Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Muzaffer Oruçoğlu'nun dört ciltlik roman dizisi Grizu, Türkiye'de kömür madenleri odağında işçi sınıfının gelişimini her bir ciltte ayrı bir tarihsel döneme odaklanarak ele alıyor. Yazarın başyapıtı olarak görebileceğimiz bu eseri bir çeşit belgesel roman olarak okumak da mümkün. Fakat Oruçoğlu Grizu'da da esrarlı, delişmen, taptaze roman dilinden ödün vermiyor. Grizu, müthiş ayrıntılı saha anlatımına, madencilikle ilgili yakından gözlemlerle beslenen gerçekçiliğine, romanın arka planında her biri yakın dön
Tükendi
Muzaffer Oruçoğlu'nun dört ciltlik roman dizisi Grizu, Türkiye'de kömür madenleri odağında işçi sınıfının gelişimini her bir ciltte ayrı bir tarihsel döneme odaklanarak ele alıyor. Yazarın başyapıtı olarak görebileceğimiz bu eseri bir çeşit belgesel roman olarak okumak da mümkün. Fakat Oruçoğlu Grizu'da da esrarlı, delişmen, taptaze roman dilinden ödün vermiyor. Grizu, müthiş ayrıntılı saha anlatımına, madencilikle ilgili yakından gözlemlerle beslenen gerçekçiliğine, romanın arka planında her biri yakın dön
Tükendi
Muzaffer Oruçoğlu'nun dört ciltlik roman dizisi Grizu, Türkiye'de kömür madenleri odağında işçi sınıfının gelişimini her bir ciltte ayrı bir tarihsel döneme odaklanarak ele alıyor. Yazarın başyapıtı olarak görebileceğimiz bu eseri bir çeşit belgesel roman olarak okumak da mümkün. Fakat Oruçoğlu Grizu'da da esrarlı, delişmen, taptaze roman dilinden ödün vermiyor. Grizu, müthiş ayrıntılı saha anlatımına, madencilikle ilgili yakından gözlemlerle beslenen gerçekçiliğine, romanın arka planında her biri yakın dön
Tükendi
Muzaffer Oruçoğlu'nun dört ciltlik roman dizisi Grizu, Türkiye'de kömür madenleri odağında işçi sınıfının gelişimini her bir ciltte ayrı bir tarihsel döneme odaklanarak ele alıyor. Yazarın başyapıtı olarak görebileceğimiz bu eseri bir çeşit belgesel roman olarak okumak da mümkün. Fakat Oruçoğlu Grizu'da da esrarlı, delişmen, taptaze roman dilinden ödün vermiyor. Grizu, müthiş ayrıntılı saha anlatımına, madencilikle ilgili yakından gözlemlerle beslenen gerçekçiliğine, romanın arka planında her biri yakın dön
Tükendi
"Işıltılar İmgeler: Ressamın Minör Dünyası", adına uygun bir üslupla kaleme alınmış öykülerden ve onlara eşlik eden yazarın kendi resim çalışmalarından oluşuyor. Resimle edebiyatın bu denli iç içe geçtiği, öyküleri okurken resime ve ressamların yaşam algılarına ilişkin bu denli ayrıntıya vakıf olunabilecek bir başka saf edebi eser Türkçede yok denebilir. Öyküler duru, çoğul ve çatışkılı; yaşamın sakıncalı, hassas yerlerine çomak sokan, çıkış arayan, kışkırtan, sancılı bir dile sahip. Okur, bu dilin şiraz
Tükendi
"Bu tepeler ceylan rengindedir. Eskiden ceylanlar gezerdi bu tepelerde. Şimdi neredeler acaba? Bir tanesi önüme düşse de beni alıp Fırat'a, Fırat'ın ötesine, Rodi'me götürse. Yüreğim beni tüketti." Muzaffer Oruçoğlu Fırat'ın ötesine götürüyor okuru Newroz'da. Dağlar sarptır belki oralarda, kış amansızdır ama Newroz'la gelir bahar. "Fırat'ın öte yakası buralara benzemez. Birinin evine gittin mi sana bir tas soğuk su getirirler. İçtin mi, iyi bu yemek yemiş derler. İçmedin mi, hastadır herhal, yatağını seri
Tükendi
Masal, mış'lanmış gelecek. Erişilmezliği yaşamımıza taşıyan efsun. Bebek gamzesi. Geçmişimizde kalan, günümüze uğramayan ve sonsuzluğun ötesinden, mavi umut sisinden iri iri gülümseyen özgürleşme cinnetimiz. Masal, dolaysız, ışıklı, duru ve derin; yaşama açılan ilk bakışın ilk merakı gibi merak doğuran. Yabancılaşmamızın, sahra sukunetimizin, illetimizin panzehiri.
