İkinci Meşrutiyet ya da devr-i hürriyette Osmanlı basınında gerçek anlamda bir patlama yaşandı; istibdat yıllarında daha çok yurtdışında Yeni Osmanlılar ile Jön Türkler tarafından oluşturulan matbuat miras alınarak toplumda her türlü düşüncenin serbestçe dile getirildiği binbir çiçeğin açtığı bir özgürlük ortamı yaratıldı. Ancak kısa süren bu dönem, Talat Paşa ve siyasi ortakları tarafından baskıya dönüştürüldü. İşte Kocabaşoğlunun çalışması yaşanan bu kısa dönemi, kendine özgü koşulları içinde ele almakta,
Uygur Kocabaşoğlu, 1926-1964 yılları arasında Türkiyede radyonun yeri ve işlevini irdelediği çalışmasında sadece radyonun tarihsel gelişimini resmetmiyor. Bugün, epey bir kısmı arşivlerde dahi bulunmayan, radyoya ilişkin, örgütsel, yönetsel, teknik vb. verileri de tasnifliyor. Unutulmuş ayrıntıları, yasal düzenlemeleri, çeşitli tartışmaları, tanzim ve denetleme çabalarını özetliyor. Bu geniş dönemi iki ayrı bölümde inceliyor, ilkinde devletin güdümünde olmakla birlikte 1926-1936 yıllarındaki bir özel şirket
Günlük dilde sıkça kulladığımızın aksine geçmiş, tarih; ya da tarih, geçmiş değildir. Geçmiş, şimdiye kadar olup bitenlerdir. Onu değiştiremeyiz, yeniden yaşayamayız. Çok çok yeniden kurgularız, öyküsünü anlatabiliriz. Buna da tarih deriz. Bunu yaparken "ölmüş nesillerin ağırlığını bir kabus gibi kafalarımızda taşırız". İnsanların kendi tarihlerini (geçmişlerini) kendilerinin yaptığını ama bunu kendi özgür iradelerine göre değil de tevarüs ettikleri ya da doğrudan yüz yüze geldikleri belirli koşullar altınd
Toplam 4 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.