Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İktidarlar geliyor, iktidarlar gidiyor. İnsanlar kalıyor... Toplumlar insanlarının var olan ya da yok olan çalışkanlığı, girişimciliği ve erdemleri üzerinden yükseliyor ya da alçalıyorlar. İlmen, ahlâken, fikren ve vicdanen tükenmiş olan insanlardan meydana gelen toplumların geleceğinin karanlık olacağını ise tarih her an yazıyor, yazmaya devam ediyor... 15 Temmuz günü Allah'a kulluk yerine "kula kulluğu" esas alan bir şebekenin gerçek yüzüyle tanıştı Türkiye. Yüce bir inancın bir meczup elinde ne hâle d
Yanından hiç ayırmadığı küçük ve kara kaplı defterini çıkardı. Hissettiklerini büyük bir suçluluk duygusu içinde deftere yazmaya koyuldu. Yazdıkları nesirden çok şiire benziyordu. Bir yenilmişlik, sitem ve ümitsizlik kokusu hissediliyordu yazdıklarında. Çocukluğumuzu yaşayamadık biz Hilkata inat sakallı doğduk. Gençliğimizi devler yedi sedasız sessiz. Devleri ellerimizle boğduk. Pususuna düştük namerdin Kement boynumuzda yıllarca Dolaştık durduk. Erteledik sevdamızı gözyaşına aldırmadık Omuzladık dünyayı, k
Anadolu, analarla dolu... Gülnaz Ana... Anadolu'daki hem vefakâr hem de ce-fakâr analardan bir tanesi... Onun hayat mücadelesi, çocuk yaşta, toprakla başla-dı... Tarihe "39 Erzincan Depremi" olarak geçen büyük fe-lakette 6 saat kaldı toprağın altında... Toprak altından çıktığında ise çok şey bırakacaktı ge-ride... Yoksulluğun, yoksunluğun ve yokluğun hâkim olduğu yörelerde vasatlığı, sıradanlığı, yüzeyselliği aşmak ko-lay değildi. Gülnaz'ı bir girdap gibi sarıp sarmalayan bu şartları anlamak, gerçek
Tükendi
Osmanlı'nın çöküş döneminde söylenenler, yapılanlar ve kurgulananlarla günümüzde yaşananlar arasında büyük benzerlikler var. Türkiye adeta mütareke döne-mini yaşıyor. Türkiye AB'ye girmek istiyor (!) Karşı taraf yıllardır "önce uyut, sonra unut" politikasını sürdürüyor. Türkiye ise stratejik müttefik olarak kimi zaman ABD'yi, kimi zaman Rusya'yı, kimi zaman da başka değişik ülkeleri tanımlıyor. Geçtiğimiz süreçte, Küreselleşme ya da AB'ye uyum bahane edilerek atılan adımlar, ülkenin birliğini, bütün-
Türk milliyetçiliğinin önde gelen fikir adamlarından Prof. Dr. Özcan Yeniçeri bu kitabında Türkiyenin ve Türkiyeyi ilgilendiren bütün bölgesel ve küresel meselelerin tahlilini Türk milliyetçiliği açısından derin ve özlü bir şekilde yapıyor. Türk milliyetçiliğinin dünya ve Türkiye meselelerine 21. yüzyılın başında nasıl baktığını ve nasıl bakması gerektiğini görmek açısından Özcan Yeniçerinin kitabı halen tek kitap olma özelliğini taşıyor. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milliyetçiliğinin ağır bir politik-psikol
Tükendi