Tükendi
Lâl Dili Hasetinin aynasında Çarmıh çatlağı Anakronik ışıltılar Sitem çıngı çatışkı Böyle gider herhal Uslanmaz bunun aşkı Anlatsam anlamıyor Dünyanın en özgür en tatlı En dürüst varlıkları aşüfteler Bana pas vermezler Verseler de Ben onlara pas vermem diyemem Çünkü Elimde değil Önümde
Tükendi
Varlığın ayak izlerine düşen kırıntılar, ayak izlerinden çıktılar, birleştiler, ateşe dönüştüler, Londra'yı bir ucundan yakıp yağmaladılar. Prensin şatafatlı düğününden sonra, Londra'ya, Chartist'lerin ve Oliver Twist'lerin kentine bu yakıştı. Sabit anlamlar ve değerler irkildi. Daha önce Paris'i aynı duruma düşürmüşlerdi. Yıkıcıların işi budur. Mülk ve devlet sahiplerini yıkmak. Özgün ve berrak, dolaysız ve yalın vuruşlarla yerleşik bilinci parçalamak. Böyle bir çağda, insanın en güzel eylemidir, yıkmak. D
Tükendi
İnkarlama Hücrem inkar Ben inkarın inkarı Sürülmüş sigaya manam Manam ketum Alengirli bulanık arı Manam müşkülümün narı Narımın narında gizli İnkarımın inkarı.
Tükendi
Uzun yolculuklar hem yolla, hem hayatla olan ilişkimizi değiştirir kimi zaman. Edebiyatın içinde yaptığımız yolculuklar da biraz böyle değil midir aslında? Yazarken ve okurken sözcüklerle çıktığımız bu yolculuğu somut bir hale dönüştürelim, gerçek bir yolculukla birleştirelim istedik. Sanırım daha çok bunun içindi Kars'a trenle gitme isteğimiz. Bu düşünceyi kolektif bir çalışmaya dönüştürdük yazar dostlarımızla. Yazdıklarımız okurumuzla buluştuğunda nasıl ki çoğalıyorsak, birlikte yazarak da çoğalabiliriz
Tükendi
Uzayı ve sonsuzluğu düşündüm bir ara. Yıldız mahşerinden dünyaya ve kendime baktım.Dönüşme,patlama,parçalanma serüveninin uzaydaki anlamını ve amacını düşündüm.Ağrı,acı ve çatışma ocağı haline gelen beynimi uzaya benzettim. Ellerimin arasına aldım kafamı. İnsanileşmenin korkunç bedeli karşısında, dehşete düşercesine ürperdim.
Tükendi
Aşkın özgürleşmesi, insanın özgürleşmesine bağlı bir sorundur. İnsanı kuşatan şartlar özgürleşmeyince, gerçek anlamda özgürleşmiş bir insandan söz edemeyiz. Kişi özgürlüğü, toplumun koyduğu ve insana dayattığı, kurallar, alışkanlıklar, inançlar, yasalar sistemiyle gerçekleşmez. Her zaman böylesi bir sisteme karşı mücadeleyle gerçekleşme sürecini hızlandırır. Aile mülkiyetin kalesidir. Aşkın özgürleşmesi ile bu kalenin kutsal varlığı çelişir. İnsanın, insanı mülk edinmesi temeline dayanır aile. Özgür aşk bu
Tükendi
İshak ki İlmin ve mananın Buhrana düşmüş hali ve kesilmiş bir dilin kökünde köklenen son hece idi Varlığında Hısn-ı Mansur toprağına Yağmurlu bir gece idi Hayat bir büyük sual Dermanı tükenmiş bir arzuhal Ve bir büyük bilmece idi Ol vakitte Hurucun görünmeyen cemali Postunu serdi karanlık bir mağraya Aydınlattı çevresini ulu şamanlar misali
Tükendi
Goncalar bastı dalları sevdiğim Sürgünler seni söyler Seni söyler Ormanlarda eşleşme çağrıları Dişiliğin bereketin diriliğin Güzelliğin sırları Şu bahar yağmurları Seni Söyler Sabahlar seni söyler sevdiğim Seni söyler zirveye tutunan kar Kesilmiş orman acısı Geyik alacası uçurumlar.
Tükendi
Dipsiz bir karanlığı andırıyorsun. Ben bu kadında bir şeyi yitirirsem bulamam, düşüncesi bana ilginç ve çekici geliyor. Gemlenemezliğin, vahşiliğin çekiyor beni. Sende yitirdiğim ve yitireceğim her şeyin dönüp dolaşıp, eninde sonunda bana katılacağı inancı var bende. Saflığın, mahkumluğun çekiyor beni. Bende olmayan ve bana bir türlü yaklaşamayan özelliklerin çekiyor beni. İç çatışmaların, soruların, saldırıların, yarattığın eserler karşısındaki hayranlığın ve arayışını yitiren o ürpertici yalnızlığın çekiy
Tükendi
"Çok ağır hatalarına, dayanılmaz hatalarına yenilmeyen insanlar, bu hataları aşarak gelişen, yetkinleşen insanlar, aslında sağlam bir kişiliğe sahiptirler." dedi Aylin; "Sorgulamada hiç sır vermeyip de cezaevinde veya çıkınca mücadeleyi bırakanları biliyoruz. Arkadaşlarını ele verip de cezaevinde kendisini yenileyen, çıkınca iyi mücadele eden ve ikinci kez işkence tezgahına düştüğünde ise hiç sır vermeyenleri de biliyoruz. Ben değişime; yavaş, hızlı olağan, şaşırtıcı değişime derinden inanırım."
Tükendi
Üç Adım Berhudar olasın gönül Yine üç adıma düştü voltan Bir musluk Bir lağım deliği Ve bir beton ranza arasında Geçer günlerin paşa celladına sıkı tembihler okuyup yazamazsın dolunaylar ayçalanır bahar kışa dayanır yine sızılar kemiklerin ısıtamazsın
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1