Yerküremizde de topraklarımızda da insan "hak(sızlık)ları"ndan söz etmek; eğer müesses -kapitalist- "nizam"a ve "olağan" dediklerine bir itiraz, eleştiri, karşı çıkış, en çok da isyan değil ise, kocaman bir yanılsama veya bir yalandır...
Çünkü müesses -kapitalist- "nizamlar"ın insan "hak(sızlık)ları" babında "söylenecek yalanları kalmamıştır"!
Kolay mı? Bush'un Irak'a "demokrasi" ve "insan hak(sızlık)ları" götürdüğünü haykırdığı bir dünyada (küreselleşme" ve) burjuvazi açısından "hak(sızlık)" geneliyle bir
Dünyayı değiştirme bilinci vermeyen eğitim, eğitim olarak anılmayı hak etmezken; eğitim süreci de toplumun değişimine ayak uydurarak değişmek/ değiştirmek zorundadır. Ve nihayet kanımızca öğretmek, iki kere öğrenmek demektir
Bunları bilim ahlâkına biçtiğimiz değerden ve de ilk gençlik günlerimize sevdamızla yaptıkTam da bu nedenle bilimlerin sosyal sorumluluğu olduğundan şüphe duymadık; Ya aydın olmak mı?
"HAYIR, EVET´TEN ÖNCE GELİR!"
HUKUK(SUZLUK) YAZILARI
"Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa. Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüz birincide taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir," diyen Jacob Riis´in sözünü anımsayarak; asla kuşku duymadık: Bu hikâyenin sonu -mutlaka- tatlıya bağlanacaktı...
Yani bizde sonrakiler bizim gibi yargılanmayacaklar
Türkiyenin derin yakın tarihçesi, tekrar tekrar okunması gereken bir kitap gibi duruyor önümüzde. Her kapattığımızda bir başka uğursuz olayla sayfalarını yeniden karıştırmak zorunda kaldığımız, bir türlü bitmeyen/bitirilemeyen, bir kara kitap. Susurlukla bitti denilen, Şemdinliyle tıslayarak kaldırıyor başını. Yakın bir örnek ise milli katil Mehmet Ali Ağcanın bir derin devlet çelmesiyle fütursuzca tahliye edilmesi oldu. Bu tahliye kolektif unutuşlarımızda Abdi İpekçi suikastından Kartal Ask
Döneklerce devrim olmadı demokrasi verelim formülüyle tarif edilmeye kalkışılan AB pek cazip olsa da; hayatın bu yamalı bohçaya hiç mi hiç tahammülü yoktur...
Artık Amasız, Fakatsızca; yani eveleyip-gevelemeden yüksek sesle telaffuz edelim: Ne ABD Iraka demokrasi ihraç ediyor ne de AB süreci Türkiyeyi daha demokratik bir ülke yapıyor.
Siz, AB (ve Kopenhag Kriterleri) savunucuları... Siz savunduğunuz şeyin serbest piyasa dedikleri kapitalist talan ile tahakküm olduğundan; ve Serbest rekabet
Bu yapıt, bir grup akademisyen olmayan aydın tarafından, Türkiye´deki üniversite sisteminin ve bu sistemin "Özelleştirme"ler ve" üniversitenin özel sektörle entegrasyonunu" öngören yeni yönelişin kapsamlı bir irdelemesi ve eleştirisini sunmak amacıyla kaleme alındı.
Mafya(lar)ın Türkiye kapitalizminin birikim süreçlerinde önemli bir yeri, rolü olagelmiştir. Üstelik de bu rol, yeni değildir; bu coğrafyada sermayenin Türkleştirilmesi, ağırlıklı olarak devlete eklemlenmiş, onun koruyucu kanatları altında işleyen mafyavari örgütlenmeler eliyle gerçekleştirilen uzun, sancılı bir süreçtir. Bu bağlamda devletin (açık ya da gizli) örgütleri nerede biter, yeraltı çeteleri nerede başla, kestirmesi her zaman nerdeyse olanaksız bir muammadır. Topal Osmanlardan ASALA ve PKKya karşı
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.