Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 7 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hepimizin bildiği meşhur bir fıkra vardır. Meraklı biri, herhangi bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin penceresine varır ve içerdekilerden birine, "Hastanede kaç kişisiniz?" diye sorar. Aldığı yanıt, "Sen bizi bırak, siz dışarıda kaç kişisiniz?" olur. Bu bir fıkra kuşkusuz. Ancak hızla seyreden yaşam akışının gözlerimizden kaçırdığı çok önemli bir varoluşsal soruna parmak basıyor. "Türkiye'de kaç hastane ve bu hastanelerde kaç hasta var?" sorusuna, hastalardan herhangi birisi, "Siz dışarıdakiler kaç k
Tükendi
İslam dünyası felsefe, akıl ve bilimle kurduğu kadim geleneğini, Gazali'den itibaren siyasal İslam'a donüştürerek, medeniyet yaratan bir dini, Tanrı'ya siyasi iktidar armağan etmeye programlanmış İslamcılıkla sınırlandırıp bayağılaştırdı. Böylece siyasal din ile belirlenen süreç Modernizm karşısında daha da keskinleşerek şeriat ve hilafeti, Müslümanların kendilerine açtıkları kutsal savaşın paradigmaları olarak üretti. "Milliyetçi-Muhafazakârlık", Doğulunun yine Doğulu kalarak kendisini "Batılı" olarak tan
Tükendi
İslam ve Felsefe İslam uygarlığının tarihsel referanslarından yola çıkarak İslam'ın felsefesini yapmaya imkân tanıyacak yeni bir yaklaşım önermektedir. Sistematik olduğu kadar, eleştirel bir inceleme niteliği de taşıyan bu kitap, İslam felsefesinin çağdaş misyonunun ne olabileceğine ilişkin bir dizi öneriyi de içerme çabasındadır. Kitap, tarihsel olarak Antik Grek ve daha önceki dönemlerin felsefe geleneğini izleyerek bir başl ttangıç yapıyor. Bu dönemler, İslam felsefesi ve onun tarihini anlamak açısından
Tükendi
"İnsan, Sartre'ın dediği gibi, 'tarihin arabasına hayvanca koşulmuş, savaşı ve ölümü bekleyen bir varlık' mı, yoksa bir hak ve yükümlülüklere muhatap özbilince sahip bir kişi midir? Yükümlülüğün kaynağı, karşılıklı ilişkiler midir? İnsan nasıl hem yükümlü hem de yükümlülüğün kaynağı olabilir? Doğal olarak insan sorumluluk ve aynı zamanda bir hak varlığıdır. Kişi olmak, özbilinçli ve rasyonel olmaya bağlı görünmektedir. Bunlara sahip olmayan insanın, ahlakın tanımlamaya çalıştığı kişi olması mümkün değildir.
Tükendi
Gönlüm emrediyor, dilim söylüyor, kandil dinliyordu. Işıklarıyla karşılık veriyor, anlattıklarıma binbir manalı cevaplar yetiştiriyordu. O alevin diliyle söylüyor, ben kalbin ilhamıyla konuşuyordum. "Ey hücremin karanlıklarını yırtan kandilim, aşk nedir, bilir misin? Beyazla siyahın ezeli didişmeyi terk edip kavuştukları anlardır. Sevgilinin bir gülüşü, bir ağlayışı bundandır. Hüzün ve saadet, kurtla kuzu olur âşıklarda. Hayrete yer yoktur. Çünkü âşık olmayan hayrete düşer. Zıtlar, en şiddetli ve en yaman
Tükendi
Bu kitap, mistik bilgi diye de adlandırdığımız tasavvufi bilgiyi önce genel anlamda ve sıradan sezgi ile karşılaştırmakta; Descartes'tan Kant'a Bergson'dan Russell'a kadar zaman zaman ele alınan "genel sezgi"nin bize sadece fenomenlere ait yüzeysel bilgi sağladığını ama eşya ve olayların gerisinde saklı hakikatlere eriştirmediğini tespit etmektedir. Unutmamak gerekir ki, tasavvufi bilgi, mutlak bilgiyi bulmuş olmanın değil, onu aramakta olmanın ifadesidir. Dolayısıyla o, insan bilgisinin sadece bir tarafın
Tükendi
Mansur haşin ve asık suratını yüzüme çarparcasına bana baktı ve ayağa kalkıp dedi ki: "Hoş geldin, Ya Ebu Hanife, otur yanıma" Güç-bela ilerleyip yanına oturdum. Teşrifatçıyı çağırıp ona sevik getirmesini istedi. Sevik getirildiğinde kadehi bana uzattı: "Hadi, iç!" Sevik zehirliydi. Bunu fark etmiştim. Mansur beni zehirleyerek öldürecekti. "Hayır, içmeyeceğim. Bana bunu içirtemezsin!" "Hey askerler, gelin buraya. Bu adama şu seviki içirin zorla. İçmezse boğazından dökün!" "Gerek yok, ver seviki, kendim içer
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 7 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1