Dağlarca çocuklar için yazdığı kitapları "Dağlarca Çocuklarda" dizisinde topladı. Bir balina ile bir mandalinanın sıcak dostluğunun anlatıldığı Balina ile Mandalina'yı bu dizinin ilk kitabı olarak yayınlıyoruz. Düş'le gerçek birbirine yakındır Bilmez misin Düşler Güçlü düşler Gerçek olur er geç.
Mutluluğun Sonu
- Ben Mandalinacık seviniyordum
Gök yuvarlağına bakarken
Güzel çocuğun elinde.
Ne olduysa oldu
Düşüverdim hızla
Denize: Cup.
Bir de ne göreyim şimdi
Mavimsi olmuş
Benim altın sarılığım.
İlk Buzl
Ozanımız bu kitabı kalem tutmasını, düzgün yazı yazmasını bilen çocuklara sunar. İlk şiir anadilimizi sevdirmek isterken, son şiir yeryüzünü yakınlaştırmaktadır çocuğa.
İlkokul 3le başlar belki
Kalemde bir aydınlık vardır
Çocuk ellerini seven
İlkokul 3le başlar belki
Yazıda bir aydınlık vardır
Çizgisiz kâğıtlarda bile dümdüz -
Yürümeyi seven
Dağlarca Çocuklarda: 2
Ozanımızın en çok uğraştığı yapıt. Belli sayıdaki sözcüklerin yer değiştirmesiyle oluşan bu çalışma Türk dilinin kendine özgü olanaklarını gösterir. Son şiirde 14 sözcükle, hiç yeni sözcük katılmadan 12 şiir elde edilmiştir.
işte
uzakları masal güpegündüz
o çocuk gibi ağaçların
aradım geceleyin
anlaşılmamış gözlerini
nasıl
uyurlar
görürler nasıl
Uygarlık ekmekle, suyla, havayla beslenmez. Karşıdüşüncediruygarlığı doğuran, yaşatan, geliştiren.
Her çağda bizi uyanık tutan karşıdüşüncelerdir. "Elmanın
yere düşmesinden", "Aya değen ilk güdümlü mermiye"dek.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 1961-1962 yıllarında yayımlanan,"aforizma tılsımlı" Vatan Gazetesi yazıları
Türkçeyi "ses bayrağım" diye niteleyen şairin dönemin
ruhundan da beslenen düşünme pratiğini gösterirken,
gerek felsefi içerikleriyle asıl yapıtı Şiirine açılan yalınlığı
ve yoğunluğu birleştirerek b
Ozanın Konya´da geçen çocukluğunun sinema olayı. Yaşanmış bir öykü. O yılların dinlenme günü olan cumalarda annesiyle, kardeşleriyle sinemaya nasıl gittiklerini, kadın-erkek ayrı yerlerde oturduklarını, sinemanın bir kırgezintisi yaparcasına yemeklerle, testilerle dolu yaşamını, okuma bilenlerin azlığı yüzünden sinemacının filmi gür sesiyle anlattığını dile getiriyor Ozan.
Sevinirdim ya çok
Korkardım da
İçine girerken
Kapkaranlık oluverirdi
Güpegündüz
Göz masal
Bu kitap bir cocuğun geri kalmış saatleri düzeltme çabasını anlatır. Ülküdeşi olan öbür çocuklarla kentte yayılmalarını , bütün saatleri geri kalmışlıktan kurtarmalarını anlatır. Sonunda ülke "çağdaş uygarlık düzeyine" ulaşacaktır.
Geri kalmış benimki dedi
Avucu parmakları gerçekle sızlamış
İleri aldı bir bir
Kendi saatini çabucak
(Tanıtım Yazısından)
Bu bir çocuk romanı. Okuma yazma bilmeyen çocukların öğrenmeye karşı duydukları özlemi anlatmaktadır. "Çocukların da, büyüklerin de seveceği bir yapı" diyor Ozan.
Yağınca kar
Üstü dolan çamların hepsi
Benziyor A´lara
Seviyorum daha çok
Çamları
Kar yağınca ven
lk bölümde Atatürk
ilkokul 2deki çocuğun duyarlılığıyla anlatılmaktadır.
Bu duyarlılık onun eğitiminin
yönünü sağlayacaktır.
İkinci bölümdeki şiirler ise öğrencinin Mustafa Kemal sevgisini yaşamasıdır.
Eğil
Yurt toprağının
Altını dinle
Orda bir bayrak var
Adı: Uygarlığımız
Gökyüzüne çıkmak ister seninle
Ozanımız Dağlarca çocukları ilkokulun
bütün odalarında gezdirmek istemektedir.
Bu kitap okula başlayan yavrunun izlenimlerini sergiler.
İlk günden başlayan bu eğilim
bütün öğrencilerin bir sevgi yumağı
olmasıyla sona erer.
Sırama oturunca ben
Yan yana getiriyorum ayaklarımı
Sağa sola
Uzanmasınlar
Burunlarını yere vurmasınlar
Oyunlara kaçıp gitmesinler istiyorum
Öğretmeni dinlesinler istiyorum
(Arka kapak yazısı)
Sen bir sözcuk sayma beni betiklerinden
Çeker giderim butun tumcelerden
butun dizelerden
Boşluğum kalır
Göklerden bin kat iri
Tadımlık
Giriş
Fazıl Hüsnü Dağlarca (19142008) Türkçenin ve dünya şiirinin en verimli şairlerinden biridir. 73 yıllık yayın yaşamında, irili ufaklı 150ye yakın yapıt bırakmıştır. Dağlarca şiirinin niceliğiyle birlikte kapsadığı alanlar, kitaptan kitaba şaşmayan niteliği, onu eşsiz bir konuma yerleştirmektedir.
