Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 23 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Yakın Tarih Kitapları Serisinin” ilk kitabı olan bu eserimizin ana fikri şudur. “Türkiye Cumhuriyeti İslam Devleti Olarak Kuruldu.” Bu bir iddia değil, bir vakıadır ve bir gerçektir. Bu kitapta bunun belgelerini ve çok sağlam bilgilerini bulacaksınız. Bu bilgiler resmi tarih kitaplarında yok diye, ders kitaplarında anlatılmıyor diye veya televizyon programlarında konuşulmuyor diye gerçekleri yok farz edemeyiz. Yıllardan beri üzeri örtülen gerçekler ademe mahkûm edemeyiz. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edi
Tükendi
Hayat - Ecel - Ölüm - Ölüm Anı - Can Çekişme Ölümden sonra olup bitenler Mezara konuluncaya kadar geçen safha Kabir Hayatı - Berzah Alemi Kıyamet Alametleri Kıyamet Öldükten Sonra Dirilişin Delilleri Haşir - Neşir - Mizan - Sırat Köprüsü Cehennem Hayatı ve Cehennemlikler Cennet Hayatı ve Cennetlikler
Düşman Anadolu kapısına dayandığında ve güzel yurdumuzu işgal ettiğinde, cihadın farz-ı ayn olduğunu gören bu yurdun kahraman çocukları cepheye koştu. 7 yaşında olan da vardı, 10, 16, 17 yaşlarında olan da... Bıyıkları henüz yeni terlemiş nevcivanlar da vardı. Onlar İ'la-yı kelimetullah için, bu vatanda Ezan-ı Muhammeditnin okunması, ayyıldızlı bayrağın hür bir şekilde dalgalanması, geride bıraktıklarının can, mal ve namus emniyeti için canlarını feda ettiler. Anadolu'nun dört bir yanındaki liseler iki-üç y
Tükendi
Meşhurların Son Anları
Tükendi
Yaklaşık yüz yıl önce ülkemizin bazı bölgeleri işgale maruz kaldı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Akdeniz bölgesi, Ege bölgesi, Marmara bölgesi, Karadeniz bölgesi işgal gördü. Bu işgal yılları, tarihimizin en karanlık günleriydi. Işgale maruz kalan yerleri adım adım gezdim, o yıllara ait belgeleri araştırdım. Dinlediklerim ve okuduklarım karşısında hissiyatıma hakim olamadım, gözyaşlarımı tutamadım. Yüzlerce kasaba, binlerce köy yakılmış, viraneye çevrilmiş, sakinleri hunharca katledilmişlerdi. Tarihimizin bu
Cihadı unutmak ve terk etmek demek, köleliğe, zillete, esârete, her türlü hakârete râzı olmak demektir. Günümüz Müslümanlarının hâli gibi... Bu dünyanın tamamı da büyük bir devlet gibidir. Bütün Kâinat gibi, yeryüzü ve gökyüzü ile arasındakiler gibi, insanların ve cinlerin üzerinde yaşadığı bu dünya da Allah'ın mülküdür. Allahu Teâlâ bu mülkte, huzuru ve asâyişi temin etme, Allah'ın hükümlerini uygulama vazifesini "Müslümana"vermiştir. Kur'ân-ı Azimüşşan'da belirttiği gibi, Müslümanı "yeryüzünün halifesi"
Hayatı ve Cihadı 16. Yüz yıl, İslâmın şevketli devirlerindendir. Bu asırda, Müslümanlar üç kıtada hükmetmekte idiler. Ordular karada fetihten fetihe koşarken, deniz kuvvetleri, dünyanın en güçlü donanması sıfatıyla düşmanlarını bozguna uğratmaktaydı. Bu asırda Akdeniz bütünüyle Müslümanların hâkimiyeti ve kontrolü altındaydı. Şanla, zaferle dolu bu müstesna zaman diliminde dört bahadır kardeşin cihâdı ap ayrı bir yer tutar. Fatih'in fedâilerinden biri olan Yâkub Ağa'nın İshak, Oruç, Hızır ve İlyas adlarında
Tükendi
Günümüzde Müslümanların ağlanacak bir vaziyette olduğu doğru. Ama bu durum geçicidir. Müslümanlar inşallah bu zorlu imtihandan yüzünün akıyla çıkacaklardır. Bu imtihanı kazanmanın yegane yolu, "Peygamber Yolu"ndan zerre kadar tâviz vermeden ilerlemektir. Müslümanlar şunu çok iyi bilmelidir: Peygamber yolu, izzet, vakar, şecaat yoludur... Peygamber Yolu, birlik, dirlik, huzur, esenlik yoludur... Peygamber Yolu, zilletten, esaretten, kâfirlerin ve münafıkların hakâretlerine uğramaktan kurtuluş yoludur... Peyg
Beşer tarihi, aslında İlâhi sistemle, bu sisteme muhalefet edenlerin mücâdelesinden ibarettir. Bu mücâdelenin en çetinleri geçtiğimiz yüzyılda olmuştur ve henüz eşiğinde bulunduğumuz bu Yirmi Birinci Yüzyılda olmaktadır. "Yeni Dünya Düzeni" adı altında dehşetli zulüm tabloları sergileyenler, insanları emperyalist pençeleri altında inim inim inletenler, kendilerini "rakipsiz güç" olarak ilan etmişlerdir. Oysa bu şekilde "yalancı pehlivan" gibi ortalıkta çalım satarak dolaşan zorbalar da çok iyi bilmektedir
Ölüm anı, kabir hayatı, kıyamet alametleri, öldükten sonra diriliş, hesap günü, cennet, cehennem konularını ele alır.
