Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 32 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Zaman içinde hızla değişen değer yargıları sonuçta “iyilik” ve “iyi insan” kavramlarını da etkiledi. Şimdi artık, toplumumuzun değişik kesimleri, iyiliği ve iyi insanı "kendilerine göre" ve doğal olarak da farklı şekillerde tanımlamaktadırlar. Oysa iyiliğin ve iyi insanın değişmeyen ölçüleri ve nitelikleri vardır. Bu eserde 33 hadis-i şerif ayrıntılı bir şekilde ele alınmakta ve İslam’ın kime “iyi insan” dediğinin ilkeleri ortaya konmaktadır.
Tükendi
Rahmetli muallim Mahir İz, İstiklal Marşı şâirimiz Âkif merhum için "Çelik karakterli içtimâî mürşidimiz" der ve Âkif hakkında tanıklığa dayalı pek veciz ve çok yerinde özgün bir kimlik tarifi yapar. Bu kitap, ümmetin tarihini fikren, coğrafyasını fiilen görüp mü'min yüreği ve ferâsetiyle, san'atkar fesahatiyle değerlendiren, hayatı şiirle dile getirip izlettiren Mehmed Âkif'in "içtimâî mürşid"liğini kavramak ve "İstiklâl Marşı ve Mehmed Âkif Yılı"nın ürün bereketine mütevazi bir katkıda bulunmak amacıyla
Az gelişmiş toplumlarda olduğu gibi, modern ve ileri toplumlarda da hurafe ve batıl inanışlara rastlanması, konunun ekonomik değil, kültürel bir mesele olduğunun açık delilidir. Tartışma kabul etmez bir gerçektir ki, toplumumuzda hangi kesime mensup olursa olsun, yeterli ve sağlıklı dini bilgisi olmayan ve inanç boşluğu içinde bulunan kişiler, hurafe ve batıl inanışlara daha kolay kapılmaktadırlar. Çaresi, bütünüyle toplumu, yeterli ve sağlıklı bir din bilgisine sahip kılmaktır. Unutulmamalıdır ki, sağlı
Tükendi
Bu kitapta, her İslam âliminin hatta her müslümanın bilmesi gereken Hadîsler arasında görülen ihtilaflar ve çözüm yolları incelenmektedir. Hadîsler arasındaki ihtilaflar gerekçe gösterilerek hadîse ve hadîsçilere yöneltilen ithamlar cevaplandırılmakta ve hadîsler arasında görülen ihtilaf meselesinin tabiîliği delilleriyle ortaya konulmaktadır.
"Kılıcı enseme dayasanız, ben de Rasulullah'tan duyduğum bir hadisi, başım kesilinceye kadar tebliğe vakit bulacağımı bilsem, o sözü elbette size yetiştirirdim." -Ebu Zerr (r.a.)-
Müslüman kimliği, Kitap ve Sünnet bağlısı, vahiy öncelikli düşünce sahibi, nas bulunmayan konularda ictihad yanlısı, müslümanları kucaklayan, insanlığa derin şefkat duyan ve tüm insanlığın İslâm ile tanışmasını arzulayan ve bunun için çalışan, düşünce yöntemini, değer yargılarını, hayat modelini Sünnet'ten alan, konjoktürü değil, evrensel gerçekleri kollayan, hakka taraf, mu'tedil, muvahhid, müstakim, müstekarr, muhsin, muhlis, kısaca Hz. Peygamber ve ashâbının gidişâtına uygun yaşamayı amaç edinmiş bir kim
Yüce Rabbimizin "âlemlere rahmet" ve "en güzel örnek" olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz'i, o erişilmez kemâli içinde anlatabilmek, hiç bir fâniye nasip olmuş değildir. Onun huzur ve sohbetinde pişmiş ashâbı, muhtelif vesilelerle, çeşitli açılardan peygamberimizi bize anlatmaya, yapabildikleri kadar, hemen her yönüyle tanıtmaya samimiyetle çalışmışlardır. Allah cümlesinden râzı olsun. Bu kitapta Sevgili Peygamberimizin üstün niteliklerine ve örnek davranışlarına yönelik 33 yazı bulunmaktadır.
