Bu öyküler iki-üç kez okunmalı. Özdemir Başargan, Türk "konuk işçileri"nin çalışma koşullarını yakından tanıyor. "Konuk İşçi" olgusundan kaynaklanan düşmanlıkların az, ama yeğin ağrısını duyuyor. Kapalı kapı ardında, uzun geçeneklerde üretilen iş arkadaşlığına karşı kayıtsızlığı, yurtsuzluğu gözlemlemiş. Onun öyküleri suçlamıyor, yargılıyor, biraz daha insanlık, biraz daha karşılıklı anlayış! O denli olanaksız mı bu?
Başargan´ın öyküleri bize ayna tutar. Bu aynada kendimizi izleyelim!
- İngeborg Drewitz-
Göksel dinlerde insan; insan değil, kuldur. Yalvaçlar (Peygamberler), İncil´de olsun, Kur´an´da olsun çoban konumunda; İnsanlar ise koyundur. Ve koyunun kaval dinlediği gibi Papaz´ı, İmam´ı dinlemekle koşullu. Eleştiremez, yeremez, soru soramaz. "Bilinçlenmesin, dinlesin! Öğrenmesin, ezberlesin!" isterler. Günah virüsü şırınga ederler. Gözün zinası, dilin, yüreğin, zinası vardır. Ellerin, ayakların zinası da cabası. İnsana kendini, özbenliğini yokumsatır. Beyni, elleri, ayakları kötürüm. Çağdaş atılımlara k
Toplam 2 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.