Türkiye büyük bir imparatorluğun olduğu kadar büyük acıların ve trajedilerin de bakiyesidir. Bugünkü Türkiyede yaşayanların ataları, muhteşem bir imparatorluğu kaybetmekle kalmamış dişleriyle ve tırnaklarıyla Ön Asya topraklarına tutunmanın acı bedellerini de ödemişlerdir. Viyana Kuşatmasıyla başlayan 240 yıllık süreçte yaşanan yenilgiler serisi ve etkisi anlaşılmadan Türk kimliğinin anlaşılamayacağı açıktır. Süreklilik kazanan savaşlar, yaşanan yenilgiler, göçler ve acılar mağrur bir halkı mağdur hâle geti
Küreselleşme kendi hedefleri ve menfaatleri doğrultusunda halkları yeniden şekillendirmek amacı ile çok yetkin teknikler geliştirmiştir. Bu süreçte halkların bilinçleri, bilgisayar dili ile ifade etmek gerekir ise, yeniden formatlanır. Halklar, küreselleşmenin menfaatlerini kendi menfaatleri zannederler. Aslında yaşanan kanlı savaşlardan çok daha vahşi bir savaştır. Bu savaşta düşmanların vücutları bombalar ve kurşunlarla imha edilerek topraklar ele geçirilmeye çalışılmaz. Bu yeni tür savaşta,
Tükendi
Toplumlara hükmedemeyenler coğrafyalara, kültürlere hükmedemeyenler de toplumlara hükmedemezler. O yüzden günümüzde küresel güç odakları, çoğu kez coğrafya fethini bir kenara bırakmış kültür, insan ve toplum fethi aşamasına geçmişlerdir. İslam medeniyetinin gücünü Müslümanlar aleyhine kullanmak böyle bir stratejinin ürünüdür. Bir uygarlığın gücü, zaafı olarak kullanılmaktadır. Batılı güçler İslam ülkelerine müdahale yerine İslam'a müdahaleyi siyasi strateji olarak devreye sokmuşlardır. Batının çık
Tükendi
Yöneten-yönetilen, gözetleyen-gözeten, ezen-ezilen, efendi-köle, hakim-mahkûm, devlet-yurttaş, toplum-birey gibi kavramlar kapitalist düzenin şifreleridir. Bütün bu kavramların özünde kurulu düzenin baş eğme ve baş eğdirme esasları saklıdır. Cari düzen baş eğme ve baş eğdirme esası üzerine kurulunca bunun zor yoluyla mı yoksa rıza ile mi gerçekleştireceği, sorunların sorunu olarak karşımıza çıkar. Tiranlık, totaliterlik, diktatörlük, monarşi ve demokrasi gibi sayısız siyasal kavram yurttaşların bu baş eğme
Tükendi
Genç Osman'ın tahttan indirilmesinden, Menderes'in asılmasına kadar gelinen süreçte yaşanan benzer olaylar Türkiye'deki darbelerin damarlarının Osmanlı dönemine kadar uzandığının kanıtıdır. Patrona Halil, Kabakçı Mustafa isyanları ve benzerlerinin izdüşümleri bir şekilde Türkiye'nin üzerine düşmüştür. Askerin silahlı gücünü kullanarak yönetimi devirme ya da muhalifleri tasfiye etmesi bazı kesimlerde gelenek hâlini almıştır. Geçmişteki Ulema-Yeniçeri iş birliğinin yerini, zamanla aydın-darbeci-gazeteci iş b
Tükendi
Aile İşletmeleri İkinci Bölüm Aile İşletmelerinde Kurumsallaşma Üçüncü Bölüm Aile İşletmelerinde Denetim ve İç Denetim
Tükendi
Diğer yandan örgütlerde kriz, çatışma, yabancılaşma, ihtilaf, uyumsuzluk, kaos gibi kavramlara artık klasik bakış açısıyla bakılmamaktadır. Kavramlara iyi yada kötü sıfatı yükleyerek onlardan kaçmanın yada aksine onları kutsamanın doğru olmadığı ortaya çıkmıştır.