Âkif merhum der ki; "Emr-i bi'l-ma'ruf imiş ihvân-ı İslâm'ın işi, Nehyedermiş bir fenâlık görse, kardeş kardeşi." "Ben müslümanlardanım" demek, ben müslümanım diyen istisnasız herkese karşı ihvân-ı İslâm duygusu, davranışı ve yaklaşımında bulunmayı -en azından kural olarak- kabullendiğini ikrar etmektir. Ümmet-i Muhammed'den olmanın hem temel şartı hem de vazgeçilmez göstergesi budur.
Günümüzde değer hükümleri hızla değişmekte, oysa dilimizde "İyi insan" "İyi Müslüman" kavramı ve önemini kaybetmektedir. Bu eserde, yüce dinimizin tanımladığı insan kavramı ve nitelikleri açıklanmaktadır.
Tükendi
Hz. Peygamber'in ev sahibi, "Mihmendâr-ı Rasûlullah" ünvan ve şerefine eren, İstanbul'un aziz misafiri, Ebû Eyyûb Halid b. Zeyd el-Ensârî (radıyallahu anh) şecaat, sabır ve takvâ sahibi, gazâ ve cihad sevdalısıydı. Onun hayatı bir yılı hariç cepheden cepheye koşarak, cihad ederek geçmiştir. Medine'den İstanbul'a uzanan memâtı ve gözlerimiz önündeki mezarı buna şahittir. Necip milletimizin "Eyyüp Sultan" diye gönül tahtını açtığı mücâhid sahabiyi bu niyetle ziyaret etmeli ve onun rivayet ettiği hadislerden s
Sünnet-i seniyye'nin yazılı bilgi ve belgeleri olan hadis-i şerifler üzerinde giderek yoğunlaşan bir eleştiri akımı dikkat çekmektedir. İleri sürülen iddialar, rastgele yapılan değerlendirmeler ne yazık ki insanımızda hadisler üzerinden sünnete yönelik tereddütler uyanmasına, dolayısıyla risâlet kurumu ve İslâm algısında kuşkuların doğmasına vesile olmaktadır. Hele de söz konusu iddiaları ileri sürenler "ilâhiyatçı"lar olunca, etki daha da büyümektedir. Bu durum, din pratiğini önleyip Hz. Peygamberin risâl
Dîni yetkisi, tebliğ ve tavsiyeden ibaret olan din adamının ülkemizde yasal yetkisi var olan düzen ve sistemi kötülememek şartıyla gerçekleri tavsiyeden ileri geçememektedir. Din adamı yasal olarak yaptırım gücüne sahip de değildir. Oysa hiçbir nizam, hiçbir rejim, hatta hiçbir din, ortam yani efkâr-ı umûmiye/kamu oyu hazırlanmadan ortaya çıkmadığına göre, tasavvurları renklendiren "Hakk'ın hâkim olduğu" bir rejim ve sistemin gerçekleşebilmesi de kamu oyunun hazırlanmasına ve kazanılmasına bağlıdır.
Az gelişmiş toplumlarda olduğu gibi, modern ve ileri toplumlarda da hurâfe ve bâtıl inanışlara rastlanması, konunun ekonomik değil, kültürel bir mesele olduğunun delilidir. Tartışma kabul etmez bir gerçektir ki, toplumumuzda hangi kesime mensup olursa olsun, yeterli ve sağlıklı bilgisi olmayan ve inanç boşluğu içinde bulunan kişiler, hurâfe ve bâtıl inanışlara daha kolay kapılmaktadır. Çaresi, bütünüyle toplumu yeterli ve sağlıklı bir din bilgisine sahip kılmaktır. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir dinî yaşa
Hicretin İslâm Tarihi'nde müstesnâ bir mânâ ve mevkii vardır. Hicret kültürü ve tefekkürünün teşekkülü toplumda bu mânânın yakalanmasının temel şartıdır. Bu yüzden İslâm'ı, Hicret ile tanımış olan dünya insanlığı, şimdi onu yeniden düşünmek, anlamak ve Hicret'e zihnî olarak hicret etmek ihtiyacındadır. Ülkemizde Hicret tefekkürü giderek canlanmakta ve belli bir seviye ve boyut kazanmaktadır. Elinizdeki bu kitapçık, memnuniyetle müşâhede ettiğimiz bu gelişmeye bir katkı amacının ürünüdür.