Biz bu seçkide, onun önemli yapıtlarının bazılarından şiirler su
"Bitkiler çocuklar için sanki bir oyundur. Ne çiçek, ne ağaç... başka bir görüntü. Bu yapıtta bitkiler evreni çocuğun gözleri önüne serilmektedir.
Bir Bitkiler Okulu'nda buluşmaları, ağaçların odalara sığamadıkları için 'Açıköğretim' ile eğitildikleri anlatılmaktadır. Bitkilerin sevilmesi önerilmektedir çocuklara. "
Ağaçlar esen yeli sever
Esen yel
Ağaçları sever
Kuş
İkisini birden sever
Çocukların hepsi
Üçünü birden sever
Çocuk ve Allah Türk şiirinin en özgün,
dil ve yapı bütünlüğü bakımından en sağlam yapıtlarından biri. Türk edebiyatında çok az kitap böylesine kalıcı bir yer edinmiş, neredeyse yazarını aşan bir üne ulaşmıştır.
Bin yıllık Türk şiirinin son yüzyıldaki
evrensel verimlerinden biri olarak varlığını sürdürüyor Çocuk ve Allah. İnsanın evrendeki yerini, doğanın görkemi karşısındaki sarsılış ve duyuşlarını zengin, çocuksu bir düşgücüyle, şaşırtıcı bir duyarlıkla dile getiriyor şair.
Yayımlanışının 70. yılında yer
Tadımlık
Elinizdeki kitap Ozanımızın ilk çocuk romanıdır. Çocukların hayal gücüyle örülmüş dizeler bizi onların evrenine götürür.
Şaşkınlığım artıyor sarı karanlıkta
Yıldızlar ayak ucum, baş ucum şimdi,
Sıcaklığı göğün
İçimin sıcaklığına karışıyor
Karışıyor sıcaklığı göğün
İçimin çocukluğuna.
Yapı Kredi Yayınları, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ölümünün ardından kitaplarına girmemiş şiirleri "Kaçaklar" üst başlığıyla yayımlamaya başlamıştı. İşte bu "Haydi 2" kitabı, "Kaçaklar" dizisinin ikinci cildidir. Aynı zamanda Dağlarca'nın 1968'de yayımlanan "Haydi" adlı dörtlüklerden oluşan kitabının devamı niteliğindedir. Bu kitapla, Dağlarca'nın kamuya açılmamış arşivlerinde olduğu bilinen büyük bir "dörtlük" toplamı gün yüzüne çıkıyor.
Çok deme sen
Dörtlüklerime benim
Bir bir dağıtsam onları
Birer sözcük bi
Bu kitabı için Ozan şöyle diyor:
"Gülmek,gülümsetmek, çocukların afacanlığına göz gezdirmek çok tatlı bir çalışma."
Söylenmezdi gerçek adları iki çocuğun
Biri Cin diye anılırdı
Biri Cincik
Şeytana külah giydirirlerdi afacanlıkta
Tadımlık
TANITMA
Söylenmezdi gerçek adları iki çocuğun
Biri Cin diye anılırdı
Biri Cincik
Şeytana külah giydirirlerdi afacanlıkta.
Yıllar geçti aradan
Bugün bile
Birine gülmekteler
Birine daha çok gülmekteler.
Bir oyuna dönüştürmüş Dağlarca bu kitabında her şeyi. Akla gelebilecek her şey bir oyun, dünyamız ise bir oyun okulu. Anlatırken güzel güzel oyunları, unutmamış ama sözü karanlık bir oyuna, savaş oyununa bağlamayı. Atatürkten, Ankaradan, Kurtuluş Savaşımızdan söz etmeyi unutmamış. Mustafa Delioğlunun desenleriyle, tam bir şiir şenliği Sıraya Girmek 1
Keman mısın? / Ekle bir tel mavi aydınlığa
Piyano musun? / Üç elin olsun ışık mermerlerine dokunan dokunmayan
Soluklu çalgılarda mısın? / Anımsa sevi solumalarını, dinle
Ayrı ayrı okusunlar / Birlikte okusunlar
İki yazıda ulaşsınlar üç evrenselliğe
Ozan değişik konuları işlerken Cincikte, insanı gülümsetir de.
Usu güldürmede
Hepimizin gördüğü yaşadığı
Ta gerilerde kalmış anılarını anımsatır
Cincik öyküleriyle sunduklarımız
Tadımlık
Çıt
Öğretmen gecikmişti biraz
Geçti onun yerine Bizimki
Çabucak soruverdi arkadaşlarına çabucak:
Simit parayla
Kalem parayla
Elma parayla
Önlük parayla
Ayakkabı parayla
Keçiboynuzu parayla dedi
Peki parasız ne var?
Çıt çıkmadı odada
Hepsi
Hepsi sustular ürkünç.
Büyümemiz işe yaramamız dedi çabucak
Parasız olan.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.