Soğuk savaş sonrası tarih, Türkiye´nin önüne oyununun kurallarını belirleme anlamında onlarca fırsat çıkmıştır. Türkiye bu fırsatları hem anlayamamış hem de hazırlıksız yakalandığından yeterince değerlendirememiştir. Türkiye´de bir takım yetkililer "bize yedirmezler", "kimsenin toprağında gözümüz yok" türünden boş sözlerden meşruiyet aramıştır. Sonuçta bu egemen anlayışa aykırı olarak bir Türk Dünyası gerçeğiyle Türkiye karşı karşıya kalmıştır. SSCB´nin yıkılmasıyla boşlukta kalan Türk coğrafyasına küresel
"Zihninden hamile kalacak kadar Türk kültürüne aşık olmayan ve bu yüzden de birinci sınıf eser doğuramayan Türk aydını", hem sosyal bir olgu hem de sınıfsal bir entite olarak Tanzimat"tan bu yana üzerinde en çok konuşulan olgulardan birisidir. Üzerinde bu kadar çok konuşulmasına rağmen, milletin değerleriyle barışık kalmış ve yabancılaşma anaforuna sürüklenmemiş aydın sayısı, ülkemizde hala parmakla sayılabilecek kadar azdır" " Kültürdeki yozlaşma, idealizmi öldüren en önemli handikaplardan birisidir. Kültü
Tükendi
Günümüzde kurumların verimsiz, etkisiz ve akılcı olmayan yöntemlerle varlıklarını sürdürmeye çalışmalarının bir tek sonucu vardır: Rakipler karşısında üstünlüğü kaybederek piyasadan silinmektedir. İçine girilen iletişim toplumda geleneksel yöntemlerle varlıklarını sürdürmeye çalışan bütün sistemler ancak arşivlerde kendilerine yer bulabileceklerdir. Bu yüzden örgütler bütün dikkatlerini yönetim, üretim, bilgi, ar-ge ve pazarlama süreçlerini sürekli iyileştirmek ve geliştirmeye çevirmişlerdir. Zira küreselle
Yolsuzluk, kapkaç, adam kayırmacılık, hortumculuk ve çetecilik son zamanlarda en çok konuşulan kavramlar arasındadır. Şiddet, terör ve cinayet her yanı sarmış durumda... Lut kavmini aratmayacak türden eğlence biçimleri revaçta... Herkes her şeye kuşku duyar hale gelmiştir. Giderek daha çok evlat yetiştirme yurduna, daha çok ebeveyn de yaşlılar evine kapatılmaktadır. Aileden ahlaka, cemaatten cemiyete değerlerde büyük bir dönüşüm yaşanmaktadır. Bu gidişin daha iyiye olduğunu düşünmek için aşırı iyimser ol
Tükendi
Ülkeleri geri, örgütleri geleceksiz bırakan nedenlerin başında bilgiye ve bilgi yönetimine karşı takınılan tutumlar gelmektedir. Stratejik düşünen örgüt ve ülke yöneticileri gerçek zenginliklerin fabrika binalarında, doğal kaynaklarda ya da ürünlerde değil; çalışanlarında, onların sahip olduğu bilgi ve yeteneklerinde, bilgilerini paylaşma ve değere dönüştürme kültürlerinde olduğunu çok önceleri fark etmişlerdi. Evreni bir bütün olarak saran rekabet olgusunun temelinde de sahip olunan bilginin ve onun kullan
Yeniden Türkleşmek; bireysel ve toplumsal ölçüde fikri ve fiziki bilumum kirliliklerden ayıklanmayı içerdiğinden; ilmi, milli ve insani bir kimliğin olduğuna, milli ülkü ile insanlık ideali arasında bir tezat değil aksine ahengin bulunduğuna, hatta birinci olmayınca, ikincisinin mümkün olamayacağına ve milletlerin birbirlerinin hak ve ideallerine karşılıklı saygı göstermek suretiyle tekâmüllerinin insanlığın mutluluğu için zaruri kıldığını savunur. Yeniden Türkleşmek derken yeni bir icatta bulunuyor değili
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1