Sıra Bizde, Peygamber Efendimizin(s.a.v) Hendek Harbi bitiminde, değişen şartları, görünen İslam ufuklarını tesbit ve tescil eden bir kutlu beyanıdır: Şimdi, sıra bizde... Artık Mekkeli müşriklerin üzerimize gelme gücü kalmamıştır. Şimdi biz onların üzerine gideceğiz...(Buhari, Meğazi 29) Bu tesbit, İslam aksiyonunun asıl şimdi devreye girmekte olduğunu bildiriyordu. Önceleri koruyucu olan Ensar; şimdilerde kurucu nesil konumunda tarihteki yerini alıyordu. Müslümanlık ve Müslümanlar, gündemdeydi. Sıra Bi
Dini yaşamak adına hiçbir gayreti olmadığı halde "dine saygılı" olduğu iddia ve aldatmacasına sığınanlarla, dindarlık yaptığını sanarak dinin çizdiği sınırları çiğnemeye kalkışanların ve hakikate ulaştıkları iddiasıyla dini yükümlülüklerden yakayı kurtarmaya çalışanların tuhaf bir şekilde "din dışı dindarlık arayışı" noktasında birleştikleri ortadadır. Böyle bir arayış ve iddianın, gerçek dindarlık açısından herhangi bir kıymetinin olmadığı ve sadece durduk yerde sahiplerini avuttuğu gerçeği dindarlık dinde
İnsanoğlu toplumdaki yerini ve başarısını anlatım gücüyle sağlayabilir. Dâva ve idealler anlatılarak toplumlara mal edilir. Eğitim-öğretim büyük ölçüde hitabete dayanır. Yazılmış kitaplar yetmez, ayrıca öğretmenin, hocanın ve hatibin konuşmasına ihtiyaç duyulur. İnsan nasıl konuşma ihtiyacında ise, dâvalar da güzel anlatılma, aktarılma ve savunulmaya muhtaçtır. Ses sanatı olan musikî parçalarının usûlüne uygun icra edilmesi ne kadar önemli ve gerekli ise, söz sanatı demek olan hitabetin de usulünce kullanı
İlahiyat Fakülteleri lisans programlarında haftada üç saatlik bir Hadis Usulü dersi bulunmaktadır. Bu derste, fakülte öğrencilerine Hadis Usulünün pratik meselelerini detaya inmeden kavratacak bir uygulama gerekmektedir. Dilimizde yayınlanmış bulunan Hadis Usulü kitaplarının hiç biri böyle bir program imkânına göre hazırlanmış değildir. Bu sebeple biz, birkaç yıllık tecrübelerimize dayanarak bu ihtiyacı karşılamak üzere Hadis Usulü adlı eserimizi kaleme aldık. Ayrıca bu baskıya Bir hadis nasıl okunur/okutul
İlk örneklerini Hz. Peygamberin uygulamaları ve tavsiyelerinden alan İslâm eğitimi, kendine has çerçevesi içerisinde kurumlaşmış ve bu eğitimin âdâb denilen uyulması gerekli kâide ve uygulanması lüzumlu teknikleri, zaman içinde müstakil eserlerle ortaya konulmuştur. Daha önce, Hatib Bağdadîye Göre Hadis Öğrenimi adıyla birkaç kez basılmış olan ve bu defa iki bölümlü bir muhtevâya kavuşturduğumuz bu kitapçıkta günümüzün hadis öğrenimine hem tarihî boyutta bakmaya hem de günümüzdeki durumu belli ölçüde yansıt
Milli şairimiz Mehmed Âkif'in, bir kısmı hemen hemen bir asırlık şiirlerindeki tespit ve değerlendirmeleri, hem evrensel ve hem de güncel gerçeklerin apaçık birer teşhis ve ilânıdır. Âkif'in, çıkış ve çözüm yolu olarak ortaya koyduğu önerileri de çoğu konuda geçerliğini aynen korumaktadır. Bu sebeple Âkif merhum, fikir ve düşünceleriyle sanki dün yaşamış kadar günümüze yakın ve canlı durmaktadır. Bize göre onun bu diriliğinin gerçek sebebi, kişiliğini dokuyan inanç, bilgi, yürek, san?at gibi evrensel değerl
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 32 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1