On dördüncü yüzyılın başında Büyük Timur kendi zekâsı ve kılıcıyla büyük bir imparatorluk kurmuş, bütün dünyaya baş eğdirmişti. Asya’yı baştanbaşa sarsan bu büyük güç, Afrika’nın en gelişmiş kısmı olan Mısır’ı da kendine bağlamış ve batıya doğru saldırısında kuzeyden Lehistan’a ve güneyden İstanbul kapılarına dayandığı zaman (İngiliz tarihçi Gibbons’un açıkladığı üzere) Avrupa’nın ta batı ucunda ve adalar içinde bulunan İngiltere’ye bile gücünü ve etkisini hissettirmişti. Timur yalnız büyük ordular meydana
Genç Subay!
Bu küçük eserimi senin tinsel kişiliğine sunuyorum. Sen onu okudukça, oğlu
olduğun ulusun; tarihin her döneminde, dünyanın her parçasında çok büyük işler
yapan, en büyük adamları yetiştiren ulu ve üstün bir ulus olduğunu, derin
uğultularla duyacaksın. Bu duyuş senin beyninde ve gönlünde bir ürperme, bir
yükseliş yaratacak ve sen kutsal kalıtın şerefli bekçiliğini yaparken, ne kadar ağır
ne kadar yüksek bir güç taşımakta olduğunu daha iyi anlayacaksın ve bu anlayış
gelecekte ki yüksek ve u
Timur hayatında yalnız Anadolu Seferi ile Ankara Savaşı’nı yapmış olsaydı bile, yine
büyük iş ve eseriyle siyaset ve savaş adamlarını kendine hayran bırakabilirdi.
Çünkü bu seferin yapılışında Timur, en büyük orduları Asya ortalarından kaldırarak
-üstelik şimdiki nakil araçları ve kolaylıkların hiçbiri yokken- Asya’nın batı uçlarına
kadar getirmiş ve kendisine düşman olan on ülkenin orduları arasında, bunların
birleşik saldırılarına imkân vermeyen düzen ve tedbirlerle ve sürekli biri diğerini
kolaylaş
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.