşk üzerine yazılmış en nadide eserlerden bir tanesidir. Yaşadığımız çağın ruhuna tezat, ölümsüz bir aşkın, olağanüstü tatlılıktaki bir sevginin, sarsıntılı bir sadakatin, insanı ölüme terk eden bir ihanetin, uzun süre planlanacak olan bir intikamın gölgesini sayfayı her çevirişinizde ürpere ürpere hissedeceksiniz. Emily Brontë 30 yaşında ölmeseydi, kim bilir başka insanlığımızın hangi karanlık yönlerine gotik ve melodramatik öğeleri mükemmel b
Eskimeyen Aşk Klasikleri serimizin kitaplarından biri olan Uğultulu Tepeler, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının en güçlü kadın yazarlarından, Emily Brontë'nin tek romanıdır. Günümüze kadar değerinden hiçbir şey kaybetmemiş bu eşsiz eserde, yıllardan beri süregelen bir aşk hikâyesine ve Heathcliff'in acılarla dolu intikamına tanıklık edeceksiniz. Uğultulu Tepeler'i okurken; bir aşkın, bazen ne yaşanırsa yaşansın asla bitmeyeceğini Catherine ve Heathcliff'in hareketli ve tutku dolu hikâyesinde, sevginin varlı
Tükendi
İngiltere'de 19. yüzyılın ikinci yarısı (Victoria dönemi) orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce erkek kimliğiyle şiirler yazmış sonra kendi adlarıyla, klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmışlardır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel yapıtlarından birini, ilk ve tek romanı Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre
Uğultulu Tepeler, 1847'de yayımlandığında, dönemin ahlak kurallarına meydan okuduğu gerekçesiyle eleştirilirken; Emily Bronte, yazdığı tek kitapla İngiliz Edebiyatı'nın unutulmazları arasına girdi. Fakat kitabının başarısını göremeden daha otuz yaşında öldü. Zeplin Kitap, Bronte'ye aşina olan klasikseverleri bu unutulmaz eseri bir kere daha okumaya, daha önce hiç okumamış olanları ise Uğultulu Tepeler'in karanlık ve soğuk atmosferine çağırıyor. Yıllara yayılan katmerli bir suç eyleminin, zalimle masumu kar
Tükendi
Rüzgârlı Yorkshire tepelerindeki eski bir çiftlik evi karanlık sırlar barındırıyor. Uğultulu Tepeler olarak adlandırılan bu yerin ve sakinlerinin tuhaf ve acılarla dolu bir hikâyesi var. Çiftlik evinin gizemli sahibi Bay Heathcliff, ıstırap içinde ve yalnız bir hayatı seçip tüm dünyayla ilişkisini kesmiş hâlde artık. Uğultulu Tepeler üzerindeki bu kasvetli havanın dağılması mümkün olabilecek mi? EmilyBrontë'nin sevgi, kin, nefret, tutku gibi güçlü duygularla örülü bu büyüleyici hikâyesi, yazıldığı ilk günkü
Kitap İçeriği "Ben de kendimi akıllı uslu bir insan olarak görüyorum elbette. Ömrüm boyunca dağlar arasında yaşayıp belirli insanlarla belirli hareketleri gördüğüm için de değil bu. Ben aklımı başıma almamı öğreten sıkı bir disiplin altında büyüdüm; sizin tahmin edebileceğinizden çok fazla kitap okudum, Bay Lockwood. Bu kitaplıkta, benim elimden geçmemiş tek kitap bulamazsınız. Yalnız Yunanca, Latince, Fransızca kitaplardan yararlanamadım... Ama, hiç olmazsa bunların hangi dillerde yazıldıklarını bulabilir
Tükendi
İngiltere'de XIX. yüzyılın ikinci yarısı (Victoria dönemi) orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce erkek kimliğiyle şiirler yazmış sonra kendi adlarıyla, klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmışlardır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel yapıtlarından birini, ilk ve tek romanı Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre
Wuthering Heights is a tale of two families, the Earnshaws and the Lintons. The story is set in an extreme landscape on the wild moors, weather-beaten by icy winds, storms and rain. Characters are imprisoned or confined in Wuthering Heights. The ghost of Catherine Linton appears in the opening chapters and we are witness to dreams, visions and supernatural incidents. The story of the Earnshaws and Lintons spans three generations and is full of torture, tyranny and intolerable cruelty. It hinges on the soul
"Catherine Earnshaw, may you not rest as long as I am living. You said I killed you--haunt me then. The murdered do haunt their murderers. I believe--I know that ghosts have wandered the earth. Be with me always--take any form--drive me mad. Only do not leave me in this abyss, where I cannot find you! Oh, God! It is unutterable! I cannot live without my life! I cannot live without my soul!"