Tükendi
Altı yüz sene üç kıtada hüküm sürmüş olan Osmanlı devletinin tarihi içerisinde ortaya çıkmış muhteşem bir ilim ve kültür hazinesi ve o hazinenin anahtarı olan Osmanlıca, bir zamanlar bütünüyle yokluğa terk edilmişken şimdi idare ve yeni nesil bu eşsiz kültür hazinesine sahip çıkmaktadır. Yaklaşık 3500 yıllık mazisi olan "Çin yazısı" dünyanın en zor yazılarından biridir. Tek heceli dil olan Çincede her işaret hem bir heceye, hem de bir sözcüğe karşılık gelmektedir. Bu şekilde "Hanci" yazısında kaydedilmiş 5
Dünden Bugüne İran Meselesi
Tükendi
Bu dünyadan; bu dünyayı 'misafirhane' bilenler de göçtü, kendilerini bu dünyanın hakimi bilip, daimi kalacakmış gibi davrananlar da... Bu dünyayı 'imtihan yeri' bilip ona göre tedarik görenler de göçtü, 'ebedi saadete' daveti reddedip, hırsına, gururuna, enaniyetine kapılanlar da... Kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, asıl vazifesinin ne olduğunu bilmeden, bilmek te istemeden, sadece ve sadece nefsinin arzularına boyun eğenler; saltanatına, servetine, şöhretine güvenenler de göçtü; İlahi tebliğle
Tükendi
İnsanoğlu, hiç unutmaması gereken "ölüm gerçeğini" her nedense hep unutuveriyor. Ancak, meşhur bir sima öldüğünde bir an gafletten kurtulup "gerçekten ölüm varmış" diyor. O meşhur simanın hayatından ders ve ibret alanlar, kalan hayatına çeki düzen verebiliyor. Elinizdeki bu eser, "insanlık tarihinin" özeti mahiyetindedir. Bu eserde; "yaratılış gayesini" unutmadan izzetli ve şerefli bir hayat yaşayıp, "imrenilecek" bir sonla hayata veda edenler de var, binlerce insanın kanına girip de perişan ve rezil bir ş
Tükendi
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda yedi cephede birden savaşmıştır. Bu savaş, şanlı, fakat talihsiz bir devletin sekeratı (can çekişmesi) gibidir. Bir zamanlar yirmi milyon kilometrekarelik yüzölçümüne hükmeden Osmanlı'nın üzerine yedi düvel birden çullanmıştı. Şanlı ecdadımız, Osmanlı Devleti sekerat halindeyken bile kahramanca mücadele etmiş, üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirmiş, tarihe altın harflerle yazılan destanlar sergilemiştir.
Tükendi
Ölüm anı, kabir hayatı, kıyamet alametleri, öldükten sonra diriliş, hesap günü, cennet, cehennem ele alınmaktadır.
Tükendi
Ülkemizde her zaman gündemde olmasına rağmen, On İki İmam ve Alevilik hakkında dört başı mamur bir araştırma mevcut değildir. Hissi ve sathi değerlendirmeler bu hassas mevzuya ışık tutmaktan uzaktır. Çok geniş "İslam Ailesinin" mensupları olan Aleviler üzerine oyun oynamak isteyen mihraklar, yanlış ve maksatlı "bilgi bombardımanları" ile ortalığı tozu dumana katmaktadırlar. Bütün müslümanları dünyada ve ahirette huzura ve saadete kuvuşturacak nurani bir yolun, parlak yıldızlar misali yol göstericileri olan
Tükendi
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda yedi cephede birden savaşmıştır. Bu savaş, şanlı, fakat talihsiz bir devletin sekerâtı (can çekişmesi) gibidir. Bir zamanlar yirmi milyon kilometrekarelik yüzölçümüne hükmeden Osmanlının üzerine yedi düvel birden çullanmıştı. Hedefleri, terekesinden 40 devletin çıktığı bu devletin topraklarını ele geçirmekti. Kahraman ecdâdımız, cihadın farz-ı ayn olduğu o devrede canla başla mücâdele etti. Her aileden en az bir şehit verildi. Yüz binlerce şehidin kanıyla yazılan o
Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) en güzel ahlak üzere yaratılmıştır. Güzel ahlakın başında ise "Şecâat-i Kudsiyye" gelir. Yani Allah rızası için yiğitlik ve kahramanlık göstermek, cihad etmek, Allah'ın ve Müslümanların düşmanlarına hadlerini bildirmek, Allah'ın dinini yeryüzüne hâkim kılmak için kılıç kuşanmak, savaşmak demektir. Peygamber Efendimiz (a.s.m.), hem "rahmet peygamberi", hem de "cihad peygamberi"dir. Efendimiz (asm), bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Ben harp peygamberiyim, ben Rahmet
Bu dünyadan; bu dünyayı 'misafirhane' bilenler de göçtü, kendilerini bu dünyanın hakimi bilip, daimi kalacakmış gibi davrananlar da... Bu dünyayı 'imtihan yeri' bilip ona göre tedarik görenler de göçtü, 'ebedi saadete' daveti reddedip, hırsına, gururuna, enaniyetine kapılanlar da... Kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, asıl vazifesinin ne olduğunu bilmeden, bilmek te istemeden, sadece ve sadece nefsinin arzularına boyun eğenler; saltanatına, servetine, şöhretine güvenenler de göçtü; İlahi tebliğle
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 23 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1