Geniş ve parlak ufuk Çin!. Hudutsuz bir ülke, sayısız insan ve bolluk kaynakları, şaşaâlı
hazineler, halayıklar, ipekler, saraylar ve saire! Bir hükümdar ve millet için bundan daha
imrendirici bir faaliyet ve medeniyet sahası olur mu? Bir hükümdar ve millet ki on yıl fasılasız
harbetmiş ve hep zafer kazanmıştır! Bir Başbuğ ki, Kuzeyde, Doğuda ve Batıda bütün korkunç
düşmanlarını tepelemiş, babasından kalan küçük ülkeyi çarçabuk kocaman medeni bir
imparatorluk mertebesine çıkarmıştır! Bir siyasi ki, ırkının
Düşman çizmesinden korumak için bir neslin canlarını siper ettiği kutlu şehir; Çanakkale!
Anadolu'nun her köşesinden bütün sevdiklerini ardında bırakarak vatan savunmasına koşanların geri dönemediği yurt köşesi Çanakkale!
Çanakkale; adını duyduğunda her annenin bağrı kanar, her çocuğun yüreği sızlar. Mutlaka o cepheden geri dönmeyen bir sevdiği vardır!
Bu kutlu yurt köşesini düşmana vermemek için milletimizin her ferdi Mehmetçik olmuş, verdiği emsalsiz mücadele ile bayraklaşmıştır.
Çanakkale'de yaşananlar,
Şiir hayatımızın önemli bir parçası. Kimi zaman sevgimizi, kimi zaman acılarımızı, coşkulu anlarımızı dile getirmede başvurduğumuz bir dünya şiir dünyası. Şair, şiiriyle hayatımıza ortak olur, bizim anlatmak isteyip de bir türlü ifade etmeyi başaramadığımız duyguları bizim adımıza seslendirir. Türk milletinini yakın geçmişine baktığımızda çok sayıda tarihî olayın yaşandığını görüyoruz. Şairlerimiz milletin hafızasında derin izler bırakan bu günleri mısralara dökerek ölümsüzleşmişler. Millî bayramlar coşkunu
Nasreddin Hoca, ünü asırları ve sınırları aşmış, bütün dünyada tanınmış ve sevilmiş bir bilgi, hikmet ve nükte dehasıdır. O, kendi şöhret sahası içinde pek çok özelliği ile dikkat çekmiştir. Öncelikle medeniyetimizin 'gülen yüzü'dür. Güldürürken düşündüren bir halk bilgesidir. Nasreddin Hoca sadece Anadolu'da tanınmakla kalmamış, ünü dünyaya yayılmış ve fıkraları dünya dillerine çevrilmiş bir bilge kişidir. Nasreddin Hoca deyince hemen hepimizin yüzünde bir tebessüm oluşur. Gülmemek için kendimizi zorlarız
İstanbul´un diline güzelliği ile nam salmış Süleyman isimli genç, babasının ölümünden sonra, servet düşmanlarının oyununa gelir. Bir yandan babasının bıraktığı mal varlığında gözü olanlar, onu tatlı sözlerle kandırmaya çalışırken diğer yandan şehirde pek çok kadın onu elde etmenin yollarını arar. Süleyman, bütün bu karmaşanın içinde servetini dalkavuklara yedirir ve bir süre sefalet içinde yaşar. Tekrar sakin bir hayat yaşamaya başlayınca da Hançerli Hanım´la karşılaşır, ama Hançerli Hanım´ın kendisine deği
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.