Tükendi
İngiliz edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi romanını okurken, muhteşem kurgusu sayesinde, Uğultulu Tepeler'in insanı büyüleyen rüzgârı da hissedilir. Yazarın yarattığı atmosfer, bu intikam hikâyesini anlaşılır kılan bir düğümle okura bağlar. Yeryüzünün en yabani, en merhametsiz, bununla birlikte en tutkulu aşığı Heathcliff'in bir lanet gibi taşıdığı sevdasının ağırlığıyla etrafındakileri sürüklediği bataklıkta boğulmayan kalmaz. Sonraki nesilleri de etkileyen kin ve haset dolu aşkta, Catherine'le birlikte en
Tükendi
"I cannot express it; but surely you and everybody have a notion that there is or should be an existence of yours beyond you. What were the use of my creation, if I were entirely contained here? My great miseries in this world have been Heathcliff's miseries, and I watched and felt each from the beginning: my great thought in living is himself. If all else perished, and he remained, I should still continue to be; and if all else remained, and he were annihilated, the universe would turn to a mighty stranger
Emily Bronte was a great writer of the early 19th century. Emily was born on 30 July 1818 in Market Street in Thornton bear the rapidly growing town of Bradford in Yorkshire. Her father Patrick Bronte was a clergyman. Her mother was Maria Bronte. The couple had 6 children. Emily was their 5th child. In 1820 the Bronte family moved to the village of Haworth. Unfortunately in 1821 her mother Maria Bronte died. Her aunt came from Cornwall to look after the family. In 1824 Emily Bronte was sent to the clergy da
Tükendi
Brontë Kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği Victoria döneminde, önce bir erkek kimliğiyle şiirler yazmış, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmışlardır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu roman, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göreyse her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser ya da insanın içine işleyen bir anlat
Tükendi
İngilterede XIX. yüzyılın ikinci yarısı, Victoria Dönemi olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Brontë 1848de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeleri bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine gör
Tükendi
Londra'nın hareketli yaşamından bunalan Joseph Lockwood, taşraya yerleşip inzivaya çekilmeye karar vermişti. Yorkshire'da bir malikâne kiralayıp, yalnız bir yaşam kurma çalışmalarına başladı. Ancak düşünmesi gereken bazı önemli noktalar vardı. Acaba yalnız yaşamayı seviyor muydu ya da bu kırlar yeterince huzurlu muydu? Ev sahibine yapacağı nezaket ziyaretinde bu iki sorunun yanıtını da öğrenecekti. Çarpıcı güzellikteki sakin kırlar etkileyici bir maceraya sahne oluyordu ve olayların nasıl sonuçlanacağını ki
Uğultulu Tepeler Emily Bronte'nin eserinden uyarlanmıştır. Karanlık sırların, kavuşamayan âşıkların vahşi Yorkshire kırlarında geçen büyüleyici öyküsü... Talihsiz aşkları, intikam hırsıyla büyük bir drama dönüşen Cathy ve Heathcliff ile tanışmaya hazır mısınız?
Bir erkekten daha güçlü, bir çocuktan daha saf, hiç kimseye benzemeyen kendine has bir yaradılıştaydı." Kız kardeşi Charlotte'un gözünde Emily Bronte. Tek romanı Uğultulu Tepeler, 1848 yılında otuz yaşında ölmeden bir yıl önce yayınlandı. O da İngiliz dilinde yazılan en müthiş ve de eşi benzeri olmayan kendine has bir eserdir. Catherene Earnshaw'un, kara yağız Heathcliff'in bu karanlık ve unutulmaz öyküsü, "kırsala özgü, yabanıl ve bir funda kökü kadar iç içe girmiş giriftliktedir". Ve Emily Bronte'de onla
"Hikayenin temposunu çok sevdim. Sürekli ‘Şimdi ne olacak?' diye düşündüm. Gotik atmosfer de hoşuma gitti."  Daisy, 13 "Her şeyi gözlerimle gördüm. Bana her şeyi anlattılar. Yaşananların hepsinde benim de bir rolüm oldu." Nelly Dean hayatı boyunca Uğultulu Tepeler'in sakinlerine hizmet etti. Anlatacak çok hikâyesi var. Üstelik bunları size anlatmak istiyor. Nelly'nin hikâyesi, olayların geçtiği kırlar gibi yabani ve fırtınalı. İnsanlara dadanan hayaletlerle, aşk ve nefretle, üzüntü ve öç alma isteğiyle
Tükendi
Bütün dünya onun bir zamanlar yaşadığının, benim de onu kaybettiğimin korkunç hatıralarıyla dolu sanki! Kasvetli York kırlarındaki Thrushcross Grange'in yeni kiracısı Lockwood'un, bir gece ev sahibinin Uğultulu Tepeler'deki evine sığınmak zorunda kalmasıyla başlıyor hikâye. Gecenin sakinleşmesi beklenirken, geçmişin rüzgârları ve fırtınaları da köşkün içinden yükseliyor. İngiliz edebiyatının en gerçekçi erkek karakterlerinden Heathcliff ve en sevilen kadın kahramanlarından Catherine Earnshaw arasındaki g
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 40 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1