Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde "Politikadaki hürriyet bir yığın hürriyetsizliğin anahtarı veya ardına kadar açık kapısıdır" diyor. Bu çok önemli ve aynı zamanda çok da acı bir saptamadır. Tanpınar şöyle devam ediyor:
"Ben bu kadar kendi zıddı ile beraber gelen ve zıtların altında kaybolan nesne görmedim. Kısa ömrümde yedi-sekiz defa memleketimize geldiğini işittim. Neyin? Hürriyetin... Bir kere bile kimse bana gittiğini söylemediği halde yedi-sekiz defa geldi. Ve o geldi diye sevincim
Şiddet aynı şiddet, soygun aynı soygun, kan dökmede geriye adım yok; gene ilmikler boyunda, gene köşe başlarında kim vurduya gitmeler, karakol dayakları dört başı mamur işkenceye dönüşmüş; gene pahalılık, gene açlık, gene eğitimsizlik, gene sağlıksız milyonlar. Eskilerden sadece görece farkları var. Bunun için demokrasimiz Hilmi Yavuz'un şu dizelerini anımsatırcasına acılı ve sanaldır:
Ölümün anayurdu bendedir
Solgun idam fermanıdır rûzigâr
Bir türkünün derin ağaçlığında
(ya da)
Hüzün ki en çok yakışan
Egemen sınıflar karşısında bazen çaresiz, bazen onları temsil eden siyasi iktidarlar; bir yandan da Anadolu halkının açlık, fukaralık, yoksunluk kaderi... Tevfik Çavdar bu bin yıllık öyküyü canlı anlatımı, çok çeşitli, renkli kaynaklar ile 1960'a getiriyor.
Tevfik Çavdar bu yapıtı ile de Türkiye'nin toplumsal, ekonomik, siyasi tarihini öğretmeyi, açıklamayı, çözümlemeyi tamamlamış oluyor.
Elli beş yıllık arkadaşım, sevgili Tevfik'in son kitabını okurlara sunma görevini üstlenmiş olmam da benim mutluluğumd
Televizyonlarda Cumhuriyet Mitinglerini izliyorum. Kalpak giymiş yaşlılar, başları açık kadınlar, ağızlarda yetmiş yıl öncesinin marşı; bir özlemi yansıtıyorlar. Korkuyorlar, yüz yıl umutla inandıkları ilkelerin ayaklar altına alındığını düşünüyorlar. Büyük öndere koşuyorlar. Ona yakınıyorlar. Çaresizler. ´Ne oldu inkılâbın gençlerine, neden okullarda her sabah yineledikleri andı unuttular?´ diye sormak istiyorlar. Bir karabasan yurdun dört köşesini sarmış.
Evet, günümüzün can alıcı sorusu: Neden yüz yıl ön
Günümüzde, sermayenin yoğurduğu medyanın ve onun alt kesimlerinin "Babıâli matbuatı" ile en uzak bir ilgisi yoktur. Bir dönem ülke siyasetinin, düşüncesinin yoğunlaştığı Babıâli artık yoktur. Bu bir eksiklik midir? Bana göre "Evet". Kısa süreli soluk alma olanağına rağmen, "Zincirli Hürriyet"i en küçük hücresine kadar yaşayan Babıâli'nin amatör ruhlu gazetecilerini ve onların gazetelerini arıyorum. Açık olmak gerekirse günümüz basın organlarında köşe yazan kişilerin büyük çoğunluğunu anlamakta zorluk çekiyo
"İttihat ve Terakki bir inkılap ve ihtilal cemiyetinden doğduğu ve o cemiyet ruhunu daima muhafaza ettiği halde, keskin bir sima olamazdı. Daima muhafazakar ve ileri unsurlar arasında uzlaşma adımlarıyla yürüdü ve daha ziyade, muhafazakar ve oportünist bir politika takip etti. Çünkü Talat böyle idi. Vatanı için hayatını feda etmek lüzumu ile karşılaşsa idi kat´iyen eminim ki, bu cezri hareketi memnuniyetle, tereddütsüz göze alırdı. Fakat siyasi hareketlerde onu radikal, cüretkar ve çok ileri adımlara sevk e
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.