Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 12 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Kansere yakalanmasını ve sonrasında yaşadıklarını açık yüreklilikle kaleme alan Nevval Sevindi, Türkiye'de kanser hastalarının karşılaştığı süreçleri anlatırken, bu hastalığa yakalananlara yol gösterip, bu alandaki çalışmalarını aktarıyor. Kitap, teşhisten ameliyata, doktor-hasta, hasta yakını ilişkilerinden, radyoterapiden kemoterapiye, Türkiye'de kanser kültüründen yemek alışkanlıklarına kadar bir dizi konuyu ele alırken diğer yandan da Nevval Sevindi'nin kanser hastası bir gazeteci olarak yaptığı çalışma
Tükendi
Aşk için her şeyden vazgeçebilir insan. Aşk tutkudur, hayaldir ama gerçeğine hayatında bir kez denk gelenin kurtulması mümkün değildir. Aşk vardı, vardır, var olacaktır. Bu umuttur. Geleceğin sonsuz kucağında yemyeşil bir dal. Fırtınalı aşklar da var olacaktır. Farklılıklarıyla' iç içe geçen aşıklara gıpta edilecektir her dem. Aşk kuralların dışına taşarak, bir nehir gibi akarak denize erişecektir. Bu, ruhunu arayan aşkın taşkın selleriyle günümüze ulaştırdıklarıdır. Ruhu olmayan insanın cesedinin hedonist
Bu kitap kadınlarını yeniden keşfetmeye girişecek herkes için bir rehber niteliğinde. Çünkü bu kitapta yer alan tümö yazılar, son yılları Anadolu´da ve büyük kentlerde kadın hareketinin içinde ve tam göbeğinde geçen Nevval Sevvindi´nin seyir defteri gibi. Bu yazılarda hem kadınlara ilişkin en canlı ve renkli gözlemleri paylaşacak, hem politik arenanın kadınlar bölümünde gezinecek, hem de kadınlara ilişkin tüm soru ve sorunlara hayatın içinden verilen yanıtları bulacaksınız. Bu kitap aynı zamanda Nevval Se
İnsana bahşedilmiş en büyük güç sevgi potansiyelidir. Çoğumuza duyduğumuz karşılıksız sevginin gücünden de anlaşılacağı gibi, tahminlerin ötesinde bir güçtür sevgi. Sevgi gücünü kullanmak için kendimizi tanımak zorundayız. Kendini bilmeden kendini sevmek, kendini sevmeden başkasının sevmek söz konusu olmaz. Gerçek hayat, insanın önce kendi içinde keşfettiği kendi gerçeğidir. Yalanlar üzerine kurulu bir hayat yaşamak, başkaları istiyor diye, toplum öyle dedi diye, güvence olsun diye ikiyüzlü bir hayata ‘pek
Türkiye`nin düşünce yelpazesinde özgün bir duruşa sahip olan Nevval Sevindi`yi özellikle kadınların ve gençlerin sorunlarına karşı duyarlılığıyla tanıyoruz. Kitapları, sivil toplum çalışmaları, Anadolu`da verdiği sayısız konferanslarının yanı sıra köşe yazılarında da günümüz dosyası ve Türkiye`nin kültürel, sosyal ve bireysel sorunlarıyla yakından ilgili. 1995-2005 yılları arasında kaleme aldığı yazılarının derlendiği bu kitabın temel amacı, son on yılın karmaşasını, şiddetini ve uzlaşmaya geçişi tarif e
Korku ve sevgisizliğe karşı mücadelenin öyküsü… Hayatım boyunca Türkiye’de farklı alanlarda mücadele ettim. Kansere yakalanınca yeni bir cephe daha açıldı hayatımda. Hiyerarşik toplumsal yapı ve rollerin korku üreterek egemen olduğu Türkiye’de ben, kanser=ölüm yargısına karşı çıktım. Doktor ve hasta ilişkisindeki ast üst ilişkisine karşı çıktım. Hasta olarak haklarımın gasp edilmesine karşı çıktım.Gizlenme geleneğine karşı çıktım. Hastalığın pasif bir kurbanı olmaya karşı çıktım. Hastanın bir ‘göğüs’ olara
