Sirkat çoğalıp lafz-ı sadakat modalandı
Namus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı
Sadıkları tahkir ile red kaide oldu
Hırsızlara ikram u inayet yeni çıktı
Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
Hainlere amma ki riayet yeni çıktı
İsnad-ı taassub olunur merd-i gayüra
Dinsizlere tevcih-i reviyyet yeni çıktı
İslam imiş devlete pa-bend-i terakki
Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı
Milliyyeti nisyanederek her işimizde
Efkar-ı frenge tebaiyyet yeni çıktı
Eyvah bu baziçede bizler yine yandık
Zira ki zi
Endülüste İslam hakimiyeti, 711 yılında büyük komutan Tarık bin Ziyadın öncülüğündeki Emevî ordusunun İspanyaya girmesiyle başlar. 800 yıl boyunca; Emevî Valileri, Emevî Emirleri, Emevî Halifeleri, Hammûdîler, Tavâif-i Mülûk, Murâbıtîn, Muvahhidîn ve son olarak Gırnata Benî Ahmer İslam Devletinin hüküm sürdüğü bu topraklarda aynı zamanda Muhyiddin ibni Arabî, İbni Rüşd, İbni Bâce, Zerkâli gibi birçok âlim yetişmiştir. Ortaçağ Avrupasının hatta dünyanın seyrini değiştiren bu muazzam medeniyet 1492 yılında bü
Endülüs Devletinin kuruluşu, göz kamaştıran yükselişi ve hazin çöküşü dünya tarihinin önemli kırılma noktalarından biridir.
Gemileri yakan ve ardına bakmayan yiğitlerin kurduğu Endülüs Devleti, annesinden Erkekler gibi savaşmadın, şimdi sana kadınlar gibi ağlamak yakışır! sözlerini işiten sultanların elinde yok olmuştur.
Hüzünlü boyutu bir yana, bilim ve felsefe gibi insanlığın ortak mirası olan medeniyetin tüm unsurlarını karanlık Ortaçağ Avrupasına taşıyan Endülüs Devleti, yakıla yıkıla tüketilemeyen ese
Engizisyon döneminin zulüm ve işkencelerinden bahseden bu eser, Müslümanlar ve Yahudilerin maruz kaldığı cefa ve eziyetler kadar Hristiyanların da Engizisyon Meclisleri tarafından zulme uğratıldığını gözler önüne sermektedir. Osmanlı'da ayrılıkçı azınlık hareketlerinin hat safhaya ulaştığı, Girit Adası sorunu ve Balkanlardaki ayaklanmalar nedeniyle Avrupa devletlerinin Osmanlı'ya siyasi olarak baskı yaptığı bir dönemde, Paşa tarafından Batı'nın karanlık mazisini gün yüzüne çıkaran böyle bir eserin tercüme e
Ziya Paşa'nın eserleri içinde istisnai bir yer tutan Zafernâme, Türk edebiyatında da bir eşi daha bulunmayan çarpıcı bir denemedir. Zafernâme'nin farklılığı; hem daha önce hiç örneği verilmemiş özel kurgusu ve yapısından hem de aynı şekilde özgün kılınabilmiş içeriğinden ileri gelmektedir.
Zafernâme çok "tür"lü bir eserdir ve çok "yazar"lı bir görüntüye sahiptir. "Kaside", "Tahmis" ve "Şerh" olmak üzere, nazım-nesir karışık üç bölümden oluşmuş ve her bölümün altına başka başka imzalar atılmıştır.
Zafernâ
Fransız yazarlar Chéruel ile Lavéllee'nin İspanya Tarihi'ne ve Engizisyon Mahkemelerine dair yazdıkları kitaplar Ziyâ Paşa tarafından özetlenerek Türkçeye kazandırılmış, Avrupalıların insan hakları zihniyetinin çarpıklığı adeta kendilerine itiraf ettirilmiştir.
Başarısız Haçlı Seferleri'nden sonra, kilise ve din adamlarının halkın nazarında güven kaybına uğraması, Hıristiyanların kendi dinlerini savunma refleksi geliştirdiklerini ve bunu da engizisyon düşüncesi temelinde gerçekleştirdiklerini söylemek mümk
Terkîb-i Bend ve Tercî'-i Bend, Tanzimat sonrası Türk edebiyatının kurucularından biri kabul edilen Ziya Paşa'nın en beğenilen ve yıllar geçtikçe değerini kaybetmeyen eseridir.
Ziya Paşa'nın devlet kurumları, adaletsizlik, zulüm ve haksızlıkları hicvederek eleştirdiği Terkîb-i Bend'i, atasözü veya kelâm-ı kibar gibi söylenen beyitleriyle doludur. Akıl, keder, Tanrı, kâinat ve insanı merkeze alarak şaşkınlığını ve hayretini anlattığı Tercî'-i Bend'i ise yaşanan buhranın ifadesidir.
Her zaman güncelliğini k
Toplam 8 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.