Tükendi
Toplumda kadın ve erkeğin birlikteliği sıradan bir yan yana duruşu içermez. İki sandalyenin anlamsızca ya yana durma eyleminden daha derin ve farklı bir birliktelik sunar bize. Evlilik, yalnızca aynı evde oturmak değildir. Evlilik, paylaşmak, hayatı birlikte yaşamak olmalıdır. Mutsuz beraberlikleri sürdürmeye çabalayan çiftler bütün suçu evliliğe yükselmekle doğru mu yaparlar? Kadın erkeği değiştirebilir mi? Ya da erkek kadını? Çözüm değiştirmeye çalışmakta mıdır? Yoksa kadın erkek birlikteliğine farklı b
Çocukların büyümesine izin vermeyen, onları şımartan, etraflarını kendilerine bağımlı kılan, onları yaşamdan yoksun bırakan, sevgilerin tanımını yapmamış “mükemmel annelere” itirazım var. Kızlarınıza ve oğullarınıza kanat takın, uçmayı öğrensinler. Bırakın uçsunlar. “Sadece yanımızda olsunlar” türünden bir bencillik ile onları kanatlarından mahrum bırakmayın. Şiddet, korku ve teröre dayalı aile içi eğitimle yetişkinliğe eren kız ve erkek için birey olma şansı çok düşüktür. Tüm maçoluğuna rağmen, toplumumuzu
Tükendi
Ben İzmir gibi çok renkli bir kentte doğdum. Farklı külterlerle büyüdüm. Annem de babam da kentli yaşamın çocuklarıydı. "Kent yaşamı nedir?" tartışması beni üniversitede düşündürmeye başladı. Çünkü İzmir ile Ankara arasındaki kent yaşamı çok farklıydı.
Çocukluğumda Yunus’un ilahileri okunurken en çok dikkatimi çeken şey, okuyanın bunu büyük bir aşkla yapmasıydı. “Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni” derken, herkes ağlardı. Muhabbet kültürünün yaşadığı bu topraklarda, ‘sevgi’ ve ‘aşk’ iki ayrı sözcükle ifade edilir. Politizasyonun yükseldiği dönemlerden kalma alışkanlıkla, aşk hep küçümsendi. Sevgi, Batı geleneğinden aktarmayla yüceltilip, aşk bize yabancı kılındı. Oysa bizim kültürümüz ‘aşk’la var olagelmiştir. Sevgi ve aşk kadar bereketli başk
Kadınlar yaşama sevinçlerini boğan, kendilerini eve hapseden anlayışı artık, üreterek ve kazanarak yıkıyor. Kadın enerjisi, ülkenin hizmetinde yeniden var oluyor. Kadın çalıştıkça ve ekonomik bağımsızlığını kazandıkça, toplumda söz sahibi olmaya başlıyor. Ama sadece ekonomik kazanç yeterli değli. Kadınlar, sosyal ve siyasal alana da talip olmalılar. Bunu yapmak için ev işlerinde ve çocuk yetiştirmede erkeklerinin yardımına ihtiyaçları var. Kadınlar, erkekleri bu konuda eğitmeliler. Her şeyi başarmak zoru
Yaşamımızın temel sorunu korkularımızdır. Aşk korkuyu sevmez yaşam korkuyu sevmez, başarı korkuyu sevmez. Geçmiş veya gelecek korkuyla bütünleşirse bugün yok olur. Bugün korkuyla yaşanırsa gelecek uçup gider. İnsanlar zevki paylaştıkları gibi korkuyu da paylaşabilirler. Bunu saklayacak bir eksik olmaktan çıkarıp yönetebilirler. Çünkü olumsuz alanı saklamak yok edicidir. Yaşamda o denli çok şeyi saklar veya yarım bırakırız ki. "Sonra" diye bir zaman diliminin olmadığını anladığımızda yaşam bitiverir. Korkula
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 12 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1